مَا أَشْهَدتُّهُمْ خَلْقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَا خَلْقَ أَنفُسِهِمْ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ الْمُضِلِّينَ عَضُدًا
Mâ eşhedtuhum halkas semâvâti vel ardı ve lâ halka enfusihim ve mâ kuntu muttehızel mudıllîne adudâ(aduden).
mâ eşhedtu-hum | : onları şahit tutmadım |
halka es semâvâti | : semaların yaratılışı |
ve el ardı | : ve yerin |
ve lâ | : ve olmadı |
halka | : yaratılış |
enfusi-him | : onlar, kendileri |
ve mâ kuntu | : ve ben olmadım |
muttehıze | : edinen |
el mudıllîne | : dalâlette bırakanlar |
aduden (el adudu) | : yardımcı (pazu, kol kuvveti) |
Diyanet İşleri = Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ne göklerle yerin yaratılışına tanık ettik onları, ne kendilerinin yaratılışına. İnsanları doğru yoldan saptıranları da yardımcı edinmem.
Abdullah Parlıyan = Ben onları ne göklerle yerin, ne de kendi yaratılışlarına şahit olsunlar diye hazır bulundurmadım. Ve ben doğru yoldan saptıranları da yardımcı edinmiş değilim.
Adem Uğur = Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.
Ahmed Hulusi = Ben onları (cinleri) Semâlar ve arzın yaratılmasına da, kendi yaratılmalarına da şahit tutmadım! İnsanları saptıranlar hiçbir zaman bana hizmet vermez!
Ahmet Tekin = 'Ben onları, İblis ve soyunu, ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de bizzat kendilerinin yaratılışında bulundurdum, ne de onlardan düşüncelerini açıklamalarını istedim. Kâinatın planlamasında, yaratılışında ve aslî düzeninin sağlanmasında onlar benim ortaklarım da değildir. Ben, insanları başlarına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaştırıp, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayanları yardımcı edinmiş değilim.' buyurdu.
Ahmet Varol = Onları ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de kendilerinin yaratılışında hazır bulundurdum. Ben saptırıcıları yardımcı da edinmedim.
Ali Bulaç = Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç te edinmedim.
Ali Fikri Yavuz = Ben (Azîmü’ş-şân) İblis ve yaranını, ne göklerle yerin yaradılışında, ne de kendilerinin yaradılışında şâhid tutmadım; ve hiç bir zaman (insanları) sapıtanları yardımcı edinmiş değilim.
Ali Ünal = (O İblis ve soyunu) göklerin ve yerin yaratılmasında hazır bulundurmadım, bizzat kendi yaratılışlarında da hazır bulundurmadım. İnsanları saptıran o varlıkları yardımcı edinmek gibi bir ihtiyacım da olmadı hiç.
Bayraktar Bayraklı = Ben İblîs'i ve soyunu ne göklerin ve yerin yaratılışına ne de kendilerinin yaratılışına şâhit tuttum. Ben, yoldan çıkanları yardımcı edinecek değilim.
Bekir Sadak = Oysa Ben onlari ne goklerin ve yerin yaratilmasinda ve ne de kendilerinin yaratilamsinda hazir bulundurdum. Saptiranlari hicbir isde asla yardimci da edinmedim.
Celal Yıldırım = Ben onları, ne göklerle yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şâhid kılmadım (hazır bulundurmadım) ve ben saptıranları da (hiçbir zaman) yardımcı edinmedim.
Cemal Külünkoğlu = Ben onları göklerin ve yerin yaratılışına tanık etmediğim gibi, kendi yaratılışlarına da (şahit kılmadım). Ayrıca yoldan çıkan ve çıkaran kimseleri hiçbir zaman yardımcı da edinmem.
Diyanet İşleri (eski) = Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.
Diyanet Vakfi = Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.
Edip Yüksel = Onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına tanık yapmadım. Saptıranları hiç bir zaman egemenliğimde görevlendirmem.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ben onları ne Göklerin ve Yerin yaradılışına ne de kendilerinin yaradılışına şâhid kılmadım ve hiç bir zaman mudılleri kol tutmuş değilim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına ne de kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım; ve hiçbir zaman yoldan saptıranları yardımcı edinmiş değilim.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ben, onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de kendilerinin yaratılışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoldan çıkanları yardımcı edinmiş değilim.
Gültekin Onan = Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefslerinin yaratılışında da ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç de edinmedim.
Harun Yıldırım = Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.
Hasan Basri Çantay = Ben ne göklerin ve yerin yaradılışında, ne kendilerinin yaradılışında onları şâhid tutmadım. Sapdıranları da (hiç bir zaman yaratışda) yardımcı edinmiş değilim.
Hayrat Neşriyat = Onları (İblis’i ve zürriyetini), ne göklerin ve yerin yaratılmasında, ne de kendilerinin yaratılmasında şâhid bulundurmadım. Dalâlete düşürenleri kendime yardımcı edinici de değilim.
İbni Kesir = Oysa Ben onları; ne göklerin ve yerin yaratılmasında, ne de kendilerinin yaratılmasında şahid tuttum. Sapıkları da hiç bir zaman yardımcı edinmiş değilim.
Kadri Çelik = Göklerin ve yerin yaratılışında da kendi nefislerinin yaratılışında da ben onları şahit tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç de edinmedim.
Muhammed Esed = Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına tanık kıldım; ne de kendilerinin yaratılışına; ayrıca, (insanları) yoldan çıkaran bu (varlıkları) kendime hiçbir şekilde yardımcı edinmiş de değilim.
Mustafa İslamoğlu = Ben onları ne gökleri ve yerin yaratılışına şahit kıldım, ne de kendi varoluşlarına; üstelik Ben, (bu) saptırıcı güruhu yardımcı edinmiş de değilim.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına ne de kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım; ve hiçbir zaman yoldan saptıranları yardımcı edinmiş değilim.
Ömer Öngüt = Ben, onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de kendilerinin yaratılışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoldan çıkanları yardımcı edinmiş değilim.
Şaban Piriş = Onları, göklerin ve yerin yaratılmasına veya kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım. Saptıranları da hiç bir zaman yardımcı edinmedim.
Sadık Türkmen = Ben onları göklerin, yeryüzünün ve kendilerinin yaratılmasına da şahit tutmadım. Ben, saptırıcıları destekçi olarak tutmuş değilim!
Seyyid Kutub = Ben şeytanları ne gökler ile yerin yaratılışına ve ne de kendi yaratılışına tanık etmedim. Benim insanları yoldan çıkaranları kendime yardımcı tutmam sözkonusu değildir.
Suat Yıldırım = Ben onları göklerin ve yerin yaratılışına tanık etmediğim gibi, kendi yaratılışlarına da şahit kılmadım. Ben sapık ve saptıran kimseleri hiçbir zaman yanıma yaklaştırmam, yardımcı edinmem.
Süleyman Ateş = Ben onları ne göklerin, yerin, yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum; yoldan şaşırtanları (kendime) yardımcı tutmuş da değilim.
Tefhim-ul Kuran = Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç de edinmedim.
Ümit Şimşek = Onları Ben ne göklerin ve yerin yaratılışına şahit tuttum, ne de kendi yaratılışlarına. Halkı saptıranları Ben kendime yardımcı da yapmadım.
Yaşar Nuri Öztürk = Ben onları ne göklerle yerin yaratılmasına, hatta ne kendilerinin yaratılmasına tanık tuttum. Ben, sapıp gitmişleri yardımcı edinecek değilim.
İskender Ali Mihr = Ben, onları (iblis ve zürriyyetini) semaların ve arzın yaratılışına ve onların (kendilerinin de) yaratılışına şahit tutmadım. Ve Ben, dalâlette bırakanları yardımcı edinmedim.
İlyas Yorulmaz = Gökleri ve yeri yaratırken onları şahit yapmadım. Hatta kendilerini yaratırken de şahit yapmadığım gibi, yaratırken o sapkınları yardımcı edinecek de değilim.