أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ آمَنْتُم بِهِ آلآنَ وَقَدْ كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
E summe izâ mâ vakaa âmentum bihi, âl'âne ve kad kuntum bihî testa'cilûn(testa'cilûne).
Diyanet İşleri = (Onlara) “Azap gerçekleştikten sonra mı O’na iman ettiniz? Şimdi mi!? Oysa siz onu acele istiyordunuz” (denilecek).
Abdulbaki Gölpınarlı = Ona, azap gelip çattıktan sonra mı imân edeceksiniz, halbuki böyle bir şeyin olmayacağını sanıp alay ederek çabucak gelmesini istiyordunuz hani.
Abdullah Parlıyan = Azap başınıza geldikten sonra mı, O'na inanacaksınız, yoksa şimdi mi inandınız? Hani ya, siz onu çabuk isteyip duruyordunuz nasılmış?
Adem Uğur = Başınıza belâ geldikten sonra mı O'na iman edeceksiniz, şimdi mi? (Çok geç). Halbuki onu (azabın gelmesini) istemekte acele ediyordunuz?
Ahmed Hulusi = (Azap) başınıza geldikten sonra mı iman edeceksiniz? ŞİMDİ mi? (Oysa) onu acilen yaşamayı istiyordunuz!
Ahmet Tekin = Küstahça, alelacele verilmesini istediğiniz cezanın gerçekleşeceği zaman mı iman edeceksiniz, yoksa şimdi mi iman edeceksiniz?
Ahmet Varol = (Azap) geldikten sonra mı ona inanacaksınız? Şimdi mi? Oysa daha önce onun acele ile gelmesini istiyordunuz!
Ali Bulaç = Gerçekleştikten sonra mı O'na iman edeceksiniz? Hemen şimdi mi? Oysa siz, onun (azabın) erkence gelmesini istiyordunuz.
Ali Fikri Yavuz = Bu azab vâkı olduktan sonra mı Allah’a iman edeceksiniz? O vakit size: “Şimdi mi iman ediyorsunuz?” denecek. Halbuki siz alay ederek, bu azabın acele gelmesini isteyip duruyordunuz.
Ali Ünal = Olacak olan olduktan sonra mı O’na iman edeceksiniz? Ama o gün size denecek şudur: “Şimdi mi? Artık çok geç! Hem siz, bu cezanın hemen gelivermesini istemiyor muydunuz!”
Bayraktar Bayraklı = “Başınıza belâ geldikten sonra mı O'na iman edeceksiniz, şimdi mi? Halbuki azabın gelmesini istemekte acele ediyordunuz.”
Bekir Sadak = Vuku bulduktan sonra mi O'na inanacaksiniz? Inanmayanlar azabi gorunce, «µimdi miydi?» derler. «Elbette, siz onu acele istiyordunuz» denir.
Celal Yıldırım = Yoksa bu azâb meydana geldikten sonra mı (Allah'a) imân edeceksiniz ? (Veya va'dedilen azaba öyle mi inanacaksınız ?) Şimdi mi ? Oysa siz onu acele isteyip duruyordunuz.
Cemal Külünkoğlu = (Yoksa azap) gerçekleştikten sonra mı O'na iman edeceksiniz? O vakit size: “Şimdi mi iman ediyorsunuz?” denecek. Hâlbuki siz alay ederek, bu azabın acele gelmesini isteyip duruyordunuz.
Diyanet İşleri (eski) = Vuku bulduktan sonra mı O'na inanacaksınız? İnanmayanlar azabı görünce, 'şimdi miydi?' derler. 'Elbette, siz onu acele istiyordunuz' denir.
Diyanet Vakfi = Olacaklar olduktan sonra mı O’na iman edeceksiniz? Şimdi mi? Halbuki onu (azabın gelmesini) istemekte acele ediyordunuz?
Edip Yüksel = 'Gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Öyleyse neden onu şimdi çabuk isteyip duruyorsunuz?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ya sonra vakı' olduğu zaman mı ona iyman edeceksiniz? Ya... şimdi ha? hani siz bunu acele istiyordunuz, a?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu azap meydana geldikten sonra mı ona iman edeceksiniz? Yoksa şimdi mi? Halbuki siz onun acele gelmesini istiyordunuz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu azap meydana geldikten sonra mı iman edeceksiniz, yoksa şimdi mi? Halbuki onun çarçabuk gelmesini istiyordunuz.
Gültekin Onan = Gerçekleştikten sonra mı O'na inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Oysa siz, onun (azabın) erkence gelmesini istiyordunuz.
Harun Yıldırım = “Gerçekleştikten sonra mı O’na iman edeceksiniz? Hemen şimdi mi? Oysa siz, onun erkence gelmesini istiyordunuz.”
Hasan Basri Çantay = Bu (azâb) vaaki olduktan sonra mı Ona (Allaha) îman edeceksiniz? (O vakit size:) «Şimdi mi (îman ediyorsunuz? denecek), halbuki siz onun mutlakaa gelmesini isteyib duruyordunuz».
Hayrat Neşriyat = Sonra (azab) vuku' bulduğu zaman mı O’na îmân edeceksiniz? (Artık o zamanki îmânınız kabûl edilmeyecek ve size şöyle denecek:) 'Şimdi mi? Hani siz gerçekten onu (o azâbın gelmesini) acele istiyordunuz?'
İbni Kesir = Gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Hemen şimdi mi. Hani siz onu acele istiyordunuz.
Kadri Çelik = (Azap) Gerçekleştikten sonra mı ona iman edeceksiniz? Hemen şimdi mi! Oysa siz, onun bir an önce gelmesini istiyordunuz.
Muhammed Esed = Peki, gelmesinde (meydan okurcasına) tezlik gösterdiğiniz (ve) şimdi (size, 'Ona inanıyor musunuz?' diye sorulacağı o Gün) gelip çattıktan sonra mı, ancak o zaman mı, ona inanacaksınız?
Mustafa İslamoğlu = Tehdit gerçekleştikten sonra mı O'na inanacaksınız? Ne! Ancak şimdi ha? Oysa ki siz (asla gelmez diye meydan okuyor), onun çabuk gelmesinde ısrar ediyordunuz!?
Ömer Nasuhi Bilmen = «O azap, vaki olduktan sonra mı ona imân etmiş olacaksınız? Şimdi mi? Halbuki, siz onu istical ediveriyordunuz (ya).»
Ömer Öngüt = O azap başınıza geldikten sonra mı O'na inanacaksınız? Şimdi mi? Hani siz onu acele istiyordunuz?
Şaban Piriş = O, gerçekleştikten sonra mı ona inandınız? Siz onu acele istiyordunuz.
Sadık Türkmen = Belâ gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Hani siz onu acele isteyip duruyordunuz!
Seyyid Kutub = Yoksa azap başlarına geldikten sonra kendilerine, 'Şimdi ona inandınız mı? Hani onun bir an önce gerçekleşmesini istiyordunuz' densin diye mi?
Suat Yıldırım = İş işten geçtikten sonra mı iman edeceksiniz? Demek şimdi ha! (Ama artık çok geç!). Alın da görün çarçabuk gelmesini istediğiniz şeyi!
Süleyman Ateş = (Azâb) başınıza geldikten sonra mı ona inanacaksınız? Şimdi mi (inandınız)? Hani ya siz onu çabuk isteyip duruyordunuz (nasılmış)?
Tefhim-ul Kuran = Gerçekleştikten sonra mı O'na iman edeceksiniz? Hemen şimdi mi? Oysa siz, onun erkence gelmesini istiyordunuz.
Ümit Şimşek = Olan olduktan sonra mı ona inanacaksınız? Şimdi inandınız, öyle mi? Hani siz bunun çabuklaştırılmasını istiyordunuz?
Yaşar Nuri Öztürk = O azap başınıza patladıktan sonra mı iman ettiniz! Şimdi mi? Hani onu aceleden isteyip duruyordunuz?
İskender Ali Mihr = O, vuku bulduktan sonra mı şimdi mi O’na îmân edeceksiniz? Ve siz, onu acele istemiştiniz.
İlyas Yorulmaz = “Acele ile olmasını istediğiniz halde, azap başınıza geldikten sonra, şimdi mi O na iman edeceksiniz?”