فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ
Fe mâ lehum anit tezkirati mu’rıdîn(mu’rıdîne).
fe | : böylece, buna rağmen |
mâ | : ne (oluyor) |
lehum | : onlara |
an(i) et tezkireti | : zikirden, öğütten |
mu’rıdîne | : yüz çevirenler, yüz çeviren kimseler |
Diyanet İşleri = Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar?
Abdulbaki Gölpınarlı = Derken ne oluyor onlara ki öğütten, Kur'ân'dan yüz çevirmedeler, kaçmadalar.
Abdullah Parlıyan = O halde bunca insanlara ne oluyor ki, Kur'ân'ın uyarmalarından yüz çevirmede ve kaçmaktadırlar.
Adem Uğur = Böyle iken onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar?
Ahmed Hulusi = Onlara ne oluyor ki, hatırlatıcıdan yüz çeviricidirler?
Ahmet Tekin = Onlar nelerine güveniyorlar da, öğütün, Kur’ân’ın tebliğine, yaşanmasına engel tedbirler alıp yüz çeviriyorlar?
Ahmet Varol = Böyleyken, onlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Ali Bulaç = Buna rağmen, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çevirip duruyorlar?
Ali Fikri Yavuz = Böyle iken onlara (Mekke halkına) ne oluyor ki, Kur’an’dan yüz çeviriyorlar.
Ali Ünal = O halde onlara ne oluyor da, bir öğüt, bir uyarı olan (bu Kur’ân’dan) yüz çevirip kaçıyorlar,
Bayraktar Bayraklı = (49-52) Öyleyken, onlara ne oluyor ki âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi, öğütten yüz çeviriyorlar? Daha doğrusu onların her biri, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor.
Bekir Sadak = Oyleyken, bunlara ne oluyor ki ogutten yuz ceviriyorlar?
Celal Yıldırım = Onlara ne oluyor ki öğütten yüzçeviriyorlar ?!
Cemal Külünkoğlu = (49-51) Böyle iken onlara ne oluyor da, aslandan korkup kaçan ürkmüş yaban eşekleri gibi (Kur'an'daki) öğütten yüz çevirip kaçıyorlar?
Diyanet İşleri (eski) = Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Diyanet Vakfi = (49-51) Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar?
Edip Yüksel = Öyleyse neden bu mesajdan yüz çeviriyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ya şimdi ne ma'ziretleri var o öğüdden yüz çevirirlerken
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O öğütten yüz çevirirlerken şimdi ne mazeretleri var?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var?
Gültekin Onan = Buna rağmen, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çevirip duruyorlar?
Harun Yıldırım = Buna rağmen, onlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Hasan Basri Çantay = Böyle iken şunlara ne oluyor ki (haalâ) öğüd (kabul etmek) den yüz çeviricidirler?
Hayrat Neşriyat = Şimdi onlara ne oluyor ki o nasîhatten yüz çeviricidirler.
İbni Kesir = O halde bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Kadri Çelik = Buna rağmen, onlara ne oluyor da hatırlatmadan (Kur'an'dan) yüz çevirip duruyorlar?
Muhammed Esed = O halde, onlara ne oluyor ki bütün öğütlerden yüz çeviriyorlar,
Mustafa İslamoğlu = Şu halde o öğüt ve uyarıdan yüz çevirmekle ellerine ne geçecek?
Ömer Nasuhi Bilmen = (48-49) Artık onlara şefaat edecek olanların şefaati bir fâide verecek değildir. Onlar için ne var ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Ömer Öngüt = Öyleyken bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Şaban Piriş = Öyleyse, onlara ne oluyor da uyarıdan yüz çeviriyorlar?
Sadık Türkmen = Onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar?!..
Seyyid Kutub = O halde onlar niye hatırlatmalara, öğütlere yüz çeviriyorlar?
Suat Yıldırım = (49-51) Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu irşaddan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?
Süleyman Ateş = Böyle iken onlara ne oluyur ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Tefhim-ul Kuran = Buna rağmen, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çevirip duruyorlar?
Ümit Şimşek = Ne oluyor onlara ki öğütten yüz çeviriyorlar?
Yaşar Nuri Öztürk = Ne oluyor onlara da öğüt verip düşündüren şeyden yüz çeviriyorlar?
İskender Ali Mihr = Buna rağmen, onlara ne oluyor da zikirden yüz çevirenler oldular?
İlyas Yorulmaz = Bu saatten sonra onların öğütten yüz çevirmeleri de olamaz.