Önceki Ayet Sonraki Ayet  
41. Sûre Fussilet/49

 لَا يَسْأَمُ الْإِنسَانُ مِن دُعَاء الْخَيْرِ وَإِن مَّسَّهُ الشَّرُّ فَيَؤُوسٌ قَنُوطٌ

  Lâ yes’emul insânu min duâil hayri ve in messehuş şerru fe yeûsun kanût(kanûtun).

Kelime Karşılaştırma
lâ yes’emu : bıkmaz, usanmaz
el insânu : insan
min duâi : duadan, istekten
el hayri : hayır
ve in : ve şâyet, eğer
messe-hu : ona dokundu
eş şerru : şer, kötülük
fe yeûsun : o zaman yeise kapılır, üzülür
kanûtun : ümitsiz olur
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = İnsan, hayır istemekten hiç usanmaz ve bir şerre uğrarsa da iyiden iyiye yeise düşer, ümitsizliğe kapılıp gider.

 Abdullah Parlıyan = İnsan, hayatın güzel şeylerini isteyip aramaktan asla bıkmaz. Kötü bir olayla karşılaşınca da, endişeye kapılarak ümidini kaybeder.

 Adem Uğur = İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir.

 Ahmed Hulusi = İnsan hayır istemekten usanmaz. . . Eğer ona şerr dokunsa, hemen ümitsizce karamsarlaşır!

 Ahmet Tekin = İnsan iyilik, hayır istemekten usanmaz. Kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer.

 Ahmet Varol = İnsan iyiliği istemekten bıkmaz. Ama kendine bir kötülük dokunduğunda hemen karamsarlığa düşer, ümitsiz olur.

 Ali Bulaç = İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye'se düşen bir umutsuzdur.

 Ali Fikri Yavuz = (Kâfir olan) insan, hayır (mal, evlâd, zenginlik ve sıhhat) istemekten usanmaz da, kendisine bir darlık dokunuverirse, hemen ümidi keser, ye’se düşer.

 Ali Ünal = İnsan, kendi lehine gördüğü şeyi istemekten usanmaz; ama bir sıkıntıya maruz kalınca da hemen ye’se kapılır ve bütün bütün ümitsizliğe düşer.

 Bayraktar Bayraklı = İnsan, iyiliği istemekten usanmaz. Fakat ona bir kötülük dokunursa, bir de bakarsın ümitsizliğe düşer.[514]

 Bekir Sadak = Insan, iyilik istemekten usanmaz da, kendisine bir kotuluk gelince umutsuzluga duser, meyus olur.

 Celal Yıldırım = İnsan, hayır ve iyilik istemekten usanmaz. Ama kendisine kötülük dokununca ümitsizliğe düşer de ye'se kapılır.

 Cemal Külünkoğlu = İnsan, hayır istemekten asla bıkmaz, kötü bir olayla karşılaşınca da endişeye kapılarak bütün ümitlerini kaybeder.

 Diyanet İşleri (eski) = İnsan, iyilik istemekten usanmaz da, kendisine bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, meyus olur.

 Diyanet Vakfi = İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir.

 Edip Yüksel = İnsan, iyilik istemekten bıkmaz. Ancak kendisine bir kötülük dokunduğunda umutsuzdur, kötümserdir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir şer dokunuverirse hemen ümidi keser, ye'se düşer

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir kötülük dokunuverirse hemen ümidi keser, ümitsizliğe düşer.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İnsan, hayır istemekten asla bıkmaz, kötü bir olayla karşılaşınca da endişeye kapılarak bütün ümitlerini kaybeder.

 Gültekin Onan = İnsan, iyilik istemekten usanmaz da, kendisine bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, meyus olur.

 Harun Yıldırım = İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir.

 Hasan Basri Çantay = İnsan, iyilik istemekten bıkmaz. Ancak kendisine bir kötülük dokunduğunda umutsuzdur, kötümserdir.

 Hayrat Neşriyat = İnsan, (nefsi hesâbına) hayır istemekten usanmaz. Ama kendisine kötülük dokunsa, hemen (kalben) çok ümidsiz olur, (yüzünden de belli olacak kadar) ümidsizliğe düşen biri olur.

 İbni Kesir = İnsan; hayır istemekten usanmaz da, kendisine bir kötülük gelince ümitsizliğe düşer, meyus olur.

 Kadri Çelik = İnsan hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, hemen ümitsiz ve karamsar düşer.

 Muhammed Esed = İnsan, (hayatın) güzel (şeyler)ini isteyip aramaktan asla bıkmaz, kötü bir olayla karşılaşınca da endişeye kapılarak bütün ümitlerini kaybeder.

 Mustafa İslamoğlu = İnsan özgül ağırlığı olan karşılıklar istemekten asla bıkıp usanmaz; ama başına kötülük bildiği (bir şey) gelecek olsa, bu kez de umudunu yitirip karamsarlığa kapılır.

 Ömer Nasuhi Bilmen = İnsan iyilik istemekten usanmaz ve eğer kendisine bir fenalık dokunursa hemen ümidini kesmiş, ye'se düşmüş olur.

 Ömer Öngüt = İnsan hayır istemekten usanmaz. (Dâima nimetinin ve servetinin artmasını diler). İstediği eline geçmeyip kendisine bir kötülük dokunduğu zaman da ümitsizliğe düşer, ye'se kapılır.

 Şaban Piriş = İnsan iyiliği dilemekten usanmaz. Ona bir kötülük isabet ettiği zaman hemen ümitsizliğe düşer ve boynunu büker.

 Sadık Türkmen = Insan, iyilik istemekten asla usanmaz. Oysa kendisine bir şer dokundu mu hemen karamsar ve umutsuz olur!

 Seyyid Kutub = İnsan hayır istemekten usanmaz. (Dâima nimetinin ve servetinin artmasını diler). İstediği eline geçmeyip kendisine bir kötülük dokunduğu zaman da ümitsizliğe düşer, ye'se kapılır.

 Suat Yıldırım = İnsan mal mülk istemekten usanmaz, ama kendisine maddî sıkıntı dokununca hemen ye’se düşer, ümitsiz olur.

 Süleyman Ateş = Insan, iyilik istemekten asla usanmaz. Oysa kendisine bir şer dokundu mu hemen karamsar ve umutsuz olur!

 Tefhim-ul Kuran = İnsan hayır istemekten yorulmaz. Ancak kendisine bir şer dokundu mu hemen üzgündür, ümitsizdir.

 Ümit Şimşek = İnsan mal mülk istemekten usanmaz, ama kendisine maddî sıkıntı dokununca hemen ye’se düşer, ümitsiz olur.

 Yaşar Nuri Öztürk = İnsan hayır istemekten usanmaz (dâimâ malının artmasını diler). Ama kendisine bir şer dokundu mu hemen üzülür, ümitsiz olur.

 İskender Ali Mihr = İnsan, hayır duasından (istemekten) usanmaz. Eğer ona şer dokunursa, o zaman yeise kapılır ve ümitsiz olur.

 İlyas Yorulmaz = İnsan mal istemekten hiç mi hiç bıkmaz usanmaz. Eğer insana bir şer dokunursa, hemen ümitsizliğe düşer.