وَعُرِضُوا عَلَى رَبِّكَ صَفًّا لَّقَدْ جِئْتُمُونَا كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ بَلْ زَعَمْتُمْ أَلَّن نَّجْعَلَ لَكُم مَّوْعِدًا
Ve uridû alâ rabbike saffâ(saffen), lekad ci'tumûnâ kemâ halaknâkum evvele merratin, bel zeamtum ellen nec'ale lekum mev'ıdâ(mev'ıden).
ve uridû | : ve sunuldular, arz edildiler |
alâ rabbi-ke | : senin Rabbine |
saffen | : saf saf, sıra halinde |
lekad | : andolsun |
ci’tumû-nâ | : bize geldiniz |
kemâ | : gibi |
halaknâ-kum | : sizi yarattık |
evvele | : ilk, evvel |
merretin | : kez, defa |
bel | : hayır |
zeamtum(zeame) | : zanda bulundunuz |
ellen nec’ale | : bizim asla yapmayacağımızı, yapamayacağımızı |
lekum | : size |
mev’ıden | : vaadedilen |
Diyanet İşleri = Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna çıkarılırlar. Onlara, “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Oysa siz, sizin için hesaba çekileceğiniz bir zaman belirlemediğimizi sanmıştınız” denir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve hepsi sıra sıra senin Rabbine sunulmuşlardır: "Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (çırılçıplak, yalnız, malsız, mülksüz) bize geldiniz! Oysa siz, size (yaptıklarınızdan hesap sorulacak) bir zaman tayin etmeyeceğimizi sanmıştınız!"
Abdullah Parlıyan = Ve saf saf Rablerinin huzuruna çıkarıldıklarında, Rableri onlara şöyle diyecek: “İşte sizi ilk kez yarattığımız günkü gibi, bütünüyle yapayalnız ve boyun eğmiş olarak huzurumuza geldiniz. Oysa siz, size verdiğimiz sözü yerine getirecek bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız değil mi?”
Adem Uğur = Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Ahmed Hulusi = Saf saf Rablerine arz olunmuşlardır (inanç mertebelerine göre yer alırlar)! Andolsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi (bilinç karışıklığından arınmış, saf şuurlar olarak) bize geldiniz. . . Belki siz, sizin için böyle bir aşamayı oluşturmayacağımızı sandınız!
Ahmet Tekin = Hepsi saf halinde, sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılacaklar. Allah onlara:'Andolsun ki, sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size va’dedilenlerin gerçekleşeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?' buyuracak.
Ahmet Varol = Saflar halinde Rabbine sunulurlar. 'Andolsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi bize geldiniz. Hayır, sizin için buluşma vakti belirlemeyeceğimizi sanmıştınız (değil mi)?'
Ali Bulaç = Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
Ali Fikri Yavuz = Onlar, saf halinde Rabbine arzedilmişlerdir. (Sonra onlara şöyle denir): Yemin olsun ki, sizi ilk önce yarattığımız gibi (çıplak olarak) bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmiyeceğiz, sanmıştınız; değil mi?
Ali Ünal = Hepsi, (dünyada iken hakimiyetini kabul etmek istemedikleri ve Kendisine ortaklar tanıdıkları) Rabbinin huzuruna sıra sıra arz olundu. “İşte, en başta sizi nasıl yaratmışsak, aynen öyle (dünyevî bütün mal, evlât, makam, isim ve statüden soyunmuş olarak) Bize geldiniz. Size böyle bir randevu vermediğimizi iddia ediyordunuz değil mi?
Bayraktar Bayraklı = İnsanlar, sıra sıra Rabblerinin huzuruna çıkarılırlar. Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat, size bir buluşma sözü vermediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Bekir Sadak = Dizi dizi Rabbine sunulduklarinda onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattigimiz gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak icin soz vermedigimizi iddia etmistiniz degil mi?» denir.
Celal Yıldırım = (Hepsi de) saf saf Rabbınıza arzedilmişlerdir. And olsun ki, sizi ilk yarattığımız gibi bize geldiniz. Ama (ne yazık ki) size va'dimizi gerçekleştirecek bir yer ve zaman belirlemediğimizi iddia edip durdunuz.
Cemal Külünkoğlu = (O gün) sıralar halinde hepsi Rablerinin huzuruna çıkarılacaklar. Onlara: “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi (şimdi de çırılçıplak olarak, hiçbir şeyiniz olmaksızın) bize geldiniz. Oysa siz, sizin için hesaba çekileceğiniz bir zaman belirlemediğimizi sanmıştınız değil mi” denir.
Diyanet İşleri (eski) = Dizi dizi Rabbine sunulduklarında onlara: 'And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak için söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?' denir.
Diyanet Vakfi = Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Edip Yüksel = Ve sırayla Rabbine sunulurlar. Bize, ilk başta sizi nasıl yarattıysak öyle gelirsiniz. Oysa, böyle bir buluşmayı gerçekleştirmeyeceğimizi ileri sürüyordunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve hepsi saffolarak Rabbına arz edilmişlerdir, işte buyurur celâlim hakkı için ilk def'a yarattığımız gibi bize geldiniz, fakat size hiç bir mev'id yapmıyacağız zuummetmiştiniz değilmi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hepsi saf saf Rabbine arzedilecekler; (O da şöyle) buyurur: «İşte andolsun ki, ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz; fakat siz va'd ettiğimiz zamanı gerçekleştiremeyeceğimizi sanmıştınız, değil mi?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar, saf halinde Rabbine arz edilmişlerdir. Allah, onlara şöyle diyecektir: «Şüphesiz sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmeyeceğimizi sanmıştınız, değil mi?
Gültekin Onan = Onlar senin rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
Harun Yıldırım = Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?
Hasan Basri Çantay = Hepsi saf (lar) haaline Rabbine arz edilmişlerdir. Andolsun ki sizi ilk defa yaratdığımız gibi bize geldiniz. Hayır, size va'dimizi yerine getirecek bir zaman ta'yîn etmediğimizi sandınız değil mi?
Hayrat Neşriyat = Ve (hepsi) sıra sıra Rabbinin huzûruna arz olunmuş (çıkarılmış)lardır. (Onlara:)'And olsun ki, sizi ilk def'a yarattığımız gibi (çıplak ve hiçbir şeye sâhip olmayarak) bize geldiniz. Hayır! Size (söylenenlerin gerçekleşeceği) bir va'd zamânı(nı) aslâ ta'yîn etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?' (denir).
İbni Kesir = Saflar halinde Rabbına sunulduklarında onlara: Andolsun ki; sizi ilk kez yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi toplamak için bir söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?
Kadri Çelik = Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulurlar. Şüphesiz sizi ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş olursunuz. Hayır, bizim size bir buluşma zamanı tayin etmediğimizi sandınız, değil mi?
Muhammed Esed = Ve dizi dizi Rablerinin huzuruna çıkarıldıklarında (Rableri onlara şöyle diyecek:) "İşte, sizi ilk kez yarattığımız günkü gibi (bütünüyle yapayalnız ve boyun eğmiş olarak) huzurumuza geldiniz; oysa, sizin için böyle bir buluşmayı gerçekleştirmeyeceğimizi sanıyordunuz hep!"
Mustafa İslamoğlu = Sonunda saf halinde Rabbinin huzuruna çıkarıldıklarında: "İşte, nihayet sizi ilk yarattığımız günkü gibi Bize geldiniz; fakat (dünyadayken) sizin için böylesi bir buluşmayı gerçekleştiremeyeceğimizi düşünüyordunuz!" (denilecek).
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve Rabbine bir saf olarak arzedilmişlerdir. Muhakkak ki siz, kendinizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır. Siz zû'm etmiş idiniz ki, sizin için hiçbir mev'id tayin etmeyeceğiz.
Ömer Öngüt = Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna arzedilirler. “Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Halbuki siz, vâdedilenlerin gerçekleşeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız. ”
Şaban Piriş = Saf saf Rablerinin huzuruna arz edilirler. -İlk defa sizi yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Oysa sizi toplayacağımıza dair bir söz vermediğimizi iddia etmiştiniz.
Sadık Türkmen = Hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna sunulmuşlardır. Ant olsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz. Oysa siz, sizin için; belli bir hesap zamanı tayin etmeyeceğimizi sanmıştınız.
Seyyid Kutub = Hepsi sıra sıra Rabb'inin huzuruna çıkarılırlar. Onlara «Tıpkı ilk yarattığımızda olduğunuz gibi şimdi karşımıza çıktınız. Oysa benimle hiç karşılaşmayacağınızı sanmıştınız» denir.
Suat Yıldırım = Hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna arz olundular. Ve şöyle nida edildi onlara: "İlkin sizi nasıl yarattıksa, aynen o şekilde Biz’e döndünüz. Siz ise, böyle bir buluşma belirlemediğimizi iddia ederdiniz değil mi?"
Süleyman Ateş = Ve hepsi sıra sıra senin Rabbine sunulmuşlardır: "Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (çırılçıplak, yalnız, malsız, mülksüz) bize geldiniz! Oysa siz, size (yaptıklarınızdan hesap sorulacak) bir zaman tayin etmeyeceğimizi sanmıştınız!"
Tefhim-ul Kuran = Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, siz, bizim size bir kavuşma zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?
Ümit Şimşek = Hepsi saf saf Rabbine arz olunur. İlk önce sizi nasıl yarattıysak, öylece huzurumuza gelmişsinizdir. Halbuki size olan vaadimiz için bir zaman belirlemediğimizi sanıyordunuz.
Yaşar Nuri Öztürk = Hepsi, saflar halinde Rabbine arz edilmiştir. Yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız.
İskender Ali Mihr = Saf saf Rabbine arz olundular (sunulacaklar). Andolsun ki siz, Bize, ilk yarattığımız gibi geldiniz (geleceksiniz). Hayır, size vaadedileni yapmayacağımız zannında bulundunuz.
İlyas Yorulmaz = Sıralar halinde insanlar Rablerinin huzuruna getirilir ve “Sizi ilk yarattığımız gibi, bizim karşımıza geldiniz. Halbuki siz, bizim size vaat ettiğimiz, yeniden diriltmeye gücümüzün yetmeyeceğini zannediyordunuz” denir.