الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ
Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
ellezîne | : o kimseler, onlar |
yezunnûne | : bilirler, yakîn derecesinde inanırlar |
enne-hum | : onların ..... olduğunu |
mulâkû | : mülâki olma, kavuşma, ulaşma, karşılaşma |
rabbi-him | : (onların) Rab’leri |
ve enne-hum | : ve onların ..... olduğunu |
ileyhi râciûne | : ona dönecek olanlar |
Diyanet İşleri = Onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini çok iyi bilirler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Saygılılar, öyle kimselerdir ki Rablerine ulaşacaklarını iyiden iyiye umarlar, ona döneceklerini iyiden iyiye bilirler.
Abdullah Parlıyan = Onlar ise sonunda Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Adem Uğur = Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
Ahmed Hulusi = O haşyet duyanlar, (nefslerinin Esmâ'sıyla hakikati olan) Rablerine (benliklerinin yokluğunu hissederek) ereceklerini düşünürler ve nitekim O'na dönerler!
Ahmet Tekin = Allah’a saygılı olanlar, Rablerinin mükâfat ve lütfuna kavuşacaklarını; hesaplarının görülmesi ve hak ettiklerinin karşılığını almak için O’nun huzuruna varacaklarını düşünenler, inananlardır.
Ahmet Varol = Onlar kendilerinin Allah'ın huzuruna çıkacaklarını ve O'na döneceklerini düşünürler.
Ali Bulaç = Onlar, (mü'minler ise), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.
Ali Fikri Yavuz = O saygı gösterip korkanlar, o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakînen bilirler.
Ali Ünal = Onlar, kendilerini her an Rabbilerinin huzurunda ve O’na kavuşmuş gibi hissederler; zaten, Rabbilerine kavuşma ve O’na dönüş yolunda olduklarına dair bilgileri ve inançları tamdır.
Bayraktar Bayraklı = (45-46) Sabır ve dua ile Allah'tan yardım isteyin. Sabır ve dua, Rablerine kavuşacaklarını ve kesinlikle O'na döneceklerini bilen, gerçekten kalbi Allah sevgisinden dolayı ürperenlerin dışındakilere ağır gelir.[17]
Bekir Sadak = (45-46) Sabir ve namazla Allah'a siginip yardim isteyin; Rablerine kavusacak ve Ona doneceklerini umanlar ve husu duyanlardan baskasina namaz elbette agir gelir.
Celal Yıldırım = (45—46) Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır.
Cemal Külünkoğlu = (İnananlar) o kimselerdir ki, Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini iyi bilirler (ve ona göre yaşarlar).
Diyanet İşleri (eski) = (45-46) Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir.
Diyanet Vakfi = Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
Edip Yüksel = Nitekim onlar, Rab'lerine kavuşacaklarına ve O'na döneceklerine inanırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = onlar ki kendilerini hakikaten rablerine kavuşuyor ve hakikaten ona rücu ediyor sayarlar, böyle bir huşu ile kılarlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar ki, kendilerinin gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine inanırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.
Gültekin Onan = Nitekim onlar rablerine kavuşacaklarını / rableriyle karşılaşacaklarını (mülaku) ve O'na döneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ateş'in notu: İbn Mesud'un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldığından bu anlamı tercih ettik.)
Harun Yıldırım = Onlar, şüphesiz Rablerine kavuşacaklarını ve yine yalnız O'na döneceklerini kesin olarak bilirler.
Hasan Basri Çantay = O (yüksek saygı göstere) nler ki onlar hakıykaten Rablerine kavuşucu ve hakıykaten ancak ona dönücü olduklarını bilirler (de namazlarını o vech ile kılarlar).
Hayrat Neşriyat = Onlar ki, gerçekten kendilerinin Rablerine kavuşacak kimseler olduklarını ve gerçekten kendilerinin ancak O’na dönecek kimseler olduklarını sezerler (kat'î olarak îmân ederler).
İbni Kesir = Onlar ki; Rablarına kavuşacaklarını, O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Kadri Çelik = Onlar, kesinlikle rablerini mülakat ediciler ve O'na dönücüler olduklarını bilenlerdir.
Muhammed Esed = Onlar ise (sonunda) Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Mustafa İslamoğlu = (Huşu duyanlar), Rablerine kavuşacaklarına ve sonunda O'na döneceklerine kesin gözüyle bakarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Hak'tan korkanlar, o zâtlardır ki Rablerine mülâki olacaklarını ve onun huzur-u manevîsine döneceklerini düşünüp teemmül ederler.
Ömer Öngüt = Onlar ki Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.
Şaban Piriş = (45-46) Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.
Sadık Türkmen = O kimseler ki; Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’nun huzuruna döneceklerini çok iyi bilirler.
Seyyid Kutub = Onlar ki, Rabbleri ile buluşacaklarını, kesinlikle O'nun huzuruna döneceklerini bilirler.
Suat Yıldırım = İçi saygı dolu olan bu müminler, Rab’lerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini iyi bilirler.
Süleyman Ateş = O(saygılı insa)nlar, Rablerine kavuşacaklarını (gözetir) ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.
Tefhim-ul Kuran = Onlar, (mü'minler ise), hiç şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) hiç şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.
Ümit Şimşek = Onlar, Rablerine kavuşacaklarına ve Ona döneceklerine inanan kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk = O ürperti duyanlar, Rablerine kavuşacaklarını düşünürler ve bilirler ki onlar, mutlaka O'na döneceklerdir.
İskender Ali Mihr = Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.
İlyas Yorulmaz = Rablerine saygılı olanlar, O’na kavuşmayı beklerler ve elbette ki Rablerine döneceklerdir.