ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَا كُلَّ مَا جَاء أُمَّةً رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُم بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ فَبُعْدًا لِّقَوْمٍ لَّا يُؤْمِنُونَ
Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
summe | : sonra |
ersel-nâ | : biz gönderdik |
rusule-nâ | : resûllerimiz |
tetrâ | : birbirinin arkasından, ardından, ardarda |
kullemâ | : her defasında |
câe | : geldi |
ummeten | : ümmet |
resûlu-hâ | : onun (kendi) resûlü |
kezzebû-hu | : onu yalanladılar |
fe | : artık, böylece, bundan sonra |
etbâ’nâ | : biz tâbî kıldık, takip ettirdik |
ba’dahum ba’dan | : onların bir kısmını bir kısmına, birbirine |
ve cealnâ-hum | : ve onları kıldık |
ehâdîse | : efsane, nakledilen olaylar |
fe | : artık, böylece |
bu’den | : uzak olsun |
li kavmin | : kavim için, kavim |
lâ yu’minûne | : mü’min olmayanlar |
Diyanet İşleri = Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete kendi peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helâk ettik ve onları birer ibretli hikâye yaptık. Artık inanmayan bir kavim, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!
Abdulbaki Gölpınarlı = Sonra birbiri ardınca peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamber geldi mi yalanladılar onu, biz de bir kısmını, bir kısmının peşine takıp birbiri ardınca helâk ettik onları ve adları, sözleri kaldı ancak; artık uzaklık inanmayan topluluğa.
Abdullah Parlıyan = Sonra peygamberleri ardarda gönderdik, öyle ki her ümmete peygamber geldikçe, onu yalan sayarlardı ve bu yüzden biz de onları, birbiri peşinden yok edip, hepsini birer efsaneye çevirdik. Artık kahrolsun o inanmayan toplumlar.
Adem Uğur = Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Ahmed Hulusi = Sonra Rasûllerimizi birbiri ardınca irsâl ettik. . . Her bir topluluğa kendi Rasûlü geldikçe, Onu yalanladılar. . . Biz de onları art arda helâk ettik (yaptıklarının sonucunu yaşattık); onları ibretlik hikâyeler kıldık. . . Uzak olmanın sonuçlarını yaşasınlar, iman etmeyen kalabalıklar!
Ahmet Tekin = Sonra biz peş peşe özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, Rasullerimizi gönderdik. Milletlerden her birine peygamberleri geldiği zaman, onlar peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yokluğa yuvarladık. Onların yok oluşlarını, ibretli hikâyelere dönüştürdük. İman etmeyecek kavimler rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!
Ahmet Varol = Sonra elçilerimizi ardarda gönderdik. Her ne zaman bir millete peygamberleri geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları (helâkte) birbirlerinin izlerinden yürüttük ve onları efsaneler yaptık. İman etmeyen topluluk uzak olsun!
Ali Bulaç = Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.
Ali Fikri Yavuz = Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca helâk ettik ve onları dillere destan yaptık. Artık defolsun imana gelmiyecek bir kavim!...
Ali Ünal = Sonra, (yine her bir topluma bizzat kendilerinden bir rasûl olmak üzere) peşpeşe rasûllerimizi gönderdik. Hangi topluma rasûlleri geldiyse onu yalanladılar. Biz de, onları birbiri ardısıra helâk ettik ve sadece geçmişin ibret verici hikâyeleri haline getirdik. Ah, hep uzak olası iman etmeyen her bir topluluk!
Bayraktar Bayraklı = Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu hep yalanladılar. Onları birbiri peşinden yok edip, hepsini birer efsaneye çevirdik. İnanmayan millete lanet olsun!
Bekir Sadak = Sonra birbiri pesinden peygamberlerimizi gonderdik. Her ummete peygamberi geldikce onu yalanci saydilar. Onlari birbiri pesinden yok edip hepsini birer efsane yaptik. inanmayan millet, rahmetden irak olsun!
Celal Yıldırım = Sonra peygamberleri ardarda gönderdik. Ne kadar bir ümmete bir peygamber geldiyse, onu yalanladılar. Biz de onları arka arkaya (yok edip) hepsini birer masal yapıverdik. imân etmeyen bir kavme (rahmet ve yardımdan) uzaklık olsun.
Cemal Külünkoğlu = Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Hangi ümmete peygamber geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helâk ettik ve onları birer (ibretlik) hikâye yaptık. İnanmayanlar toplumu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun!
Diyanet İşleri (eski) = Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun!
Diyanet Vakfi = Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Edip Yüksel = Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Her ne zaman bir elçi toplumuna gittiyse onu yalanladılar. Biz de onları bir biri peşinden sürüp tarihe gömdük. İnanmayan bir topluluk yok olmayı hakketmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sonra ardı ardına Resullerimizi gönderdik, her ümmete Resulü geldikçe onu tekzib ettiler, biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsâne yaptık, artık defolsun öyle bir kavim ki iymana gelmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonra Biz, ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve onları birer efsane yaptık. Artık imana gelmez topluluk defolsun!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından (yokluğa) yuvarladık ve onları efsâne yaptık. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Gültekin Onan = Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde onu yalanladılar. Böylece biz de onları [yıkıma uğratıp yok etmede] kimini kiminin izinde yürüttük ve onları [tarihin anlatıp aktardığı] bir olay kıldık. İnanmayan kavim için yıkım olsun.
Harun Yıldırım = Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Hasan Basri Çantay = Sonra peyderpey (diğer) peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamberi geldikçe onu tekzîb etdiler. Biz de onlardan kimini kiminin arkasına katdık (helak etdik) ve onları hikâyeler yapdık. Artık uzak olsun îmana gelmeyecek bir kavm!
Hayrat Neşriyat = Sonra ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, onu yalanladılar; bunun üzerine (biz de) onları birbiri ardına takarak (helâk edip)onları(n başlarına geleni) ibretli hikâyeler yaptık. O hâlde îmân etmeyecek bir kavim, helâk olsun!
İbni Kesir = Sonra birbiri ardı sıra peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamber geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardı sıra yok edip hepsini birer söylenti yaptık. İnanmayan bir kavim uzak olsun.
Kadri Çelik = Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer destan kıldık. İnanmayan millet, rahmetten ırak olsun!
Muhammed Esed = Ve sonra birbiri ardından elçilerimizi gönderdik; (öyle ki,) bir ümmete kendi peygamberi gelmeye görsün, o'nu hemen yalanladılar; ve bu yüzden Biz de onları birbiri peşinden yok edip hepsini efsaneye çevirdik. Uzak olsun, inanmayanlar toplumu!
Mustafa İslamoğlu = Daha sonra, birbiri ardınca elçilerimizi gönderdik: her bir topluma kendi elçisi geldi, (ama) onu yalanladılar; bu yüzden biz de onların (akıbetini) birbirine benzettik; ve hepsini efsaneye çevirdik: artık, uzak olsun imansızlar güruhu!
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra birbirini müteakip peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberi geldi ise, onu tekzîp ettiler. Artık Biz de onların bazılarını bazılarına (helâk suretiyle) tâbi kıldık ve onları birer acaip hadise kılmış olduk, artık imân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.
Ömer Öngüt = Sonra biz birbiri ardı sıra peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yok ettik ve hepsini efsane yaptık. Uzak olsun iman etmeyen kavim!
Şaban Piriş = Daha sonra da birbiri arkasına elçiler gönderdik. Elçileri yalanladılar da biz de onları birbirine tabi kılarak yok edip, efsane haline getirdik. Yok olsun inanmayan toplum!
Sadık Türkmen = Sonra biz, ardı ardına elçilerimizi gönderdik. Her ümmete/topluma elçileri geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca mahvettik. Onları anlatılan basit öyküler/kıssalar yaptık! Artık gerçeklere inanmayan toplum, Bizden uzak olsun!
Seyyid Kutub = Sonra ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Hangi ümmete peygamberi geldi ise onu yalanladılar. Biz de onları birbiri peşisırâ yokederek tarihi olaylara dönüştürdük. Kahrolsun inanmayanlar güruhu!
Suat Yıldırım = Sonra resullerimizi peş peşe gönderdik. Hangi ümmete peygamberi geldiyse onlar onu yalancı saydılar. Biz de onları birbiri ardından imha ettik. Onlardan geriye bıraktığımız, sadece ibret verici hikâyeleri! İman etmeyen o halkın canı cehenneme!
Süleyman Ateş = Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Hangi ümmete elçisi geldiyse onlar onu yalanladılar, biz de onları birbiri ardınca devirdik ve hepsini birer efsâne yaptık. İnanmayan toplum uzak olsun.
Tefhim-ul Kuran = Sonra birbiri peşi sıra peygamberlerimizi gönderdik; her ümmete kendi peygamberi geldiğinde, onu yalanladırlar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) bir kısmını bir kısmının izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.
Ümit Şimşek = Onlardan sonra da yine peygamberlerimizi peş peşe gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamber geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbirinin peşi sıra helâk edip dillere destan yaptık. Yok olsun o inanmayanlar!
Yaşar Nuri Öztürk = Sonra, resullerimizi art arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!
İskender Ali Mihr = Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.
İlyas Yorulmaz = Sonra o yerleşim yerlerine peşi peşine elçiler gönderdik. Bu topluluklara ne zaman elçilerimiz gelmişse, o elçileri hep yalanladılar. Bizde onların bazılarını yok ederek diğer insanları onların yerine getirdik ki, yok ettiklerimizi de sonradan gelenlere anlatılan bir haber yaptık. Artık inanmayan topluluk uzak olsun.