وَظِلٍّ مِّن يَحْمُومٍ
Ve zıllin min yahmûm(yahmûmin).
ve zıllin | : ve gölge, gölgeli yer, gölgeler |
min yahmûmin | : kara dumandan |
Diyanet İşleri = (42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve karardıkça kararan bir dumanın gölgesindeler.
Abdullah Parlıyan = ve karardıkça kararan bir dumanın gölgesindedirler.
Adem Uğur = Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;
Ahmed Hulusi = Simsiyah dumandan bir gölge (Hakikatindeki kuvveleri göremez, yaşayamaz bir hâl) içinde,
Ahmet Tekin = Yüksek hararetli kapkara dumandan bir gölgededirler.
Ahmet Varol = Ve kapkara dumandan bir gölge altında.
Ali Bulaç = Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
Ali Fikri Yavuz = Bir de üzerlerinde cehennemin kapkara dumanı olan bir gölge var...
Ali Ünal = Ve kopkoyu bir duman tabakası altında,
Bayraktar Bayraklı = (42-46) İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahete dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı.
Bekir Sadak = (42-44) Insanin icine isleyen bir sicaklik ve kaynar su icinde, serinligi ve hoslugu olmayan kara bir dumanin golgesinde bulunurlar.
Celal Yıldırım = Ve kara boğucu bir dumandan meydana gelen gölgededirler.
Cemal Külünkoğlu = (42-44) (Onlar) içlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde ve serinliği ve hoşluğu olmayan kapkara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
Diyanet İşleri (eski) = (42-44) İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
Diyanet Vakfi = (43-44) Serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;
Edip Yüksel = Sıcak gölgeler altındadırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = kapkara boğucu dumandan bir gölge,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.
Gültekin Onan = (42-46) İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahete dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı.
Harun Yıldırım = Ve kapkara bir dumandan gölgededirler.
Hasan Basri Çantay = ve bir de kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
Hayrat Neşriyat = (42-44) (Onlar) nüfûz edici bir ateş ve bir kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu (bir faydası) olmayan simsiyah dumandan bir gölge içindedirler!
İbni Kesir = Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
Kadri Çelik = Ve kapkara dumandan bir gölgede.
Muhammed Esed = ve siyah duman gölgesinde,
Mustafa İslamoğlu = ve iç karartan boğucu bir gölge;
Ömer Nasuhi Bilmen = (41-43) Ashâb-ı Şimal ise, ne? Mesâmâtâ kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler.
Ömer Öngüt = Onlar kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.
Şaban Piriş = Simsiyah bir duman gölgesi içinde.
Sadık Türkmen = Kapkara bir dumanın gölgesinde,
Seyyid Kutub = Kara ve boğucu bir dumanın gölgesi altındadırlar.
Suat Yıldırım = (43-44) Ne serin, ne de faydalı olmayan, kapkara duman tabakası altındadırlar.
Süleyman Ateş = Kara dumandan bir gölge altında,
Tefhim-ul Kuran = Ve kapkara dumandan olan bir gölge içindedirler,
Ümit Şimşek = Kapkara bir dumanın gölgesindedirler.
Yaşar Nuri Öztürk = Simsiyah bir gölge altındadırlar.
İskender Ali Mihr = Ve kara dumandan bir gölge ki.
İlyas Yorulmaz = Simsiyah, yakıcı bir dumanın gölgesinde.