وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lâ nukellifu nefsen illâ vus'ahâ ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
ve | : ve |
ellezîne âmenû | : âmenû olan, îmân eden kimseler (hayatta iken Allah’a ulaşmayı dileyenler) |
ve amilû es sâlihâti | : ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar) |
lâ nukellifu | : sorumlu tutmayız |
nefsen | : nefs, kişi, kimse |
illâ | : ancak, yalnız, ...’den başka |
vus’a-hâ | : onun gücü, kapasitesi |
ulâike | : işte onlar |
ashâbu el cenneti | : cennet ehli, halkı |
hum | : onlar |
fî-hâ | : orada |
hâlidûne | : ebedî kalanlar, kalacak olanlar |
Diyanet İşleri = İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince; hiç kimseye takatinden aşırı bir teklifte bulunmayız, onlardır cennet ehli ve orada ebedî kalır onlar.
Abdullah Parlıyan = Ama iman edip, doğru ve yararlı işler yapan kimseler ki, şüphesiz biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz. İşte ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olanlar bunlardır.
Adem Uğur = İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Ahmed Hulusi = İman edip imanının gereği fiiller ortaya koyanlara gelince. . . Ki biz, hiçbir nefsi, kapasitesinin üstündeki ile mükellef kılmayız; işte onlar cennet ehlidirler. . . Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ahmet Tekin = İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, -ki biz hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği hükümlerle mükellef tutmayız- işte onlar cennet ehlidir. Ve orada ebedî yaşayacaklar.
Ahmet Varol = İman edip iyi işler işleyenler ise -ki biz hiçbir canı yapabileceğinden fazlasıyla yükümlü tutmayız- işte onlar cennete girecek olanlardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
Ali Bulaç = İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Ali Fikri Yavuz = İman edip salih amel işleyenler (var ya) - ki biz herkese ancak gücünün yettiğini teklif ederiz- işte onlar, cennetliktirler, onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
Ali Ünal = İman edip, imanlarının gerektirdiği istikamette doğru, yerinde, sağlam ve ıslaha yönelik işler yapanlar ise –ki Biz, hiç kimseye kapasitesinin üzerinde bir sorumluluk yüklemeyiz– onlar Cennet’in yârânı ve yoldaşlarıdırlar; orada sonsuzca kalacaklardır.
Bayraktar Bayraklı = Hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yapmasını önermediğimiz halde inanıp iyi işler yapanlar cennetliktirler, onlar orada süreli kalacaklardır.
Bekir Sadak = Inanan ve yararli is isleyenler ki kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz iste cennetlikler onlardir, orada temelli kalacaklardir.
Celal Yıldırım = Onlar ki imân edip güzel-yararlı amellerde bulunurlar —ki biz her kişiye ancak güç getirebileceğini yükleriz— işte onlardır Cennet yaranları ve onlardır orada ebedî kalıcılar!
Cemal Külünkoğlu = İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince ki -biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemeyiz- işte onlar, cennetliklerdir. Onlar orada temelli kalacaklardır.
Diyanet İşleri (eski) = İnanan ve yararlı iş işleyenler ki kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz işte cennetlikler onlardır, orada temelli kalacaklardır.
Diyanet Vakfi = İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Edip Yüksel = İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = İyman edib iyi iyi işler yapan kimseler -ki bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz- bunlar işte eshabı Cennettirler ve hep onda muhalleddirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İman edip iyi işler yapan kimseler ise, -Biz kişiye gücünün üstünde birşey yüklemeyiz.- cennetin sakinleridirler ve orada sonsuza dek kalacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İman edenler ve iyi amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.
Gültekin Onan = İnanıp salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabıdır. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Harun Yıldırım = İman edip salih amel işleyenler var ya –ki bir nefse ancak gücünün yettiğini yükleriz işte onlar cennetliktirler; onlar orada daimi kalıcıdırlar.
Hasan Basri Çantay = Îman edip de güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince:) — ki biz hiç bir kimseye gücü yeteceğinden başkasını yüklemeyiz— onlar cennetin yaranıdırlar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
Hayrat Neşriyat = Îmân edip sâlih ameller işleyenler, ki (biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği (bir şey)ile mükellef tutmayız, işte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
İbni Kesir = İman edip te salih ameller işleyenlere gelince; Biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden baikasını yüklemeyiz. İşte onlar, cennetliklerdir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar.
Kadri Çelik = İman edip iyi amellerde bulunanlara gelince; biz hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemeyiz. İşte onlar cennet ehlidir. Orada onlar temelli kalıcılardır.
Muhammed Esed = Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler -(ki) şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır;
Mustafa İslamoğlu = Fakat kim imana erer ve imanıyla uyumlu işler yaparsa -(ki) Biz hiç kimseye taşıyacağından fazlasını yüklemeyiz- işte, içinde ebedi kalmak üzere cennete girecek olan da bunlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen = O kimseler ki imân ettiler ve iyi amellerde bulundular. Biz ise hiçbir nefsi, iktidarının fevkinde birşey ile mükellef kılmayız. İşte onlar cennet sahipleridir. Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ömer Öngüt = İman edip de sâlih ameller işleyenlere gelince, -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- işte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalacaklardır.
Şaban Piriş = İman eden ve doğruları yapanlar ise -ki biz kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz.- bunlar da cennetliklerdir. Onlar, orada ebedidirler.
Sadık Türkmen = Iman edenler ve faydalı bir işi en iyi şekilde (dürüstçe) yapanlar, ki gücünün yetmeyeceğini zaten hiçbir insana teklif etmeyiz onlar cennet arkadaşlarıdırlar. Orada sonsuz kalıcıdırlar.
Seyyid Kutub = İman edip iyi ameller işleyenlere gelince biz hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemeyiz. Onlar orada ebedi olarak kalmak üzere cennetliktirler.
Suat Yıldırım = İman edip makbul ve güzel işler yapanlar ise -ki hiç kimseye Biz gücünün yetmeyeceği yük yüklemeyiz- cennetlik olup, orada ebedî kalacaklardır.
Süleyman Ateş = İnanıp iyi işler yapanlar, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- İşte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.
Tefhim-ul Kuran = İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı) dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Ümit Şimşek = İman edip güzel işler yapanlara gelince: Biz kimseye gücünden fazla birşey yüklemeyiz. Onlar Cennet ehlidir; orada ebediyen kalacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk = İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.
İskender Ali Mihr = Âmenû olanlar (hayatta iken Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar), kimseyi gücünden başka bir şeyle sorumlu tutmayız. İşte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).
İlyas Yorulmaz = İman edip, doğru işler (salih amel) yapanlar ki, biz hiçbir nefse yapamayacağı şeyleri teklif etmeyiz. Onlar cennete girecek olanlar olup ve orada sürekli kalacaklardır.