إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَن صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا
İn kâde le yudıllunâ an âlihetinâ lev lâ en sabernâ aleyhâ, ve sevfe ya’lemûne hîne yeravnel azâbe men edallu sebîlâ(sebîlen).
in | : eğer, ise |
kâde | : neredeyse, az kalsın |
le | : mutlaka, elbette, gerçekten |
yudıllu-nâ | : bizi saptıracak, saptırıyor |
an âliheti-nâ | : ilâhlarımızdan |
lev lâ | : olmasaydı |
en sabernâ | : sabretmemiz |
aleyhâ | : ona |
ve sevfe ya’lemûne | : ve bilecekler |
hîne | : (olduğu) zaman |
yerevne | : görürler |
el azâbe | : azap |
men | : kim |
edallu | : daha dâlalette |
sebîlen | : sebîl, yol |
Diyanet İşleri = (41-42) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilâhlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan uzaklaştıracaktı” (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman, yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kulluklarında sebât etmeseydik neredeyse bizi de mâbûtlarımızdan saptıracaktı derler ve yakında, azâbı gördüler mi, bilecekler onlar, kimin yolu, daha yabanda.
Abdullah Parlıyan = “Eğer putlarınıza inanmakta ısrar edip dirençli davranmasaydık neredeyse bizi ilahlarımızdan uzaklaştıracaktı” diyorlar. Fakat kendilerini bekleyen azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu öğreneceklerdir.
Adem Uğur = Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!
Ahmed Hulusi = "Eğer onlar (ilâhlarımız) üzerine dirençli olmasaydık, (Rasûl) neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı". . . Azabı gördüklerinde, kimin yolunun sapmış olduğunu anlayacaklar.
Ahmet Tekin = 'Şâyet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, neredeyse, bizi tanrılarımızdan uzaklaştırıp, dalâleti tercihimize sebep olacaktı' diyorlar. Azâbı gördükleri zaman kimin, kendilerinin mi, mü’minlerin mi hak yoldan daha uzak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih etmiş olduklarını öğrenecekler.
Ahmet Varol = Eğer biz onların üzerinde kararlılık göstermeseydik neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı.' Yakında azabı gördüklerinde kimin yolca daha sapık olduğunu bilecekler.
Ali Bulaç = "Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı." Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir.
Ali Fikri Yavuz = (Senin için diyorlar ki) “- Az kalsın bizi, putlarımıza ibadet etmekten çevirecekti, eğer üzerlerine sebat (la ibadet) etmeseydik...” Fakat, ileride azabı görecekleri gün, yolca daha sapık kimdir, bilecekler.
Ali Ünal = “Fakat diretip sebat etmeseydik, az kalsın bizi ilâhlarımızdan vazgeçirecekti!” Ama onlar, kendilerini bekleyen azabı gördükleri zaman, yoldan bütünüyle sapıp giden kimlermiş anlayacaklardır.
Bayraktar Bayraklı = “Şâyet tanrılarımıza inanmakta direnmeseydik, az kalsın bizi ilâhlarımızdan saptıracaktı.” Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir!
Bekir Sadak = Tanrilarimiz uzerinde direnmeseydik, dogrusu neredeyse bizi onlardan uzaklastiracakti» derler. Azabi gordukleri zaman, kimin yolunun sapik oldugunu bileceklerdir.
Celal Yıldırım = Tanrı edindiğimiz (putlara tapmakta) sabretmemiş olsaydık, neredeyse bizi saptıracaktı! derler. İleride bunlar azabı görünce kimin yol edinme bakımından daha sapık olduğunu bileceklerdir.
Cemal Külünkoğlu = (41-42) Seni gördükleri zaman, seninle yalnızca alay ediyorlar ve “Allah'ın, peygamber olarak gönderdiği bu mudur? Eğer onlara (putlarımıza) sıkıca sarılmasaydık, bizi neredeyse tanrılarımızdan uzaklaştıracaktı!” (diyorlar.) Fakat azabı gördükleri zaman (doğru) yoldan uzaklaşan kişinin kim olduğunu bilecekler!
Diyanet İşleri (eski) = 'Tanrılarımız üzerinde direnmeseydik, doğrusu neredeyse bizi onlardan uzaklaştıracaktı' derler. Azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir.
Diyanet Vakfi = «Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı» diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!
Edip Yüksel = 'Direnmeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptırıp ayıracaktı.' Azabı gördüklerinde kimin gerçekten sapık yolda olduğunu öğreneceklerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sahi be! Az kaldı bizi ma'budlarımızdan sapıtacaktı, eğer üzerlerine sebat etmesekti! diyorlar, fakat ileride bilecekler, azâbı görecekleri gün: kimmiş o yolu daha sapık olan?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sahi be! Az kalsın bizi tanrılarımızdan saptıracaktı, onlara tapmakta direnmemiş olsaydık! diyorlar. Fakat ileride azabı görecekleri gün kimin yolunun daha sapık olduğunu bilecekler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten de bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı» diyorlar. Azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!
Gültekin Onan = "Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı." Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış öğreneceklerdir.
Harun Yıldırım = "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!
Hasan Basri Çantay = (Şöyle derler): «Hakıykat, eğer üzerlerine (düşüb) sebat göstermeseydik bizi az kaldı Tanrılarımızdan sapdıracakdı o». Onlar azâbı görecekleri vakit kim yolca daha sapıkdır, yakında bilecekler.
Hayrat Neşriyat = 'Eğer (onlara tapmakta) üzerlerine sebât etmeseydik, nerede ise bizi ilâhlarımızdan saptıracaktı!' (derler.) Fakat azâbı gördükleri zaman, yolca daha sapıkolanın kim olduğunu ileride bilecekler!
İbni Kesir = Gerçekten tanrılarımız üzerinde direnmeseydik bizi az kalsın onlardan saptıracaktı, derler. Azabı gördükleri vakit, kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir.
Kadri Çelik = “Eğer biz onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptırmış olacaktı (derler).” Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, onlar öğreneceklerdir.
Muhammed Esed = "Eğer onlara sıkıca sarılmasaydık, bizi neredeyse tanrılarımızdan uzaklaştıracaktı!" (diyorlar.) Fakat (kendilerini bekleyen) azabı gördükleri zaman (doğru) yoldan uzaklaşan kişilerin kim olduğunu öğrenecekler!
Mustafa İslamoğlu = Sahiden, şayet onlar üzerinde ısrar etmeseymişiz bizi ilahlarımız(ın yolun)dan saptıracakmış!" (diyorlar). Ama zaman gelecek, azabı gördüklerinde kimin daha çok yoldan sapmış olduğunu öğrenecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Az kaldı ki bizi mabutlarımızdan sapıtıversin, eğer biz onun üzerine sabreder olmasa idik,» (diyorlar). Ve yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu bileceklerdir.
Ömer Öngüt = “Eğer ilâhlarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse ilâhlarımızdan saptıracaktı!” (diyorlar). Azabı gördükleri zaman kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler.
Şaban Piriş = -Eğer dayanmasaydık az kalsın bizi ilahlarımızdan saptıracaktı, derler. Onlar azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler.
Sadık Türkmen = Neredeyse ilâhlarımızdan/tanrılarımızdan bizi saptıracaktı. Eğer onları savunmasaydık” (diyorlar.) Azabı gördükleri zaman yol olarak daha sapık kimmiş? Bileceklerdir.
Seyyid Kutub = Eğer biz ilahlarımıza ısrarla bağlılığımızı sürdürmeseydik, az kalsın bu adam bizi onlardan vazgeçirecekti derler. Yakında azabımızı gördüklerinde kimin yolunun sapık olduğunu öğreneceklerdir.
Suat Yıldırım = "Eğer biz sebat etmeseydik, nerdeyse bizi tanrılarımızdan vazgeçirecekti." derler. Ama kendilerini bekleyen azabı gördükleri vakit, asıl sapanın kim olduğunu işte o zaman anlayacaklardır.
Süleyman Ateş = "Eğer biz tanrılarımıza tapmakta ısrar etmeseydik, nerdeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı." (diyorlar). Azâbı gördükleri zaman kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir.
Tefhim-ul Kuran = «Eğer biz onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptırmış olacaktı.» Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, onlar öğreneceklerdir.
Ümit Şimşek = 'Sebat etmeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı.' Fakat azabı gördüklerinde, yoldan sapanın kim olduğunu öğrenecekler.
Yaşar Nuri Öztürk = "Eğer biz kendilerine bağlılıkta sabırlı olmasaydık, bu bizi ilahlarımızdan saptıracaktı." Azabı gördüklerinde, yolca kimin daha sapık olduğunu bilecekler.
İskender Ali Mihr = “Ona sabretmemiş olsaydık, gerçekten, neredeyse bizi ilâhlarımızdan saptırıyordu.” Azabı gördükleri zaman kimin yoldan daha çok saptığını öğrenecekler.
İlyas Yorulmaz = İlahlarımıza sahip çıkmasaydık nerdeyse bizi onlardan saptıracaktı. Daha sonra azabı gördüklerinde, yolca daha sapık kimmiş, öğrenecekler.