Önceki Ayet Sonraki Ayet  
79. Sûre Nâzi’ât/41

 فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى

  Fe innel cennete hiyel me’vâ.

Kelime Karşılaştırma
fe : o taktirde
inne : muhakkak ki
el cennete : cennet
hiye : o
el me’vâ : barınma yeri, barınacak yer
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki cennettir onun yeri yurdu.

 Abdullah Parlıyan = yeri yurdu da cennettir.

 Adem Uğur = Şüphesiz cennet (onun) yegâne barınağıdır.

 Ahmed Hulusi = Muhakkak ki cennet, barınağın ta kendisidir.

 Ahmet Tekin = Cennet, işte o ebedî yurtlarıdır.

 Ahmet Varol = Cennet (onun için) barınma yeridir.

 Ali Bulaç = Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.

 Ali Fikri Yavuz = Muhakkak cennet onun varacağı yerdir.

 Ali Ünal = Muhakkak ki Cennet’tir onun için son barınak.

 Bayraktar Bayraklı = (40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

 Bekir Sadak = (40-41) Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir.

 Celal Yıldırım = (40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir.

 Cemal Külünkoğlu = (40-41) Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten ürkmüş ve nefsini kötü heveslerden uzak tutmuşsa, muhakkak onun varacağı yer cennettir.

 Diyanet İşleri (eski) = (40-41) Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

 Diyanet Vakfi = (40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.

 Edip Yüksel = Gidilecek yer cennet olacaktır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = muhakak Cennettir onun varacağı

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = muhakkak cennettir onun varacağı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.

 Gültekin Onan = Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.

 Harun Yıldırım = (40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.

 Hasan Basri Çantay = işte muhakkak ki cennet onun varacağı yerin ta kendisidir.

 Hayrat Neşriyat = (40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir!

 İbni Kesir = Şüphesiz cennet (onun) yegâne barınağıdır.

 Kadri Çelik = Şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.

 Muhammed Esed = varacağı yer cennettir!

 Mustafa İslamoğlu = işte onların varacağı yer de Cennet'dir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık cennette, o da (o kimse için) yurttur.

 Ömer Öngüt = Şüphesiz ki cennet onun varacağı yerin tâ kendisi olacaktır.

 Şaban Piriş = Cennet de onun varacağı yerdir.

 Sadık Türkmen = Elbette varılacak yer cennettir!

 Seyyid Kutub = Onun barınağı da cennettir.

 Suat Yıldırım = Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir!

 Süleyman Ateş = Onun barınağı da cennettir.

 Tefhim-ul Kuran = Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.

 Ümit Şimşek = Onun barınacağı yer de Cennettir.

 Yaşar Nuri Öztürk = Cennet, barınağın ta kendisidir.

 İskender Ali Mihr = O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.

 İlyas Yorulmaz = Elbette cennet, onun sığınıp kalacağı yerdir.