وَلَمَنِ انتَصَرَ بَعْدَ ظُلْمِهِ فَأُوْلَئِكَ مَا عَلَيْهِم مِّن سَبِيلٍ
Ve le men intesare ba’de zulmihî fe ulâike mâ aleyhim min sebîl(sebîlin).
ve le | : ve elbette, gerçekten |
men | : kim, kimse |
intesare | : yardımlaşır, hakkını alır |
ba’de | : sonra |
zulmi-hi | : zulme uğraması |
fe | : böylece |
ulâike | : işte onlar |
mâ aleyhim | : onların üzerine yoktur |
min sebîlin | : bir sebîl, bir yol |
Diyanet İşleri = Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Abdullah Parlıyan = Zulme uğradıktan sonra kendilerini savunup hakkını alan kimseye gelince; bunlara hiçbir suç isnat edilemez, kınanmaz ve cezalandırılmazlar.
Adem Uğur = Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Ahmed Hulusi = Kim de zulme uğramasından sonra zâlime karşılığını verirse, işte onların suçlanacak tarafı olmaz!
Ahmet Tekin = Zulme uğradıktan sonra, haklarını alanları, cezalandırmak için herhangi bir sebep yoktur.
Ahmet Varol = Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa artık onların aleyhlerine bir yol yoktur.
Ali Bulaç = Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Ali Fikri Yavuz = Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa, artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur.
Ali Ünal = Fakat her kim haksızlığa uğrar ve (meşrû yoldan) hakkını geri alırsa, bunlar için kınama ve herhangi bir sorumluluk söz konusu olamaz.
Bayraktar Bayraklı = Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Bekir Sadak = Zulum gordukten sonra hakkini alan kimselere, iste onlarin aleyhine bir yol yoktur.
Celal Yıldırım = Kim de haksızlığa uğradıktan sonra sadece hakkını alırsa, işte onlar aleyhine bir yol yoktur.
Cemal Külünkoğlu = Her kim zulme uğradıktan sonra kendini savunup hakkını alırsa o kimseye (ceza vermek için) bir yol (hiçbir sorumluluk) yoktur.
Diyanet İşleri (eski) = Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Diyanet Vakfi = Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Edip Yüksel = Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve elbette her kim zulm olunduktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza için) yol yoktur
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Her kim zulme uğradıktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza vermek için herhangi bir) yol yoktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.
Gültekin Onan = Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Harun Yıldırım = Kim de zulme uğradıktan sonra intikamını alırsa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Hasan Basri Çantay = Kim kendisine (yapılan) zulmün ardından herhalde hakkını alırsa bunlar aleyhinde (mes'uliyyete) bir yol yokdur.
Hayrat Neşriyat = Kim de gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onlar var ya, kendileri aleyhine (kendilerinin suçlanabileceği) hiçbir yol yoktur.
İbni Kesir = Kim, zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa; aleyhine bir yol yoktur.
Kadri Çelik = Kim de zulme uğradıktan sonra intikam alırsa, onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Muhammed Esed = Zulme uğradıklarında kendilerini savunanlara gelince; onlara hiçbir suç isnad edilemez:
Mustafa İslamoğlu = Haksız bir saldırıya karşı meşru müdafaa dayanışması sergileyenlere gelince: onlar hiçbir yolla sorumlu tutulamazlar
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve her kim zulmolunduktan sonra hakkını alırsa artık onların üzerine bir yol yoktur.
Ömer Öngüt = Kim kendisine yapılan zulümden sonra hakkını alırsa, böyle yapanların aleyhine bir yol (mesuliyet) yoktur.
Şaban Piriş = Zulme uğradıktan sonra öcünü alan kimse için, artık onların aleyhine bir yol yoktur.
Sadık Türkmen = Kim zulme uğramasının ardından kendini savunursa; artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Seyyid Kutub = Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselerin aleyhine bir yol yoktur.
Suat Yıldırım = Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, bunlara hiçbir sorumluluk yoktur.
Süleyman Ateş = Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur (onlar kınanmaz ve cezâlandırılmazlar).
Tefhim-ul Kuran = Kim de zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Ümit Şimşek = Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseyi suçlamak için bir yol yoktur.
Yaşar Nuri Öztürk = Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.
İskender Ali Mihr = Ve gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını geri alan kimseler, işte onlar; onların üzerine (aleyhlerine) bir yol (ceza) yoktur.
İlyas Yorulmaz = Zulme uğradıktan sonra kendini savunanlar için, onlar üzerine ceza vermek için bir yol yoktur.