تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ
Termîhim bi hicâratin min siccîl(siccîlin).
termî-him | : onların üzerine atıyorlar |
bi hicâretin | : taşları |
min siccîlin | : siccil’den, pişmiş sert tuğladan |
Diyanet İşleri = (3-5) Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onları, balçıktan taşlarla taşladılar.
Abdullah Parlıyan = onlara pişmiş çamurdan taşlar atıyorlardı.
Adem Uğur = O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.
Ahmed Hulusi = Atıyorlardı onlara, kurumuş çamurdan taşlarını.
Ahmet Tekin = Kuşlar, onlara, belirlenmiş cezanın infazı için balçıktan dökülerek pişirilmiş taş mermiler atıyorlardı.
Ahmet Varol = O (kuş)lar onların üzerlerine pişirilmiş balçıktan taşlar atıyorlardı.
Ali Bulaç = Onlara 'pişirilip sertleştirilmiş balçık taşları' atıyorlardı;
Ali Fikri Yavuz = Onlara siccîl’den (pişmiş çamurdan) taşlar atıyorlardı.
Ali Ünal = Onları pişmiş tuğladan (mermi gibi) taşlarla vuruyorlardı.
Bayraktar Bayraklı = O kuşlar, onlara kurumuş çamurdan taşlar atıyordu.
Bekir Sadak = (3-4) Onlarin uzerine, sert taslar atan surulerle kuslar gonderdi.
Celal Yıldırım = Üzerlerine balçıktan yapılan sert taşlar atan Ebabil kuşlarını gönderdi de,
Cemal Külünkoğlu = (3-4) Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi.
Diyanet İşleri (eski) = (3-4) Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.
Diyanet Vakfi = O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.
Edip Yüksel = Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Atıyorlardı onlara «siccil» den taşlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı.
Gültekin Onan = Onlara 'pişirilip sertleştirilmiş balçık taşları' atıyorlardı;
Harun Yıldırım = Onlara çamurdan taşlar atıyorlardı.
Hasan Basri Çantay = ki bunlar onlara pişkin tuğladan (yapılmış) taş (lar) atıyorlar) dı.
Hayrat Neşriyat = O kuşlar, onlara kurumuş çamurdan taşlar atıyordu.
İbni Kesir = Ki, onların üzerine pişkin tuğladan taşlar atıyorlardı.
Kadri Çelik = Onlara pişirilip sertleştirilmiş balçık taşları atıyorlardı.
Muhammed Esed = onlara önceden tesbit edilmiş taş gibi sert azap darbeleri vurdular,
Mustafa İslamoğlu = onlara taş kesilmiş balçık türü tanımlanamayan (şeyler) atıyorlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlara (o kuşlar) siccîlden (katı, sert çamurlardan) taşlar atıyorlardı.
Ömer Öngüt = O kuşlar onlara ateşte pişirilmiş (sert) taşlar atıyorlardı.
Şaban Piriş = (3-4) Onların üzerine damgalanmış taşlar atan ebâbil kuşlarını gönderdi.
Sadık Türkmen = Başlarına çamur gibi şeyler boşaltan.
Seyyid Kutub = Onların üzerine pişkin tuğladan taşlar atıyorlardı.
Suat Yıldırım = Bunlar onlara pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyorlardı.
Süleyman Ateş = Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atan (kuşlar).
Tefhim-ul Kuran = Onlara 'pişirilip sertleştirilmiş balçık taşları' atıyorlardı;
Ümit Şimşek = Onlara pişmiş balçıktan taşlar attılar.
Yaşar Nuri Öztürk = Atıyorlardı onlara kurumuş çamurdan damgalı taş.
İskender Ali Mihr = Pişmiş sert tuğladan taşları, onların üzerine atıyorlardı (öyle ki).
İlyas Yorulmaz = Kuş sürüleri onları (çölün, sıcaktan sertleşmiş) taşların üzerine atıyorlardı. [1]