وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Ve mâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
ve mâ tuczevne | : ve cezalandırılmazsınız |
illâ | : den başka |
mâ | : şey |
kuntum | : siz oldunuz |
ta’melûne | : yapıyorsunuz |
Diyanet İşleri = Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve ancak yaptığınız neyse onun karşılığı olarak cezâlanacaksınız.
Abdullah Parlıyan = Ve ancak yaptığınız neyse, onun karşılığı olarak cezalanacaksınız.
Adem Uğur = Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
Ahmed Hulusi = Yaptıklarınızın sonucundan başka bir şey yaşamazsınız!
Ahmet Tekin = Sadece işlediğiniz amellerin cezasını çekeceksiniz.
Ahmet Varol = Siz yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmazsınız.
Ali Bulaç = Yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
Ali Fikri Yavuz = Ve (dünyada) yapmış olduğunuz şeylerden başkasıyla cezalandırılmıyacaksınız.
Ali Ünal = Her ne yapıyor iseniz, ancak onun karşılığını görürsünüz.
Bayraktar Bayraklı = Size, sadece yaptıklarınızın karşılığı verilecektir.
Bekir Sadak = Yaptiginizdan baska birseyle cezalanmiyacaksiniz.
Celal Yıldırım = Ve ancak siz, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız.
Cemal Külünkoğlu = (38-39) Muhakkak ki siz elem dolu azabı tadacaksınız. Aslında siz sadece yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.
Diyanet İşleri (eski) = Yaptığınızdan başka birşeyle cezalanmayacaksınız.
Diyanet Vakfi = Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
Edip Yüksel = Sadece yapmış olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
Gültekin Onan = Yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
Harun Yıldırım = Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
Hasan Basri Çantay = Yapmakda idiğiniz şeylerden başkasiyle de cezalandırılmayacaksınız.
Hayrat Neşriyat = Ve sâdece yapmakta olduklarınızın karşılığını göreceksiniz.
İbni Kesir = Ve yapmış olduğunuzdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
Kadri Çelik = Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
Muhammed Esed = ama yapmış olduğunuzdan başka bir şeyle cezalandırılmayacaksınız.
Mustafa İslamoğlu = ve yaptıklarınızın dışında bir şeyle cezalandırılmayacaksınız.
Ömer Nasuhi Bilmen = (38-39) Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıklı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız).
Ömer Öngüt = Ve ancak kendi yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
Şaban Piriş = Ancak yaptıklarınızın cezasını göreceksiniz.
Sadık Türkmen = Yapmış olduklarınızdan başkasıyla cezalandırılmıyorsunuz!
Seyyid Kutub = Sadece yaptığınız işlerle cezalandırılıyorsunuz.
Suat Yıldırım = (38-39) Siz yarın âhirette elbette o acı azabı tadacaksınız. Ama aslında siz sadece yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz (yoksa size bundan fazla bir azap verilmeyecek).
Süleyman Ateş = "Sadece yaptığınız (işler)le cezâlanıyorsunuz!"
Tefhim-ul Kuran = Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla cezalanmayacaksınız.
Ümit Şimşek = Yaptıklarınızın karşılığından başka birşey görmeyeceksiniz.
Yaşar Nuri Öztürk = Ve yalnız, yapıp ettiklerinizin karşılığıyla cezalandırılacaksınız.
İskender Ali Mihr = Ve yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle cezalandırılmazsınız.
İlyas Yorulmaz = Yalnızca yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.