هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
Hel suvvibel kuffâru mâ kânû yef’alûn(yef’alûne).
Diyanet İşleri = Nasıl, kâfirler yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı?
Abdulbaki Gölpınarlı = Cezâlandılar mı kâfirler, yaptıklarına karşılık?
Abdullah Parlıyan = Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler; yaptıklarının ettiklerinin cezasını buldular mı?
Adem Uğur = Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı! (Elbette buldular).
Ahmed Hulusi = Hakikati inkâr edenler yaptıklarının sonucunu yaşıyorlar mı işte böyle!
Ahmet Tekin = Nasıl, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler sergilemeye devam ettikleri davranışlarının cezasını buldular mı?
Ahmet Varol = 'İnkârcılar yapmakta olduklarının karşılığını gördüler mi?'
Ali Bulaç = Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını' gördüler mi?
Ali Fikri Yavuz = Nasıl, kâfirler ettiklerinin cezasını buldular mı?
Ali Ünal = Nasıl, kâfirler yaptıklarının tam karşılığını bulmuşlar mı?
Bayraktar Bayraklı = “İnkâr edenler yaptıklarının karşılığını aldılar mı?” diyecekler.[736]
Bekir Sadak = (35-36) Tahtlar uzerinde, inkarcilarin yaptiklari seylerin karsiliginin nasil verildigini seyrederler. *
Celal Yıldırım = Nasıl, kâfirler yapageldiklerinin cezasını (lâyık olduğu şekilde) buldular mı ?
Cemal Külünkoğlu = (35-36) (İnananlar) tahtlar üzerinde (onlara bakarak): “inkârcılar, yaptıklarının karşılığını (cezasını) nasıl buldular değil mi?” (diyerek) onları seyrederler.
Diyanet İşleri (eski) = (35-36) Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.
Diyanet Vakfi = Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı! (Elbette buldular.)
Edip Yüksel = İnkarcılar yaptıklarıyla cezalandılar mı diye.
Elmalılı Hamdi Yazır = Nasıl kâfirler ettiklerinin cezasını buldular mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Nasıl, kafirler ettiklerinin cezasını buldular mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Nasıl, kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?
Gültekin Onan = Nasıl, kafirler işlediklerinin 'feci karşılığını' gördüler mi?
Harun Yıldırım = O kâfirlere yaptıklarının karşılığı verildi mi? diye.
Hasan Basri Çantay = (Nasıl) o kâfirler işleyegeldilclerinin cezasına çarpıldı (lar) mı?!
Hayrat Neşriyat = Kâfirler, yapmakta olduklarıyla cezâlandırıldılar mı? (Evet!)
İbni Kesir = O küfredenler, yapageldiklerinin cezasına çarptırıldılar mı diye?
Kadri Çelik = Nasıl, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler sergilemeye devam ettikleri davranışlarının cezasını buldular mı?
Muhammed Esed = "Bu hakikat inkarcıları, yapmaya düşkün oldukları şeyler için mi (böyle) cezalandırılıyorlar?"
Mustafa İslamoğlu = Nasıl? Küfrü hayat tarzı edinenler yapa geldiklerinin 'sevabına' (!) nail olabilmişler mi bari!?
Ömer Nasuhi Bilmen = Nasıl o kâfirler, işler oldukları şey ile cezalanmış oldular mı?
Ömer Öngüt = "O kâfirlerin yaptıkları şeylerin karşılığı verildi mi?" diye.
Şaban Piriş = -Kafirler, yaptıklarının cezasını gördüler mi? diye.
Sadık Türkmen = Gerçekleri anladıkları hâlde gizleyen(kâfir)ler, yaptıklarının cezasını nasıl çekiyorlar, diye!
Seyyid Kutub = Kafirler, yaptıklarının cezasını gördüler mi? diye.
Suat Yıldırım = (35-36) Koltuklarına kurulurlar. "Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?" diye bakınırlar.
Süleyman Ateş = "Kâfirler, yaptıklarıyle cezâlandılar mı?" diye.
Tefhim-ul Kuran = Nasıl, kâfir olanlar, işlemekte olduklarının 'feci karşılığını' gördüler mi?
Ümit Şimşek = Nasıl, buldu mu o kâfirler ettiklerini?
Yaşar Nuri Öztürk = Nankör kâfirler, yapmış olduklarıyla ödüllendirildiler mi?
İskender Ali Mihr = Kâfirler yapmış oldukları şeyler (sebebiyle) cezalarını buldular mı?
İlyas Yorulmaz = Yapmış oldukları şeyler, inkâr edenlerin üzerine yamanmadı mı (iade edilmedi mi)?