وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُم مِّن شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Vel budne cealnâhâ lekum min şeâirillâhi lekum fîhâ hayrun, fezkurûsmallâhi aleyhâ savâff(savâffe), fe izâ vecebet cunûbuhâ fe kulû minhâ ve at’ımûl kânia vel mu’terra, kezâlike sahharnâhâ lekum leallekum teşkurûn(teşkurûne).
ve el budne | : deve ve sığır cinsi hayvanlar |
cealnâ-hâ | : onu kıldık |
lekum | : sizin için (vardır) |
min şeâiri allâhi | : Allah’ın şiarından (emirlerinden, farzlarından) |
lekum | : sizin için (vardır) |
fî-hâ | : onda |
hayrun | : hayırlıdır |
fezkurûsmallâhi | : öyleyse Allah’ın adını zikredin |
aleyhâ | : onun üzerine |
savâffe | : saf halinde duranlar |
fe | : artık, o zaman, öyleyse |
izâ vecebet | : düştüğü zaman |
cunûbu-hâ | : yanları üzerine |
fe | : artık, o zaman, öyleyse |
kulû | : yeyiniz |
min-hâ | : ondan |
ve at’ımû | : ve doyurun, yedirin |
el kânia | : kanaatkâr olan, istemeyen |
ve el mu’terra | : ve isteyen |
kezâlike | : işte böyle, böylece |
sahharnâ-hâ | : onu musahhar kıldık, ona boyun eğdirdik |
lekum | : sizin için, size |
lealle-kum | : umulur ki böylece siz |
teşkurûne | : şükredersiniz |
Diyanet İşleri = Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Büyük develeri de Allah'ın size meşrû kıldığı kurbanlık hayvanlar olarak yarattık, onlarda hayır ve menfaat var size. Artık onlar, ayaktayken onları boğazlayın ve Allah'ın adını anın, yanüstü düştükleri zaman da hem siz yiyin ondan, hem de yoksulluğunu bildirip isteyen ve gizleyip istemeyen yoksulları doyurun; siz şükredesiniz diye böylece onları da râm ettik size.
Abdullah Parlıyan = Büyük baş hayvanların kurban edilmelerine gelince, biz bunu sizin için, Allah tarafından konulmuş, dininizin alamet ve sembollerinden biri olarak öngördük ki, bunlarda sizin için nice yararlar vardır. Öyleyse artık onlar kurban edilmek üzere sıraya dizildiklerinde veya develer ayakta oldukları halde onların üzerine Allah'ın adını anarak kesin. Cansız olarak yere serildiklerinde, onların etinden kendiniz de yiyin; ihtiyacını gizleyen ve istemek zorunda kalan fakiri de onunla doyurun. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize sunduk.
Adem Uğur = Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
Ahmed Hulusi = Develeri de sizin için Allâh'ın kurallarından kıldık; sizin için onlarda hayır vardır. . . Ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta iken, Allâh'ın ismini zikredin (hatırlayın). . . Yere yıkıldıklarında da, onlardan yeyin ve orada bulunanlara da, isteyen kimseye de yedirin. . . İşte böylece onları size boyun eğdirdik ki şükredesiniz.
Ahmet Tekin = Besili kurbanlık sığır ve develeri de, sizin faydalanmanız için, Allah’ın emirleriyle bağlantılı kurban ibadeti için belirlediği kurbanlık hayvanlar arasında saydık. Sizin için, onlarda hayır vardır. Ön ayaklarından biri bükülmüş vaziyette bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerine düşüp canları çıktığı zaman da, onların etinden yeyin. Kanaatkâr olup dilenmeyen ve istemek zorunda kalan fakirlere de verin. İşte böylece biz onları sizin faydalanmanız için emrimize boyun eğdirdik. Umulur ki şükrünüze vesile olur.
Ahmet Varol = Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar (kesilmek üzere) bağlı olarak ayakta dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. (Kesilip) yanları üstüne düştüklerinde artık onlardan yiyin; kanaat ed(ip istemey)ene ve isteyene de yedirin. İşte böylece onları sizin emrinize verdik. Olur ki şükredersiniz.
Ali Bulaç = İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
Ali Fikri Yavuz = Biz, kurbanlık deve ve sığırları da, Allah’ın size verdiği dinin alâmetlerinden kıldık. Sizin için bu kurbanlıklarda (dinî ve dünyevî) hayır vardır. O halde develeri, ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta boğazlarken, üzerlerine Allah’ın ismini anın (besmele getirin). Yere düşüb canları çıktığı zaman da, onlardan yeyin; kanaatkâra da verin, dilenene de verin. İşte böylece, şükredesiniz diye, o kurbanlıkları (maddi ve manevî faydalar bakımından) sizin emrinize bağlı kıldık.
Ali Ünal = Kurbanlık büyükbaş hayvanları, (bu arada özellikle develeri,) hakkınızda Allah’a ibadet vesilelerinden ve Din’in tatbikinin alâmetlerinden kıldık. Sizin için onlarda dinî–dünyevî menfaatler vardır. O (deve) leri ayakta iken ve üzerlerine Allah’ın adını anarak kurban edin. Yan üstü yere yıkılıp bütünüyle öldüklerinde ise, etlerinden kendiniz yediğiniz gibi, kanaatkâr davranıp istemeyen fakirlere de, boyun büküp isteyen fakirlere de yedirin. O hayvanları böylesi faydalar için hizmetinize verdik ki, (kalben, sözlü ve fiilî olarak) Allah’a şükredesiniz.
Bayraktar Bayraklı = Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerinde dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız. Yan üstü yere düştüklerinde ise, canı çıktığında onlardan hem kendiniz yiyiniz, hem de kanaatkâr olup dilenmeyene de, dilenene de veriniz. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize sunduk.
Bekir Sadak = iste kurbanlik deve ve sigirlari Allah'in size olan nisanelerinden kildik. Onlarda sizin icin hayir vardir. Bagli halde keserken uzerlerine Allah'in adini anin. Yan ustu dusup olunce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. sukeredersiniz diye onlari bylece sizin buyrugunuza verdik.
Celal Yıldırım = Kurbanlık develeri de sizin için Allah'a ibâdet nişanelerinden kıldık. Sizin için onda hayır vardır. O halde bir dizi halinde (ayakta) boğazlanırken üzerlerine Allah'ın ismini anın ; yanüstü yere yıkılınca da onlardan yeyin ve hem kanaat edip istemiyene, hem de isteyen fakire yedirin. İşte böylece biz, onları size boyun eğdirdik, ola ki şükredersiniz.
Cemal Külünkoğlu = Büyükbaş hayvanları kurban etmeyi de Allah'ın size emrettiği ibadet biçimlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken Allah'ın adını anınız. Yan üstü düşüp canları çıktığı zaman da, etlerinden hem kendiniz yiyiniz, hem de isteyen fakire de istemeyen fakire de yediriniz. Şükredesiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk.
Diyanet İşleri (eski) = İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.
Diyanet Vakfi = Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
Edip Yüksel = ALLAH'a kulluğun bir işareti olarak, hayvanların kurban edilmesinde sizin için yararlar mevcuttur. Onlar sırada diziliyken üzerlerinde ALLAH'ın ismini anmalısınız. Yanları üzerine düştükleri zaman da onlardan yeyin ve dilenene de dilenmeyen yoksula da yedirin. Şükredesiniz diye onları size amade kıldık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hem o bedeneler, o güvdeli hayvanlar var â biz onları Allah şeâirinden kıldık, sizin için onlarda hayır vardır, binaenaleyh ön ayaklarının biri bağlı olarak bir düzüye üzerlerine Allahın ismini anın, yanları yere yaslandığı vakıt da onlardan yiyin, kanaatliye ve istiyene ıt'am da edin, o böyle onları size müsahhar kıldı ki şükr edesiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O gövdeli hayvanlar var ya, Biz onları da Allah için kesilen kurbanlıklar arasında kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır; bu yüzden ön ayaklarının biri bağlı olarak bir dizi halinde dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın (öyle boğazlayın). Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. O böylece onları sizin emrinize verdi ki, şükredesiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.
Gültekin Onan = İri cüsseli develeri size Tanrı'nın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Tanrı'nın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
Harun Yıldırım = Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız. Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyengizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
Hasan Basri Çantay = Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allahın şeaairinden kıldık. Onlarda size hayır vardır. O halde onlar ayakda dur (ub boğazlanır) larken üzerlerine Allahın ismini anın. Yanları üstü düş (üb öl) dükleri vakit da ondan hem kendiniz yeyin, hem ihtiyâcını gizleyen ve gizlemeyib dilenen fakîr (ler) e yedirin. Onları, şükredesiniz diye, böylece size müsahhar kıldık.
Hayrat Neşriyat = Kurbanlık develeri (ve sığırları) da sizin için Allah’ın (dîninin) alâmetlerinden kıldık; onlarda sizin için hayır vardır. Öyle ise (onlar) ayakta dururken, üzerlerine Allah’ın ismini zikredin (ve kurbân edin)! Nihâyet yanları yere yaslandığında (canları çıkınca)onlardan yiyin ve kanâat edene (istemeyene) de (açıkça) isteyene de yedirin! İşte böylece onları sizin istifâdenize verdik; tâ ki şükredesiniz.
İbni Kesir = Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayakları bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Kesilince onlardan yeyin. İsteyene de, istemeyene de verin. Şükredersiniz diye, onları böylece sizin emrinize müsahhar kıldık.
Kadri Çelik = İri cüsseli develeri de size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar saf tutmuşçasına ayakta durup boğazlanırken, Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkâra ve isteyene yedirin. Onlara sizin için işte böyle boyun eğdirdik. Umulur ki şükredersiniz.
Muhammed Esed = Hayvanların kurban edilmesine gelince, Biz bunu sizin için Allah tarafından konulmuş simgelerden biri olarak öngördük ki bunda sizin için (nice) yararlar vardır. Öyleyse artık, (kurban edilmek üzere) sıraya dizildiklerinde onların üzerinde Allah'ın ismini anın; ve cansız olarak yere serildiklerinde onların etinden kendiniz de yiyin; kendi nasibiyle yetinip istemeyen kimseyi de, istemek zorunda kalan kimseyi de (onunla) doyurun. Biz, işte bu amaçla onları sizin yararınıza sunuyoruz ki şükredesiniz.
Mustafa İslamoğlu = Malum kurbana gelince: Biz onu sizin için içerisinde nice hayırlar barındıran Allah'ın simgelerinden biri olarak (ibadet) kıldık: o halde, (ön ayaklarından biri bağlanıp) sıra sıra diz çöktürülen hayvanları kurban ederken Allah'ın ismini anın; nihayet onların yanı yere gelince artık ondan siz de yiyin, ihtiyacını belli eden ya da etmeyen herkese de yedirin: Bu böyledir; zira Biz onları sizin yararınıza amade kılmışızdır; umulur ki şükredersiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve develeri de sizin için Allah'ın şeâirinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Artık onların üzerlerine birer ayakları bağlı, üçer ayakları bağlı, üçer ayakları üzerine kâim bulundukları halde Allah'ın ismini zikredin. Yanları üzerine yere düşünce de artık etlerinden yeyin; haline kanaat edip istemeyene de ve isteyene de yediriniz. Onları size öylece musahhar kıldık, tâ ki şükredesiniz.
Ömer Öngüt = Biz kurbanlık develeri sizin için Allah'ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayakları bağlı olduğu halde keserken Allah'ın adını anın. Yanları üstüne düştüklerinde ise onlardan yiyin. Kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin emrinize musahhar kıldık.
Şaban Piriş = Kurbanlık develeri, sizin için Allah’ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onları keserken üzerlerine sadece Allah’ın adını anın. Kesilip yere düşünce onlardan yiyin. İsteyene de, istemeyene de yedirin. Şükredesiniz diye, onları işte böyle sizin emrinize sunduk.
Sadık Türkmen = Kurbanlik büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişânelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken, (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca, onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de, istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.
Seyyid Kutub = Büyükbaş hayvan kurban etmeyi de Allah'ın size emrettiği ibadet biçimlerinden saydık. Onlar size çeşitli yararlar sağlarlar. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken Allah'ın adını anınız. Yan üstü düşüp öldüklerinde, etlerinden hem kendiniz yiyiniz, hem de isteyene ve istemeyene yediriniz. Şükredesiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk.
Suat Yıldırım = Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah’ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın. Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyen fakire yedirin! İşte böylece onları size âmâde kıldık ki şükredesiniz.
Süleyman Ateş = Biz o kurbanlık develeri de size Allâh'ın (dininin) işâretlerinden yaptık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar ön ayaklarını sıra halinde yere basmış durumda iken üzerlerine Allâh'ın adını anın (da boğazlayın) yanları yere düş(üp canları çık)ınca da onlardan yeyin, kanâat eden(fakir)e de; isteyen(fakir)e de yedirin. Allâh o(kocaman hayva)nları, size boyun eğdirdi ki şükredesiniz.
Tefhim-ul Kuran = İri cüsseli develeri de size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
Ümit Şimşek = Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın belirlediği nişanlardan kıldık ki, onlarda sizin için hayır vardır. Ayakta oldukları halde onları kurban ederken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yere düştüklerinde onlardan hem siz yiyin, hem de dilenene, dilenmeyene yedirin. Şükredesiniz diye, onları size böylece boyun eğdirmiş bulunuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz.
İskender Ali Mihr = Bedeneleri (deve ve sığır cinsi hayvanları), sizin için Allah’ın şiarlarından (emirlerinden, farzlarından) kıldık. Onda (onların kurban edilmesinde) sizin için hayır vardır. Onların (kurbanlarının) üzerine saf dururken (ayaktayken tekbir getirin), (kurban kesilirken) Allah’ın İsmi’ni zikredin (besmele ile kesin). Yanları üzerine düşünce (kesilince), artık ondan yeyin ve isteyeni de istemeyeni de doyurun. İşte böylece onu, size musahhar kıldık (boyun eğdirdik). Umulur ki, böylece siz şükredersiniz.
İlyas Yorulmaz = Allah’ın sembollerinden olan kurban kesmeyi, sizin için bir ibadet yaptık ve bunda sizin için onda pek çok faydalar var. Dizi dizi kurbanları keserken Allah’ın ismini anın. Bu kesme işini yaptığınızda, onların etlerinden yiyin ve istemeyen ve isteyen fakirleri de doyurun. Bu rızıkların hepsini sizin istifadenize sunduk ki, belki şükredersiniz.