وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ
Ve mâ yulakkâhâ illâllezîne saberû, ve mâ yulakkâhâ illâ zû hazzın azîm(azîmin).
ve mâ yulakkâ-hâ | : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz |
illâ | : hariç, den başka |
ellezîne | : onlar |
saberû | : sabrettiler, sabrın sahibi oldular |
ve mâ yulakkâ-hâ | : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz |
illâ | : hariç, den başka |
zû | : sahip |
hazzın azîmin | : hazzül azîm, en büyük haz |
Diyanet İşleri = Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur.
Abdulbaki Gölpınarlı = Bu huy, sabredenlerden başkasına verilmez ve akıldan, tedbîrden büyük bir hisseye sâhip olmayanlara bu huy, nasîp olmaz.
Abdullah Parlıyan = Bu güzel davranış ve duyguya, ancak öfkesine engel olmak ve eziyetlere katlanmak suretiyle sabreden kimse elde eder. Bu güzel davranışı ancak akıl, tedbir, hayır ve mutluluktan bol nasibi olan elde eder.
Adem Uğur = Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
Ahmed Hulusi = (Bu özelliğe) sadece sabredenler kavuşturulur. . . (Bu sabıra da) sadece büyük nasip sahipleri kavuşturulur.
Ahmet Tekin = Bu güzel davranışa, bu olgunluğa ancak sabrederek mücadeleye devam edenler, sabrı huy edinenler kavuşturulur, bu olgunluğa büyük kabiliyetleri olanlar, büyük lütuflara mazhar olanlar kavuşturulur.
Ahmet Varol = Buna ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
Ali Bulaç = Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Ali Fikri Yavuz = İyilikle, kötülüğü önleme hasletine ancak sabredenler kavuşturulur. Buna (cennetde) büyük mükâfatı olan ancak kavuşturulur.
Ali Ünal = Ancak bu, (sıkıntılara, nefsin ve şeytanın iğvalarına karşı ve Allah’a itaatte) sabredenlerin kârıdır; bu, insanî kemalât ve faziletten yana nasibi bol olanların kârıdır.
Bayraktar Bayraklı = Buna ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
Bekir Sadak = Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o buyuk hazzi tadanlara, vergidir.
Celal Yıldırım = Buna (bu güzel davranış ve duyguya) ancak sabredenler erişebilir ve buna ancak büyük pay sahibi olan kavuşabilir.
Cemal Külünkoğlu = Bu (kötülüğe iyilikle karşılık verme) davranışına ancak sabredenler kavuşturulur. Ayrıca buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur.
Diyanet İşleri (eski) = Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir.
Diyanet Vakfi = Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
Edip Yüksel = Bu duruma ancak dirençli olanlar eriştirilir. Bu duruma ancak alabildiğine şanslı olanlar ulaştırılır.
Elmalılı Hamdi Yazır = O rütbeye ise ancak sabredenler kavuşturulur ve o rütbeye ancak büyük bir hazz sahibi olan kavuşturulur
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O rütbeye ise ancak sabredenler kavuşturulur ve o rütbeye ancak (fazilette) büyük pay sahibi olan kavuşturulur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
Gültekin Onan = Buna da sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Harun Yıldırım = Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
Hasan Basri Çantay = Bu (en güzel haslete) sabredenlerden başkası kavuşdurulmaz. Buna büyük bir hazza mâlik olandan gayrisi erişdirilmez.
Hayrat Neşriyat = Buna (bu güzel haslete) ise ancak sabredenler eriştirilir ve buna ancak (hayırdan yana) büyük bir nasîbi olanlar eriştirilir.
İbni Kesir = Bu, ancak sabredenlere vergidir. Ve buna ancak o büyük hazzı tadanlar kavuşturulur.
Kadri Çelik = Buna da sabredenlerden başkası kavuşturulamaz ve buna büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da eriştirilemez.
Muhammed Esed = Ama (bu mazhariyet) sadece sıkıntıya karşı sabredenlere verilmiştir; yalnızca (faziletten) en büyük payı almış olanlara verilmiştir.
Mustafa İslamoğlu = Ne ki bu (meziyete) sadece sabırda direnenler ulaşabilir; yine buna, ancak kendisine büyük bir pay ayrılanlar ulaşabilir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve bunu (böyle bir tavsiyeyi) sabredenlerden başkası telakki edemez ve bunu pek büyük bir nâsip sahibi olandan başkası kabul edip yüklenemez.
Ömer Öngüt = Buna (bu güzel haslete) ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük nasibi olan kimse eriştirilir.
Şaban Piriş = Buna sabredenlerden başkası ulaşamaz. Buna, büyük hazzı tadanlardan başkası ulaşamazlar.
Sadık Türkmen = Buna, sabreden kimselerden başkası kavuşamaz! Buna, iç huzuru olanlardan başkası kavuşamaz!
Seyyid Kutub = Bu haslete ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırda büyük pay sahibi olan kimse kavuşturulur.
Suat Yıldırım = Ama kötülüğe karşı iyilik hasleti, ancak sabredenlerin kârıdır, faziletten yana nasibi bol olanların kârıdır.
Süleyman Ateş = Bu (kötülüğü iyilikle savma olgunluğu)na ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük şansı olan kavuşturulur.
Tefhim-ul Kuran = Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Ümit Şimşek = Fakat buna ancak sabredenler erişir. Buna erişenler de büyük bir nasip sahibi olanlardır.
Yaşar Nuri Öztürk = Böyle bir tavra, sabredenlerden başkası ulaştırılmaz. Böyle bir tavra, büyük nasip sahibinden başkası ulaştırılmaz.
İskender Ali Mihr = Ona (kötülüğü iyilikle karşılama hasletine), sabredenlerden ve hazzul azîm (en büyük haz) sahiplerinden başkası ulaştırılmaz.
İlyas Yorulmaz = Bu başarıya, sabır ve inançla hareket edenlerden ve büyük bir istek ve arzuya sahip olanlardan başkası ulaşamaz.