وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ قَالَ مَا أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَذِهِ أَبَدًا
Ve dehale cennetehu ve huve zâlimun li nefsihî, kâle mâ ezunnu en tebîde hâzihî ebedâ(ebeden).
ve dehale | : ve girdi |
cennete-hu | : onun bahçesi |
ve huve | : ve o |
zâlimun | : zulmeden |
li nefsi-hi | : (onun nefsine) kendi nefsine |
kâle | : dedi |
mâ ezunnu | : ben sanmıyorum |
en tebîde | : kuruyup yok olmak, helâk olmak |
hâzihî | : bu |
ebeden | : ebediyyen |
Diyanet İşleri = Derken kendine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bağına girdi, kendi kendisine de zulmetmedeydi, dedi ki: Şu nâil olduğum mal ve menalin zevâl bulup tükeneceğini hiç mi ummam.
Abdullah Parlıyan = İşte kendi kendine böylece yazık edip, yaratılış gayesi dışına çıkan bu adam: “Bu bahçenin hiç bir zaman yok olacağını, asla düşünemiyorum” diyerek bahçesine girdi.
Adem Uğur = (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."
Ahmed Hulusi = Böylece nefsine zulmederek bağına girdi. . . Şöyle dedi: "Ebediyen bu varlığımın yok olacağını zannetmiyorum. "
Ahmet Tekin = Adam, bu şekilde, inkârı ve gururu sebebiyle kendisine zulmederek bağına girdi.'Bunun, hiç yok olacağını sanmıyorum' dedi.
Ahmet Varol = Kendine zulmeden biri olarak bağına girdi ve dedi ki: 'Bunun asla yok olacağını sanmıyorum.
Ali Bulaç = Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun sonsuza kadar kuruyup yok olacağını sanmıyorum" dedi.
Ali Fikri Yavuz = O kâfir, nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi; dedi ki:” - Bu bağın helâk olacağını ebediyyen zannetmiyorum.
Ali Ünal = Derken bahçesine vardı; sahip kılındığı servet ve nüfusun şımarıklığı içinde bütün bunları kendinden biliyor ve böylece kendine yazık ediyordu. “Sanmam ki,” diye devam etti, “bu bağ bozulup yok olsun.
Bayraktar Bayraklı = Böylesine bir gurur ve kibirle kendisine yazık edip, bahçesine girerken şöyle dedi: “Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.”
Bekir Sadak = (35-36) Kendisine boylece yazik ederek bahcesine girirken: «Bu bahcenin batacagini hic zennetmem. Kiyametin kopacagini da sanmiyorum. Eger Rabbime dondurulursem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum» dedi.
Celal Yıldırım = (35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet'in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rabbime döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu.
Cemal Külünkoğlu = (Böylece zenginliğiyle övünen) o kimse kendine zulmederek bağına girdi ve dedi ki: “Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!”
Diyanet İşleri (eski) = (35-36) Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: 'Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum' dedi.
Diyanet Vakfi = (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: «Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam.»
Edip Yüksel = Böylece nefsine zulmederek bağına girdi ve, 'Bunun yok olacağını hiç sanmıyorum,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve bağına girdi, kendine yazık ediyordu, dedi: ebedâ zannetmem ki bu helâk olsun ve
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve bağına girdi; kendine yazık ediyordu ve: «Bunun yok olacağını asla sanmam;
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Adam, bu şekilde kendine zulmederek bağına girdi ve şöyle dedi: «Bunun hiç yok olacağını sanmıyorum»
Gültekin Onan = Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun ebediyen kuruyup yok olacağını sanmıyorum" dedi.
Harun Yıldırım = Kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."
Hasan Basri Çantay = O, nefsine (böylece) zulümde berdevam (ve kâfir) olarak bağına girdi, dedi ki: «Bunun ebediyyete kadar helak olacağını zannetmiyorum».
Hayrat Neşriyat = Böylece (kibirle) nefsine zulmedici olarak bağına girdi. 'Bunun (bu bağın) ebedî olarak helâk olacağını sanmıyorum' dedi.
İbni Kesir = O, nefsine böylece zulmederek bahçesine girerken dedi ki: Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.
Kadri Çelik = Daha sonra bağına girdi ve kendisine zulmederek, “Bunun hiç yok olacağını sanmam” dedi.
Muhammed Esed = (İşte) kendi kendine (böylece) yazık eden bu adam: "Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!" diyerek bahçesine girdi;
Mustafa İslamoğlu = Böylece kendi kendisine en büyük kötülüğü yapmış olan o (adam bir gün) şunları diyerek bağına girdi: "Bu bağın yok olacağını asla düşünemiyorum bile.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi, dedi ki: «Ben zannetmem ki, bu ebedîyyen yok olsun.»
Ömer Öngüt = Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmam!”
Şaban Piriş = Kendine zulmederek, bahçeye girdiğinde: -Bu bahçenin batacağını hiç sanmam,
Sadık Türkmen = Ve o, kendi kendisine yazık ederek bağına girdi ve dedi ki: “Sonsuza kadar bunun yok olacağını sanmam!
Seyyid Kutub = Kendine zulmetmiş olan bu adam (arkadaşını yanına alarak) bahçesine girdi ve dedi ki; «Bu bahçenin sonsuza dek yok olacağını sanmıyorum.»
Suat Yıldırım = (35-36) Bu adam gururu yüzünden kendi öz canına zulmeder vaziyette bağına girdi ve: "Zannetmem ki bu bağ bozulup yok olsun; kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Bununla beraber şayet Rabbimin huzuruna götürülecek olursam o zaman elbette bundan daha iyi bir âkıbet bulurum." dedi.
Süleyman Ateş = (Böylece) kendisine yazık ederek bağına girdi: "Bunun yok olacağını hiç sanmam" dedi.
Tefhim-ul Kuran = Daha sonra Cennet'ine girdi ve kendisine zulmederek: «Bunun hiç yok olacağını sanmam.» dedi.
Ümit Şimşek = Böylece, kendisine yazık eder bir halde bağına girdi ve dedi ki: 'Hiç sanmam ki birgün bunlar yok olup gitsin.
Yaşar Nuri Öztürk = Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."
İskender Ali Mihr = Ve o, nefsine zulmederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun (bu bağın) ebediyyen helâk olacağını zannetmiyorum.”
İlyas Yorulmaz = Kendi nefsine haksızlık ederek bahçesine girmiş ve “Bu bahçenin ebedi olarak yok olacağını zannetmiyorum. ”