إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَى أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
İnnâ munzilûne alâ ehli hâzihil karyeti riczen mines semâi bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).
innâ | : muhakkak ki biz |
munzilûne | : indirecek olanlar |
alâ ehli | : halk üzerine |
hâzihi | : bu |
el karyeti | : belde |
riczen | : azap |
min es semâi | : semadan |
bimâ | : şey sebebiyle |
kânû | : oldular |
yefsukûne | : fısk yapıyorlar |
Diyanet İşleri = Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indireceğiz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azâp indireceğiz.
Abdullah Parlıyan = Muhakkak biz, bu yörenin halkına işledikleri bütün kötülükler ve yoldan çıkmaları yüzünden, gökten azap indireceğiz.
Adem Uğur = Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.
Ahmed Hulusi = "Muhakkak ki biz şu bölge halkına, bozuk inançları dolayısıyla semâdan bir azap inzâl edeceğiz. "
Ahmet Tekin = 'Boylarınca günaha, isyana, küfre batmaları, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkleri sebebiyle, bu ülkenin halkının üzerine gökten feci bir azap, yağmur gibi taş indireceğiz.'
Ahmet Varol = Biz fasıklık etmelerinden dolayı bu kasabının halkının üzerine gökten şiddetli bir azap indireceğiz.'
Ali Bulaç = "Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz."
Ali Fikri Yavuz = Doğrus biz, bu memleket halkının yaptıkları fenalıklar (küfür ve isyan) yüzünden, üzerlerine gökten bir azab indireceğiz.”
Ali Ünal = “Açıktan açığa işledikleri bunca günahlarla bütün bütün yoldan çıktıkları için bu memleketin ahalisi üzerine gökten çok kötü bir musibet indireceğiz.”
Bayraktar Bayraklı = Biz bu ülke halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık, gökten bir azap indireceğiz.
Bekir Sadak = (33-34) Elcilerimiz Lut'a gelince, onun fenasina gitti; cok sikildi. Ona, «Korkma ve uzulme, dogrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karinin disinda, aileni kurtaracagiz. Bu kasaba halkina yaptiklari yolsuzluklardan oturu gokten, elbette bir azap indirecegiz» dediler.
Celal Yıldırım = «Şüphen olmasın ki, biz bu kasaba halkı üzerine, yaptıkları çok çirkin ahlâksızlıktan dolayı gökten azâb indireceğiz.»
Cemal Külünkoğlu = (33-34) Elçilerimiz Lût'a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden tasalandı ve onlar(ın kimlikleri konusunda) çaresizlik içine düştü. Elçiler ona: “Korkma, üzülme! Biz, karının dışında seni ve aileni kurtaracağız. Karın, geride kalıp helâk olanlardan olacaktır. Haberin olsun ki, biz bu kasaba halkı üzerine, yaptıkları çok çirkin ahlâksızlıktan dolayı gökten azap indireceğiz” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = (33-34) Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, 'Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz' dediler.
Diyanet Vakfi = «Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.»
Edip Yüksel = 'Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Haberin olsun bu karye ehalisinin yapageldikleri fiskları yüzünden üzerlerine semadan bir feci azâb indireceğiz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Haberin olsun, biz bu memleket halkının yapmakta oldukları çirkince günahları yüzünden üzerlerine gökten korkunç bir azap indireceğiz.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz.» (dediler).
Gültekin Onan = "Şüphesiz biz f(a)sık(lık yapma)larından dolayı bu ülke ehlinin üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz."
Harun Yıldırım = "Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz."
Hasan Basri Çantay = «Muhakkak bu memleket ahâlîsinin üstüne, yapmakda oldukları faasıklık yüzünden, gökden (fecî) bir azâb indireceğiz».
Hayrat Neşriyat = 'Şübhesiz biz, isyân etmekte olduklarından dolayı, bu şehir halkının üzerine gökten dehşetli bir azâb indirici kimseleriz.'
İbni Kesir = Bu kasaba halkına da fasıklık yapar olduklarından dolayı gökten azab indireceğiz.
Kadri Çelik = “Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten korkunç bir azap indireceğiz.”
Muhammed Esed = Bu yörenin halkına, işledikleri bütün kötülüklerin karşılığı olarak gökten mutlaka bir bela indireceğiz!" dediler.
Mustafa İslamoğlu = İşte bu yüzden biz şu bölge halkına, işleye geldikleri fısku fücur yüzünden gökten yakıcı bir bela indireceğiz."
Ömer Nasuhi Bilmen = «Muhakkak ki biz, bu kasabanın ahalisi üzerine, yapmakta oldukları fıskları sebebiyle gökten müthiş bir azap indiricileriz.»
Ömer Öngüt = “Biz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmaları sebebiyle gökten feci bir azap indireceğiz. ”
Şaban Piriş = Biz, bu belde halkına, yoldan saptıkları için gökten bir azap indirecek olanlarız.
Sadık Türkmen = Biz bu memleket halkının üzerine, gökyüzünden feci bir azap indirecek olanlarız. Yoldan çıkarak azgınlaşmaları yüzünden!”
Seyyid Kutub = Biz bu kent halkının iğrenç sapıklığı yüzünden başlarına gökten ağır bir azap yağdıracağız.
Suat Yıldırım = "Büsbütün yoldan çıkmaları sebebiyle, biz bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz."
Süleyman Ateş = "Biz yoldan çıkan şu ülke halkının üstüne gökten bir azâb indireceğiz."
Tefhim-ul Kuran = «Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz.»
Ümit Şimşek = 'Yoldan çıkmakta direttikleri için, bu belde ahalisinin üzerine gökten azap indireceğiz.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki biz, fısk yapmış oldukları şey (ahlâksızlık) sebebiyle bu beldenin halkı üzerine semadan ricz (azap) indirecek olanlarız.
İlyas Yorulmaz = Yaptıkları pisliklerden (günahlardan) dolayı onların üzerine gökten belalar indirdik.