رُدُّوهَا عَلَيَّ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ
Ruddûhâ aleyye, fe tafika meshan bis sûkı vel a’nâk(a’nâkı).
ruddû-hâ | : onu döndürün, geri getirin |
aleyye | : bana |
fe | : böylece, artık |
tafika | : başladı |
meshan | : meshederek, okşayarak |
bi es sûkı | : bacaklarını |
ve el a’nâkı | : ve boyunlar |
Diyanet İşleri = (32-33) Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman , “Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Abdulbaki Gölpınarlı = Getirin onları bana demişti, atlar getirilince de onların ayaklarını, boyunlarını okşamaya, yelelerini taramaya koyulmuştu.
Abdullah Parlıyan = “Onları bana getirin!” diye emretti ve bacaklarıyla boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Adem Uğur = (32-33) Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Ahmed Hulusi = "Onları bana geri getirin" (dedi Süleyman). . . (Atların) bacaklarını ve boyunlarını (bu defa müşahede ile) mesh etmeye başladı.
Ahmet Tekin = Süleyman : 'Onları tekrar yanıma getirin' diye emretti. Atlar gelince onların bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Ahmet Varol = 'Onları bana geri getirin' dedi. Hemen ayaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. [6]
Ali Bulaç = "Onları bana geri getirin" (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Ali Fikri Yavuz = (Bunun üzerine, atlar kendisini meşgul edib ibadetten alıkoyduklarından onları Allah için kurban etmeye kasd etti ve şöyle dedi): “- Onları bana geri getirin.” Artık ayaklarını ve boyunlarını kesib kurban etmeğe başladı.
Ali Ünal = “Onları bana geri getirin!” diye emretti. Gelince de, onların bacaklarını ve boyunlarını şefkatle okşadı.
Bayraktar Bayraklı = “Onları bana tekrar getiriniz” dedi. Bacaklarını ve boyunlarını ovmaya başladı.
Bekir Sadak = (32-33) Suleyman: «Dogrusu ben bu iyi mallari, Rabbimi anmayi sagladiklari, icin severim» demisti. Kosup, toz perdesi arkasinda kaybolduklari zaman: «Artik yeter, onlari bana geri getirin» dedi. Bacaklarini ve boyunlarini sivazlamaya baslamisti.
Celal Yıldırım = Sonra onları bana çevirin, demiş ve onların bacaklarını, boyunlarını okşamaya başlamıştı.
Cemal Külünkoğlu = (32-33) (Süleyman) şöyle demişti: “Ben güzel olan her şeyi severim, çünkü Rabbimi hatırlatır bana!” Sonunda bu atlar gözden kaybolup gittikleri zaman: “Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Diyanet İşleri (eski) = 'Onları bana getirin' dedi. Sonra onların boyunlarını ve bacaklarını okşadı.
Diyanet Vakfi = (32-33) Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Edip Yüksel = 'Onları bana geri getirin,' dedi, (veda etmek için) bacaklarını ve boyunlarını okşadı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Geri getirin onları bana, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeğe başladı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = «Geri getirin onları bana» dedi ve tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Geri getirin onları bana!» dedi ve artık onların bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.
Gültekin Onan = "Onları bana geri getirin" (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Harun Yıldırım = (32-33) Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. Onları tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Hasan Basri Çantay = (Dedi ki:) «Onları bana döndürün». Hemen ayaklarını, boyunlarını okşamıya, taramıya başladı.
Hayrat Neşriyat = (Süleymân seyislerine:) 'Onları bana geri getirin!' (dedi.) Sonra (onlara sevgisinden) bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
İbni Kesir = Onları bana geri getirin, dedi, bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı.
Kadri Çelik = “Onları bana geri getirin” (dedi). Sonra da (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Muhammed Esed = "Onları bana getirin!" (diye emretti) ve bacakları ile boyunlarını (şefkatle) sıvazlamaya başladı.
Mustafa İslamoğlu = (Ardından) "Onları bana getirin!" (diyerek) başladı bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya.
Ömer Nasuhi Bilmen = Dedi ki: «Onları bana iade ediniz.» Hemen bacaklarını ve boyunlarını silip okşadı.
Ömer Öngüt = "Onları bana getirin!" (dedi). Bacaklarını ve boynunu okşamaya başladı.
Şaban Piriş = Onları bana getirin, demiş, getirilince de ayaklarını ve boyunlarını okşamıştı.
Sadık Türkmen = “onları bana getirin!” (dedi). Ayaklarını/bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Seyyid Kutub = Süleyman, «Atları bana getirin» dedi. Bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Suat Yıldırım = (32-33) Onlarla ilgilenip "Ben Rabbimi hatırlattıkları için güzel şeyleri severim." dedi ve onlar gözden kayboluncaya dek onları seyredip durdu. Sonra: "Onları tekrar bana getirin!" deyip bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Süleyman Ateş = "Onları bana getirin" (dedi), bacaklarını ve boyunlarını okşamağa başladı.
Tefhim-ul Kuran = «Onları bana geri getirin» (dedi). Sonra da (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Ümit Şimşek = 'Onları bana getirin' dedi. Sonra onların boyunlarını ve bacaklarını okşadı.
Yaşar Nuri Öztürk = "Geri getirin bana onları!" dedi. Bacaklarını, boyunlarını sıvazlamaya başladı.
İskender Ali Mihr = "Onları bana geri getirin." (dedi). Sonra bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
İlyas Yorulmaz = “Atları bana geri getirin” dedi, sonra atların bacaklarını ve boyunlarını okşadı.