هَذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ
Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
hâzâ | : bu |
mâ tûadûne | : size vaadolunan şey |
li kulli | : hepsi için |
evvâbin | : ruhu Allah’a ulaşarak sığınmış |
hafîzin | : hafîz olanlar (üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) |
Diyanet İşleri = (32-33) (Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.”
Abdulbaki Gölpınarlı = İşte denecek, size, mâbûduna tövbe eden, emri, iyiden iyiye koruyan herkese vaadedilen bu.
Abdullah Parlıyan = “Gönülden Allah'a yönelip dönen ve İslâm'ın hükümlerini koruyan, siz müslümanlara vaat olunan yerdir bu” denilecek.
Adem Uğur = İşte size vâdedilen cennet! Ki o, daima Allah'a yönelen, (O'nun buyruklarını) koruyan,
Ahmed Hulusi = "Bu vadolunduğunuzdur" denir, hakikatine yönelip bu hâlini koruyanlara. . .
Ahmet Tekin = Tevbe edip, Allah’a yönelen, emirlerine riâyet eden, şeriatını koruyan, vazifesine bağlı herkes için, işte va’d olunduğunuz Cennet.
Ahmet Varol = 'Bu sizin vaadolunduğunuz şeydir. Gönülden Allah'a dönen, (Allah'ın hükümlerini) koruyan,
Ali Bulaç = Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah'a) yönelip dönen (İslam'ın hükümlerini) koruyan,
Ali Fikri Yavuz = İşte bu, sizin (dünyada) vaad olunduğunuz şey! Her tevbe eden, Allah’ın emrini gözeten için...
Ali Ünal = “İşte size va’dedilen mükâfat, –daima gönülden Allah’a yönelen ve O’na karşı vazifelerini dikkatle yerine getiren;
Bayraktar Bayraklı = Size, hatasından dönen ve verdiği sözü tutan herkese, vaad edilen budur.
Bekir Sadak = (32-34) Onlara: «Iste bu cennet, Allah'a yonelen, O'nun buyruklarina riayet eden; gormedigi Rahman'dan korkan, Allah'a yonelmis bir kalble gelen sizlere, hepinize soz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; iste sonsuzluk gunu budur» denir.
Celal Yıldırım = (32-33) İşte bu, size va'dolunandır. Allah'a yönelip gönül veren, (ilâhî sınırları) koruyan, gıyabında Rahmân'dan saygı ile korkan ve Allah'a yönelen bir kalb ile gelen (her insana söz verilen Cennet'tir).
Cemal Külünkoğlu = (32-33) (Onlara şöyle denir:) İşte size (dünyada iken) vaad edilen budur. Daima tevbe ile Allah'a dönen, O'nun buyruklarını koruyan, insan kavrayışının dışında olduğu halde Rahman'ın ürpertisini duyan ve (O'na) yönelmiş bir kalp ile gelen (herkese bu mükâfat vardır).
Diyanet İşleri (eski) = (32-34) Onlara: 'İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur' denir.
Diyanet Vakfi = (32-33) İşte size vâdedilen cennet! Ki o, Allah'a yönelen, emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahmân'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur.
Edip Yüksel = Bu, size söz verilendir. Her yönelen ve her koruyana,
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte bu, diye: o sizin va'd olunduğunuz. Her bir tevbekâr, vazifesine riayetkâr olan.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte bu o size va'dolunan; her tevbekara, görevine riayet edene,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (32-33) Onlara denir ki: «İşte size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.
Gültekin Onan = Bu size vaadolunandır; (Tanrı'ya) yönelen/dönen (evvab), (İslam'ın hükümlerini) koruyan;
Harun Yıldırım = İşte bu, içten yönelen, koruyan herkes için va’dolunageldiğinizdir.
Hasan Basri Çantay = İşte size va'd olunan; (gördüğünüz şu) cennetdir ki (o, Allahın tâatına) dönen, Onun (hudûd ve ahkâmına) riâyet eden,
Hayrat Neşriyat = (32-33) (Onlara şöyle denir:) '(İşte,) va'd edilmekte olduğunuz (Cennet) budur!(Allah’a) çokça yönelen (tevbe eden), (O’nun emir ve yasaklarını) gözeten, görmediği hâlde Rahmân’dan korkan ve (Allah’a) yönelmiş bir kalb ile gelen herkes içindir!'
İbni Kesir = İşte size vaadolunan budur. Ki o; daima Allah'a yönelen ve buyruklarına riayet eden,
Kadri Çelik = İşte size vaat edilen budur! (Bu vaat edilen şeyler) Allah'a dönen ve O'nun buyruklarını koruyan kimse içindir.
Muhammed Esed = "Size vaad edilen (yer) budur!" (denilecek,) -"Allah'a yönelen ve O'nu her zaman aklında tutanlara (vaad edilen)-
Mustafa İslamoğlu = "İşte, size vaad edilen budur; O'na dönük bir gönüller hatırdan O'nu hiç çıkarmayan herkese;
Ömer Nasuhi Bilmen = (32-33) İşte bu, sizin vaadolunduğunuz şeydir, her bir tevbekar olan (vazifesini) muhafaza eden için. Rahmân'a gıyaben korku duyan ve hakka müteveccih bir kalb ile gelen kimseye (mahsus) bir cennettir.
Ömer Öngüt = Onlara şöyle denilir: "İşte size vaad olunan cennet budur. Allah'a çok dönen, (hududu) muhafaza eden,"
Şaban Piriş = Yönelen ve korunan herkes, işte bu size vaat edilendir.
Sadık Türkmen = Size vadedilen şey (cennet) işte budur! (Allah’a) sürekli yönelerek kendini koruyan herkese;
Seyyid Kutub = İşte size vaadedilen budur. Daima tevbe ile Allah'a dönen, O'nun buyruklarını koruyan.
Suat Yıldırım = (32-33) Onlara: "İşte" denir, "buydu size vâd edilen mükâfat. Hakka yönelen, koruması gereken her şeyi koruyan, insanların görmediği yerlerde bile Rahman’a hep saygılı olan ve daima Rabbine dönen bir gönül ile gelen herkese bu mükâfat vardır."
Süleyman Ateş = "İşte size va'dedilen budur. Dâimâ Allah'a yüz tutan (O'nun buyruklarını) koruyan,
Tefhim-ul Kuran = Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah'a) yönelip dönen, (İslâm'ın hükümlerini) koruyan.
Ümit Şimşek = İşte, Allah'a yönelen ve Onu daima hatırlayan herkes için size vaad olunan budur.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte size vaat edilen budur. Allah'a sürekli yönelen, korunması gerekeni koruyan herkese...
İskender Ali Mihr = İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab (ruhu Allah’a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.
İlyas Yorulmaz = İşte Allah’ın emirlerine gönülden sahip çıkanların hepsine vaat edilen.