حُنَفَاء لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاء فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ
Hunefâe lillâhi gayra muşrikîne bihî, ve men yuşrik billâhi fe ke ennemâ harra mines semâi fe tahtafuhut tayru ev tehvî bihir rîhu fî mekânin sahîk(sahîkın).
hunefâe | : hanifler |
li allâhi | : Allah için, Allah’a |
gayre | : başka, değil, olmayan |
muşrikîne | : şirk koşanlar |
bi-hî | : onunla |
ve men yuşrik | : ve kim şirk koşarsa |
bi allâhi | : Allah’a |
fe | : o zaman |
ke ennemâ | : sanki, gibi |
harre | : (yüksekten) düştü |
min es semâi | : semadan |
fe | : böylece |
tahtafu-hu | : onu kapar |
et tayru | : kuş |
ev | : veya |
tehvî bi-hi | : onu indirir |
er rîhu | : rüzgâr |
fî | : içinde, ...e |
mekânin | : mekân, yer |
sahîkın | : uzak |
Diyanet İşleri = Allah’a yönelen, O’na ortak koşmayan kimseler (olun). Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah'ı bir tanıyıp ona şirk koşmaksızın ve kim, Allah'a şirk koşarsa sanki havadan düşmüştür de kuş kapmıştır onu, yahut da rüzgâr almış, pek uzak bir yere sürüp atmıştır onu.
Abdullah Parlıyan = Ve bütün bunları, O'ndan başka şeylere tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın ve sahte, düzmece olan herşeyden yüz çevirip yalnızca Allah'a yönelerek yapın. Çünkü bilin ki, Allah'tan başkasına ilahlık yakıştıran kimse, gökten savrulup düşen, kuşların didikleyip kapıştığı, yahut rüzgarın uzak ıssız bir yere savurduğu kimse gibi, kendini boşlukta hisseder.
Adem Uğur = Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanifleri (O'nun birliğini tanıyan müminler olun). Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir.
Ahmed Hulusi = Gayrını ona şirk koşmaksızın, Allâh için hanîfler (dûnunda bir tanrı düşünmeyenler) olun! Kim Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ortak koşarsa, o sanki semâdan düşmüş de kendisini kuş kapıyor yahut rüzgâr onu uzak bir mekâna atıp sürüklüyor gibidir.
Ahmet Tekin = Allah için, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde tasarruflarında O’na ortak koşmayan, Hakka ve tevhide yönelen kimseler olun. Allah’a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların didikleyerek kapıştığı veya rüzgârın uzak bir yere sürüklediği şeye benzer.
Ahmet Varol = O'na ortak koşmadan Allah'ı bir bilenler olarak (putlardan kaçının). Kim Allah'a ortak koşarsa o, sanki gökten düşmüş ve kendisini kuş kapıyor yahut rüzgar onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
Ali Bulaç = Allah'ı birleyen (Hanif)ler olarak, O'na ortak koşmaksızın. Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Ali Fikri Yavuz = Allah için halis müslümanlar, O’na ortak koşmıyanlar olun. Her kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere düşürüyor.
Ali Ünal = Her türlü nifak şaibesinden uzak dupduru bir Tevhid inancıyla Allah’a bağlanın ve asla O’na şirk koşanlardan olmayın. Her kim Allah’a şirk koşarsa, sanki o, baş aşağı gökten düşerken vahşi kuşlar kendisini kapıp götürmüş de didik didik etmekte veya rüzgâr onu parça parça olacağı derin bir çukura bırakmak üzere uzak, ıssız bir yere savurmaktadır.
Bayraktar Bayraklı = Hiçbir şeyi ortak koşmadan samimi bir şekilde Allah'a yöneliniz. Kim Allah'a ortak koşarsa, onun durumu sanki gökten düşen ve kuşlar tarafından kapılıp kaçırılan ya da rüzgârın uzak bir yere savurduğu eşya gibidir.[343]
Bekir Sadak = Allah'a ortak kosmaksizin O'na yonelerek pis putlardan kacinin, yalan sozden cekinin. Allah'a ortak kosan kimse, gokten dusup de kuslarin kaptigi veya ruzgarin bir ucuruma attigi seye benzer.
Celal Yıldırım = Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşüp de kuş onu tutup kapıyor veya rüzgâr onu ücra bir yere sürükleyip atıyor (gibi kendini boşlukta hisseder).
Cemal Külünkoğlu = Hiçbir şeyi O'na ortak koşmadan Allah'a yönelen kimseler olun. Kim Allah'a ortak koşarsa sanki gökten yere düşmüş de kuşlara yem olmuş ya da rüzgâr tarafından sürüklenerek ıssız bir köşeye atılmış gibi olur.
Diyanet İşleri (eski) = Allah'a ortak koşmaksızın O'na yönelerek pis putlardan kaçının, yalan sözden çekinin. Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer.
Diyanet Vakfi = Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanifleri (O'nun birliğini tanıyan müminler olun). Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir.
Edip Yüksel = ALLAH'a ortak koşmayarak, kendinizi sadece O'na adayın. Kim ALLAH'a ortak koşarsa sanki gökten düşmüş ve kendisini akbaba kapmış veya rüzgar tarafından derin bir fiyortta sürükleniyor gibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Allah için, ona şirk koşmayan hanîfler olun, her kim Allaha şirk koşarsa öyle olur ki sanki semadan düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu ücra bir yere sürüklüyordur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah için, O'na ortak koşmaksızın birliğini tanıyan kimseler olun. Her kim Allah'a ortak koşarsa, sanki gökten düşüp de kendisini kuşlar kapışmış veya rüzgar kendisini ücra bir yere sürüklemiş atmış olur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah için, O'na eş koşmayan, O'nun birliğine inanmış kimseler olun. Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma sürüklediği şeye benzer.
Gültekin Onan = Hanifler olarak O'na (hiç bir) ortak koşmaksızın. Kim Tanrı'ya ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Harun Yıldırım = Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanifleri. Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir.
Hasan Basri Çantay = Allahın muvahhidleri, Ona eş tutmayanlar olarak (kaçının, çekinin). Kim Allaha eş koşarsa o, yüksekden düşüb de (parçalanmış ve) kendisini kuş kapmış, yahud rüzgâr onu uzak bir yere atmış (nesne) gibidir.
Hayrat Neşriyat = Allah için, Hakk’a yönelen kimseler olarak O’na şirk koşan kimseler olmaksızın (o çirkin şeylerden sakının)! Kim Allah’a şirk koşarsa, bunun üzerine sanki (o), gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
İbni Kesir = Allah'a şirk koşmaksızın, hanifler olarak. Kim Allah'a şirk koşarsa; gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın uçuruma attığı bir şeye benzer.
Kadri Çelik = Allah'ı birleyenler olarak, O'na ortak koşmaksızın (putlardan kaçının). Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgâr onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Muhammed Esed = (ve bunu,) O'ndan başka kimseye, hiçbir şeye tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın (ve) sahte ve düzmece olan her şeyden yüz çevirip yalnızca Allah'a yönelerek (yapın): çünkü, bilin ki, Allah'tan başkasına tanrılık yakıştıran kimse, gökten savrulup düşen, kuşların didikleyip kapıştığı, yahut rüzgarın uzak, ıssız bir yere savurduğu kimseye benzer.
Mustafa İslamoğlu = batıldan yüz çevirip yalnız Allah'a yöneldiğinizi ve O'ndan başkasına ilahlık yakıştırdımadığınızı (isbat edin): zira Allah'tan başkasına ilahlık yakıştıran kimse, gökten düşerek un ufak olan ve saçılan parçalarını kuşların didikleyip kaptığı, ya da rüzgarın ıssız bir köşeye savurduğu nesneye benzer.
Ömer Nasuhi Bilmen = Adil kimseler olduğunuz, Allah için şerik ittihaz etmemiş bulunduğunuz halde (o fenalıklardan kaçınınız) ve her kim Allah'a şerik koşarsa artık o sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışmış veya onu rüzgâr uzak bir yere atıvermiş gibi bulunur.
Ömer Öngüt = O'na ortak koşmadan, Allah'ın hanifleri (birleyenleri olun). Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer.
Şaban Piriş = Allah’a şirk koşmayan hanifler olun. Kim Allah’a şirk koşarsa, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın uçuruma attığı kimseye benzer.
Sadık Türkmen = Allah’a yönelen, O’na ortak koşmayan (aracı edinmeyen) kimseler (olun). Kim Allah’a ortak koşarsa (aracı edinirse), sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
Seyyid Kutub = Allah'ın birliğini onaylayan kimseler olunuz, O'na ortak koşmayınız. Kim Allah'a ortak koşarsa sanki gökten yere düşmüş de kuşlara yem olmuş ya da rüzgâr tarafından sürüklenerek ıssız bir köşeye atılmış gibi olur.
Suat Yıldırım = Allah’a ortak tanımayan halis muvahhidler olun. Çünkü bilin ki Allah’a şirk koşan kimse, gökten düşüveren ve kuşların didik didik edip kapıştığı birine yahut rüzgârın uzak ve ıssız bir yere savurduğu kimseye benzer.
Süleyman Ateş = Allah'a ortak koşmadan, halis olarak O'nu birleyenler olun. Kim Allah'a ortak koşarsa, o, sanki gökten düşmüş de kendisini kuş kapıyor veya rüzgâr onu, uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
Tefhim-ul Kuran = Allah'ı birleyen (Hanif) ler olarak, O'na (hiç bir) ortak koşmaksızın. Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Ümit Şimşek = Hiçbir şeyi Ona ortak koşmadan Allah'a yönelen kimseler olun. Allah'a ortak koşan kimse sanki gökten düşmüş de kuşlar onu kapıp parçalamış, yahut rüzgâr onu ıssız bir yere savurmuştur.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'a ortak koşmadan, hanîfler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İskender Ali Mihr = Hanifler (tek Allah’a teslim olan kullar), onunla (putlarla), O’na şirk koşmayanlardır. Ve kim Allah’a şirk koşarsa o taktirde sanki o, gökyüzünden düşmüş de böylece onu, kuş kapmış gibi veya rüzgâr, onu uzak bir mekâna (yere) atmış gibidir.
İlyas Yorulmaz = Allah’a ortak koşmadan, samimi içten gelerek yönel. Kim Allah’a ortak koşarsa, o kimse havaya kalkıp da kuşun kaptığı veya rüzgârın uzaklara sürüklediği herhangi bir şey gibidir.