وَجَعَلْنَا فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ
Ve cealnâ fîl ardı ravâsiye en temîde bi him ve cealnâ fîhâ ficâcen subulen leallehum yehtedûn(yehtedûne).
ve ceal-nâ | : ve biz kıldık |
fî el ardı | : yeryüzünde |
revâsiye | : dağlar |
en temîde bi | : sarsması |
him | : onlar, onları |
ve ceal-nâ | : ve kıldık |
fîhâ | : orada |
ficâcen | : geniş yollar, iki dağ arasındaki geniş geçit yerleri |
subulen | : sebîller, yollar |
lealle-hum | : umulur ki böylece onlar |
yehtedûne | : hidayete ererler |
Diyanet İşleri = Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik.
Abdulbaki Gölpınarlı = İnsanlarla berâber çalkalanmasın diye yeryüzünde metin dağlar yarattık ve yollarını bulsunlar, maksatlarına ersinler diye de orada geniş yollar açtık.
Abdullah Parlıyan = Dünya hareketiyle, okyanuslar dalgalarıyla insanları sarsmasın diye, yeryüzünde sapasağlam dağlar yerleştirdik. Doğru hareket etsinler, şaşırmadan varacakları yere varsınlar diye, o yeryüzünde yollar ve geçitler meydana getirdik.
Adem Uğur = Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Ahmed Hulusi = Arzda, kendilerini sallayıp sarsmasın diye sâbit dağlar (vücutta organlar) oluşturduk. . . Dağlar arasında geniş yollar oluşturduk ki doğru yolu bulsunlar.
Ahmet Tekin = Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştirdik. İstedikleri yerlere gide-bilsinler diye orada dağlar arasında geniş açık geçitler, yollar açtık.
Ahmet Varol = Yeryüzü onları sarsmasın diye üzerinde sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye orada geniş yollar açtık.
Ali Bulaç = Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık.
Ali Fikri Yavuz = Yeryüzünde, insanları çalkalamamak için sabit dağlar yarattık; dağlar arasında pek çok yollar yaptık ki, doğru gidebilsinler.
Ali Ünal = Yer, hareketiyle insanları sarsmasın diye orada sağlam kazıklar (dağlar) var ettik ve şaşırmadan seyahat edip, hedeflerine varabilmeleri için geniş yollar açtık.
Bayraktar Bayraklı = İnsanları sarsmaması için yerin üstüne sabit dağlar yerleştirdik. Dağlar arasında geçitler ve yollar açtık ki yollarını bulabilsinler.
Bekir Sadak = Yeryuzune, insanlar sarsilmasin diye sabit daglar yerlestirdik; rahat gidebilsinler diye aralarinda genis yollar varettik.
Celal Yıldırım = Yeryüzü, insanları sarsıp çalkalar diye onda sabit dağlar oluşturduk (da sarsıntıyı önledik); doğru hareket edebilsinler (şaşırmadan varacakları yere varsınlar) diye onda yollar geçitler meydana getirdik.
Cemal Külünkoğlu = Onları sarsmasın diye yeryüzüne dağları yerleştirdik. Yolu bulmaları için onda geniş geçitler (yollar) açtık.
Diyanet İşleri (eski) = Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yerleştirdik; rahat gidebilsinler diye aralarında geniş yollar varettik.
Diyanet Vakfi = Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Edip Yüksel = Onları sarsmasın diye yeryüzüne dağları yerleştirdik. Yolu bulmaları için onda geniş geçitler açtık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Arzda da onları çalkalar diye baskılar oturttuk, hem onda bol bol açıklıklar yaptık ki doğru gidebilsinler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yeryüzünde de onları çalkalar diye, baskılar oturttuk (sabit dağlar yerleştirdik), doğru gidebilsinler diye orada bol bol açıklıklar (yollar) yaptık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yeryüzünde, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yarattık, rahat gidebilsinler diye dağların aralarında geniş yollar var ettik.
Gültekin Onan = Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık.
Harun Yıldırım = Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Hasan Basri Çantay = Yer (yüzün) de, onları (insanları) çalkalar diye, sabit sabit dağlar yaratdık. Aralarında da bol bol yollar açdık. Tâki (maksadlarına) ersinler.
Hayrat Neşriyat = Onları sarsar diye yeryüzünde (buna mâni' olacak) sâbit dağlar yaptık ve orada genişce yollar açtık. Tâ ki doğru gidebilsinler!
İbni Kesir = Onlar sarsılmasın diye yeryüzünde sabit dağlar yerleştirdik. Doğru yoldan gitsinler diye orada geniş yollar açtık.
Kadri Çelik = İnsanlar sarsılmasın diye yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdik ve aralarında geniş yollar (vadiler) var ettik. Umulur ki (ibret alarak) hidayete ererler.
Muhammed Esed = Ve (görmüyorlar mı ki,) onları sarsmasın diye arz üzerine sapasağlam dağlar yerleştirdik; ve kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler açtık;
Mustafa İslamoğlu = Ve yeryüzünde kendilerini sarsar diye kalkmaz kımıldamalar dağlar var ettik; ve onların aralarında, yollarını bulabilsinler diye vadiler açtık.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve yeryüzünde onları çalkalar diye sabit dağları yarattık ve onlara geniş yollar açtık, tâ ki maksatlarına erebilsinler.
Ömer Öngüt = Yer onları sarsmasın diye, onun üstünde sâbit dağlar yarattık ve doğru gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık.
Şaban Piriş = Sarsılmasınlar diye yeryüzünde sabit dağlar, yollarını bulabilsinler diye orada geniş yollar yaptık.
Sadık Türkmen = Yeryüzünde onlar için sarsılmasınlar diye sabit dağlar oturttuk. Ve orada geniş geniş yollar açtık, doğru gidebilsinler/yollarını kolayca bulabilsinler diye.
Seyyid Kutub = Yeryüzü dengede dursun da insanları sarsmasın diye orada köklü dağlar yarattık ve istedikleri yere gidebilsinler diye o dağlarda geçit veren yollar açtık.
Suat Yıldırım = Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik. Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.
Süleyman Ateş = Yer, onları sarsar diye, onun üstünde yüksek dağlar yarattık. Ve istedikleri yere gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık.
Tefhim-ul Kuran = Yer onları sarsmasın diye onun üstünde dağlar yarattık. Ve orada iniş yolları açtık. Ta ki (maksatlarına) ulaşabilsinler.
Ümit Şimşek = Sizi sarsmasın diye yere sağlam dağlar diktik; gidecekleri yere ulaşsınlar diye onda geniş yollar açtık.
Yaşar Nuri Öztürk = Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.
İskender Ali Mihr = Ve arzda (yeryüzünde), onları sarsar diye (sarsmaması için) dağlar kıldık. Ve orada geniş yollar oluşturduk. Umulur ki (böylece) onlar, hidayete ererler (ulaşırlar).
İlyas Yorulmaz = Yer yüzünde dağları insanlara referans olsun diye var ettik ve dağların arasında yollar meydana getirdik ki, gidecekleri yollarını belirlesinler.