وَجَعَلْنَا السَّمَاء سَقْفًا مَّحْفُوظًا وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ
Ve cealnâs semâe sakfen mahfûzâ(mahfûzen), ve hum an âyâtihâ mu’ridûn(mu’ridûne).
ve ceal-nâ | : ve kıldık |
es semâe | : sema |
sakfen | : tavan |
mahfûzen | : korunmuş, muhafaza edilmiş |
ve hum | : ve onlar |
an âyâti-hâ | : âyetlerinden, delillerinden |
mu’ridûne | : yüz çevirenler |
Diyanet İşleri = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Gökyüzünü, korunmakta olan bir tavan yaptık, onlarsa hâlâ delillerinden yüz çevirmedeler.
Abdullah Parlıyan = Ve göğü de güvenli bir kubbe ve çatı olarak yükselttik, fakat onlar gökyüzünün işaret ve alametlerinden yüz çeviriyorlar.
Adem Uğur = Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.
Ahmed Hulusi = Semâyı da korunmuş bir tavan kıldık. . . Onlar onun işaretlerine aldırmıyorlar.
Ahmet Tekin = Göğü de dengesi, çekimi ve düzeni kudretimizle korunan bir tavan haline getirdik. Kâfirler, Allah’ın kudret ve azametine delâlet eden gökteki delilleri görmekten, düşünmekten yüz çeviriyorlar.
Ahmet Varol = Göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlarsa ondaki ayetlerden yüz çevirmektedirler.
Ali Bulaç = Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.
Ali Fikri Yavuz = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (güneş, ay ve yıldızlarından = Allah’ın kudret ve azametine delâlet edişlerinden) yüz çeviriyorlar.
Ali Ünal = Gökyüzünü de (hem şeytanlara, hem de çökmeye karşı) korunmuş bir tavan kıldık. Böyle iken (o inanmayanlar, gökyüzünde varlığımızı, birliğimizi, mutlak ve ortaksız hakimiyetimizi apaçık gösteren) bunca delili halâ görmek istemiyor, halâ onlardan yüz çeviriyorlar.
Bayraktar Bayraklı = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan gibi yaptık. Oysa onlar bundaki delilleri görmezlikten geliyorlar.
Bekir Sadak = Gogu karisikliktan korunmus bir tavan kildik; oysa onlar bundaki delillerden yuz ceiriyorlar.
Celal Yıldırım = Göğü de (bozulup dengesizliğe düşmekten) korunmuş bir tavan (gibi) yaptık. Halbuki onlar, bundaki belge ve delillerden yüzçeviriyorlar.
Cemal Külünkoğlu = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah'ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.
Diyanet İşleri (eski) = Göğü karışıklıktan korunmuş bir tavan kıldık; oysa onlar bundaki delillerden yüz çeviriyorlar.
Diyanet Vakfi = Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.
Edip Yüksel = Göğü korunmuş bir tavan yaptık. Buna rağmen onlar ondaki işaretlere ilgisiz durmaktadırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Semayı da mahfuz bir sakıf yaptık, onlar ise onun âyetlerinden yüz çeviriyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise O'nun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'ın kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.
Gültekin Onan = Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.
Harun Yıldırım = Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.
Hasan Basri Çantay = Biz gök yüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yapdık. Onlar ise bunun âyetlerinden yüz çeviricidirler.
Hayrat Neşriyat = Göğü de (düşmekten) muhâfaza edilmiş bir tavan yaptık. Onlar ise, onun delillerinden yüz çeviren kimselerdir.
İbni Kesir = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan kıldık. Fakat onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.
Kadri Çelik = Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çevirmektedirler.
Muhammed Esed = ve göğü güvenli bir kubbe, bir çatı olarak yükselttik? Ve yine de onlar (yaratılışın) bu açık işaretlerine inatla sırt çeviriyor,
Mustafa İslamoğlu = Ve göğü güvenlikli bir kubbe olarak tepelerine diktik; ama onlar, bu tür göstergelerle işaret ettiğimiz (hakikatlere) sırt çeviriyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve gökyüzünü de bir mahfuz tavan yaptık. Halbuki, onlar onun âyetlerinden yüz çeviricilerdir.
Ömer Öngüt = Biz göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise hâlâ gökyüzünün âyetlerinden (delillerinden) yüz çevirmektedirler.
Şaban Piriş = Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Buna rağmen onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.
Sadık Türkmen = Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise O’nun ayetlerinden yüz çevirmektedirler.
Seyyid Kutub = Göğü dengesizlikten korunmuş bir tavan, bir çatı yaptık. Onlar ise gökteki ayetlere, düşündürücü kanıtlara dönüp bakmıyorlar.
Suat Yıldırım = Göğü de dengesizliğe düşmekten korunmuş bir tavan durumunda yarattık. Onlarsa hâlâ gökteki delillerden yüz çevirmektedirler.
Süleyman Ateş = Göğü, korunmuş bir tavan yaptık; onlarsa hâlâ göğün, (Allâh'ın) âyetlerinden yüz çevirmektedirler.
Tefhim-ul Kuran = Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çevirmektedirler.
Ümit Şimşek = Göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Yine de onlar gökyüzünün âyetlerine aldırmıyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.
İskender Ali Mihr = Ve semayı (gökleri) muhafaza edilmiş bir tavan kıldık. Ve onlar, O’nun âyetlerinden yüz çevirenlerdir.
İlyas Yorulmaz = Semayı da korunaklı (sağlam, çökmez) bir tavan olarak yaptığımız halde, yine onlar görünen (Allah’ı işaret eden) ayetlerden hala yüz çevirenlerdir.