وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ
Ve mâ kâne lenâ aleykum min sultânin, bel kuntum kavmen tâgîn(tâgîne).
ve mâ kâne | : ve olmadı |
lenâ | : bize, bizim |
aleykum | : sizin üzerinizde |
min sultânin | : bir sultanlık, zorlayıcı güç, kuvvet |
bel | : hayır |
kuntum | : siz oldunuz |
kavmen | : bir kavim |
tâgîne | : azgın |
Diyanet İşleri = “Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve size karşı bir gücümüz, kuvvetimiz yoktu bizim, hayır, siz azgın kişilerdiniz.
Abdullah Parlıyan = Üstelik sizi zorlayacak bir gücümüz de yoktu, ama siz azgın kişilerdiniz.
Adem Uğur = Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.
Ahmed Hulusi = "Bizim, üzerinizde bir hâkimiyetimiz yoktu. . . Aksine siz azgın bir topluluk idiniz. "
Ahmet Tekin = 'Bizim, sizin üzerinizde bir nüfûzumuz yoktu. Siz, zaten azgın, haksızlığı alışkanlık haline getirmiş bir toplumdunuz.'
Ahmet Varol = Bizim sizin üzerinizde bir nüfuzumuz yoktu. Aksine siz kendiniz azgın bir topluluktunuz.
Ali Bulaç = "Bizim üzerinizde zorlayıcı hiçbir gücümüz yoktu; hayır siz (kendiniz) azgın bir kavimdiniz."
Ali Fikri Yavuz = Bizim de sizin üzerinize bir hakimiyetimiz yoktu; ancak siz azmış bir kavim idiniz.
Ali Ünal = “Kaldı ki, üzerinizde herhangi bir gücümüz, otoritemiz yoktu ki, (sanki zorlamışçasına inkârınızdan suçlu olalım)! Siz kendiniz azgın ve isyankâr bir güruhtunuz.
Bayraktar Bayraklı = “Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Siz kendiniz, azgın bir toplum olmuştunuz.”
Bekir Sadak = «Bizim sizin ustunuzde bir nufuzumuz yoktu. Bilakis, azmis bir millettiniz.»
Celal Yıldırım = Bizim sizin üzerinizde bir sultamız olmadı, ama siz, azıp sapıtan bir millettiniz, derler.
Cemal Külünkoğlu = (29-30) (Diğerleri de onlara) şöyle derler: “Hayır, siz zaten inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Siz kendiniz azgın bir toplumdunuz.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz.'
Diyanet Vakfi = (29-30) (Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.»
Edip Yüksel = 'Bizim sizin üzerinizde her hangi bir gücümüz yoktu. Aksine siz azmış bir topluluktunuz.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavm idiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = bizim size karşı zorlayacak bir gücümüz de yoktu; fakat siz azmış bir kavimdiniz;
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz.»
Gültekin Onan = "Bizim üzerinizde zorlayıcı hiçbir gücümüz yoktu; hayır siz (kendiniz) azgın bir kavimdiniz."
Harun Yıldırım = "Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz."
Hasan Basri Çantay = «Ve bizim size karşı bir haakimiyyetimiz de yokdu. Bil'akis siz (de bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz».
Hayrat Neşriyat = 'Hem bizim için, sizin üzerinizde bir güç yoktu. Bil'akis (siz), bir azgınlar topluluğu idiniz.'
İbni Kesir = Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.
Kadri Çelik = “Bizim sizin üzerinizde zorlayıcı hiç bir gücümüz yoktu; hayır, siz (kendiniz) azgın bir kavimdiniz.”
Muhammed Esed = Üstelik sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, bilakis, siz küstahça bir kibire kapılmıştınız!
Mustafa İslamoğlu = Hem bizim sizi zorlayacak bir gücümüz de yoktur: bilakis siz küstah ve azgın bir topluluktunuz!
Ömer Nasuhi Bilmen = «Bizim için sizin üzerinizde bir saltanat bulunmuş değildik. Belki siz sapıtmışlar olan bir kavim olmuş idiniz.»
Ömer Öngüt = "Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, siz kendiniz azgın bir topluluk idiniz. "
Şaban Piriş = -Bizim size karşı bir yaptırım gücümüz de yoktu. Fakat siz, zaten azgın bir toplum idiniz.
Sadık Türkmen = Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Aksine siz, azmış bir toplum idiniz!
Seyyid Kutub = «Ve bizim size karşı bir hakimiyetimiz de yoktu. Bilakis siz azgınlar güruhu idiniz.»
Suat Yıldırım = (29-32) "Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!" "Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık."
Süleyman Ateş = "Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Siz kendiniz azgın bir toplum idiniz."
Tefhim-ul Kuran = «Bizim sizin üzerinizde zorlayıcı hiçbir gücümüz yoktu; hayır, siz (kendiniz) azgın bir kavimdiniz.»
Ümit Şimşek = 'Sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Kendiniz bir azgınlar güruhu olup çıktınız.
Yaşar Nuri Öztürk = "Bizim size karşı bir sultamız yoktu. İşin esası şu ki siz azmış bir topluluktunuz."
İskender Ali Mihr = Ve bizim, sizin üzerinizde bir sultanlığımız, hükümranlığımız olmadı (yoktu). Hayır siz azgın bir kavim olmuştunuz.
İlyas Yorulmaz = “Bizim sizin üzerinizde hiçbir yaptırım gücümüz yoktu. Ama siz azgın bir topluluktunuz. ”