Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/30

 يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ مَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلاَّ كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون

  Yâ hasreten alâl ıbâd(ıbâdi), mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Kelime Karşılaştırma
yâ hasreten : yazık, yazıklar olsun
alâ el ıbâdi : kullara
mâ ye’tî-him : onlara gelmedi
min resûlin : bir resûl(den)
illâ kânû : olmuş olmadılar (ancak)
bi-hi yestehziûne : onunla alay ediyorlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yazıklar olsun kullara, onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmesinler.

 Abdullah Parlıyan = Ah yazık o kullara ki, kendilerine gelen tüm elçileri ve mesajlarını alaya aldılar.

 Adem Uğur = Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.

 Ahmed Hulusi = Hüsran şu kullara! Kendilerine bir Rasûl gelmeye görsün, hep Onun bildirdiğiyle alay ederlerdi.

 Ahmet Tekin = Kendilerine gelen bir Rasul ile, ille de alay etmeye kalkışan kullara yazıklar olsun!

 Ahmet Varol = Yazıklar olsun kullara! Onlara hiç bir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmesinler.

 Ali Bulaç = Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

 Ali Fikri Yavuz = Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı.

 Ali Ünal = Vah o kullara! Ne zaman kendilerine bir rasûl gelse, onunla mutlaka alay ederlerdi.

 Bayraktar Bayraklı = Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ederlerdi.

 Bekir Sadak = Kullara yaziklar olsun! Kendilerine hangi elci gelse, onu alaya aliyorlardi.

 Celal Yıldırım = Yazık çok yazık o kullara ki, kendilerine ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onunla alay ederlerdi.

 Cemal Külünkoğlu = Yazıklar olsun şu kullara ki, kendilerine ne zaman bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı.

 Diyanet İşleri (eski) = Kullara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.

 Diyanet Vakfi = Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.

 Edip Yüksel = Halkın durumu pek yazık. Kendilerine her ne zaman bir elçi gelse onunla alay ederlerdi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ey!.. ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yazıklar olsun o kullara ki kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine gelen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

 Gültekin Onan = Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

 Harun Yıldırım = Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeye görsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.

 Hasan Basri Çantay = Ey kulların üzerine (çöken büyük) hasret (ve nedamet, hazır ol! Çünkü) onlar kendilerine herhangi bir peygamber (ve elçi) gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi.

 Hayrat Neşriyat = Yazıklar olsun o kullara! Kendilerine ne zaman bir peygamber gelse, mutlaka onunla alay ederlerdi.

 İbni Kesir = Yazıklar olsun o kullara ki; kendilerine bir peygamber gelmeyedursun onu hemen alaya alırlardı.

 Kadri Çelik = Yazıklar olsun kullara! Onlara bir peygamber gelmeye görsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

 Muhammed Esed = Ah! Yazık şu insanlar(ın çoğun)a! Kendilerine hangi elçi geldiyse onu alaya aldılar!

 Mustafa İslamoğlu = Vay gele şu kullarına başına! Ne zaman kendilerine bir elçi gelmişse onu alaya aldılar!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ey o kullar üzerine (teveccüh edecek) hasret! (Tam zamanın). Onlara bir resûl gelmezdi ki illâ istihzâda bulunurlar olmuşlardı.

 Ömer Öngüt = Ne yazık şu kullara! Kendilerine hangi peygamber gelse, onu hemen alaya alırlardı.

 Şaban Piriş = Yazıklar olsun o kullara! Ki, kendilerine bir peygamber gelmeyegörsün, onunla sadece alay ederlerdi.

 Sadık Türkmen = Yazik şu kullara! Onlara hiçbir elçi gelmedi ki onunla alay etmesinler.

 Seyyid Kutub = Yazık şu kullara! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.

 Suat Yıldırım = Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine gelen her resul ile, mutlaka alay ederlerdi.

 Süleyman Ateş = Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her elçi ile mutlaka alay ederlerdi.

 Tefhim-ul Kuran = Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir peygamber gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

 Ümit Şimşek = Yazıklar olsun o kullara! Ne zaman kendilerine bir peygamber gelecek olsa onu alaya alırlardı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.

 İskender Ali Mihr = O kullara yazıklar olsun! Onlara hiçbir resûl gelmedi ki, onunla alay etmiş olmasınlar (hepsiyle alay ettiler).

 İlyas Yorulmaz = Yazıklar olsun o kullara ki, onlara ne zaman bir elçi gelse, hemen onunla alaya ettiler.