وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى
Ve mâ yudrîke leallehu yezzekkâ.
ve | : ve |
mâ yudrî-ke | : sen bilemezsin |
lealle-hu | : umulur ki böylece o |
yezzekkâ | : tezkiye olur, şirk ve günahlardan temizlenir |
Diyanet İşleri = (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
Abdulbaki Gölpınarlı = Belki o, arınacaktır, ne bilirsin?
Abdullah Parlıyan = Ne bilirsin belkide O senden öğrenecekleriyle günahlarından temizlenecekti.
Adem Uğur = Belki o temizlenecek,
Ahmed Hulusi = Ne bilirsin, belki o arınacak!
Ahmet Tekin = Âmâ ile ilgili seni, önceden bilgilendiren mi oldu? Belki o pislikten, küfürden temizlenecek, vicdanını arındıracak.
Ahmet Varol = Ne bilirsin belki o, arınacaktır.
Ali Bulaç = Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip arınacak?
Ali Fikri Yavuz = Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden sormakla cehalet kirinden) temizlenecekti.
Ali Ünal = (3-4) Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?
Bayraktar Bayraklı = Ne bilirsin belki o arınacak?
Bekir Sadak = Ne bilirsin, belki de o arinacak;
Celal Yıldırım = (3-4) Ne bilirsin, belki o temizlenecek veya öğüt alacaktı da o öğüt ona fayda verecekti ?
Cemal Külünkoğlu = (3-4) (Resulüm!) Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle cehalet kirinden) temizlenecekti yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
Diyanet İşleri (eski) = Ne bilirsin, belki de o arınacak;
Diyanet Vakfi = (1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
Edip Yüksel = Ne bilirsin, belki de o arınacak;
Elmalılı Hamdi Yazır = Ne bilirsin o belki temizlenecek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ne bilirsin, belki o temizlenecek.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ne bilirsin, belki o temizlenecek?
Gültekin Onan = Nerden biliyorsun; belki o temizlenip arınacak.
Harun Yıldırım = Nerden biliyorsun; belki o, arınacaktı?
Hasan Basri Çantay = (Onun haalini) sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle) temizlenecekdi.
Hayrat Neşriyat = (3-4) (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti!
İbni Kesir = Ne bilirsin belki de o, temizlenecekti.
Kadri Çelik = Ne bilirsin sen, belki o arınacak?
Muhammed Esed = Nereden bilebilirsin (ey Muhammed,) belki de o arınacaktı,
Mustafa İslamoğlu = "Ve (sana gelince ey Nebi!) Sen nereden bileceksin o (müşrikin) arınacağına dair bir ihtimal bulunduğuna;
Ömer Nasuhi Bilmen = Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir?
Ömer Öngüt = Resulüm! Ne bilirsin, belki o (senden öğrendikleriyle) temizlenecekti.
Şaban Piriş = Ne bilirsin belki o, arınacaktır.
Sadık Türkmen = Ne bilirsin, belki o arınacak?!..
Seyyid Kutub = Ne bilirsin belkide O senden öğrenecekleriyle günahlarından temizlenecekti.
Suat Yıldırım = Belki o temizlenecek,
Süleyman Ateş = Ne bilirsin, belki o arınacak!
Tefhim-ul Kuran = Âmâ ile ilgili seni, önceden bilgilendiren mi oldu? Belki o pislikten, küfürden temizlenecek, vicdanını arındıracak.
Ümit Şimşek = Nereden biliyorsun, belki arınacaktı.
Yaşar Nuri Öztürk = Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek.
İskender Ali Mihr = Ve sen bilemezsin, umulur ki böylece o tezkiye olur.
İlyas Yorulmaz = Nereden bileceksin ki. Belki o temizlenecek.