Önceki Ayet Sonraki Ayet  
38. Sûre Sâd/3

 كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ

  Kem ehleknâ min kablihim min karnin fe nâdev ve lâte hîne menâs(menâsin).

Kelime Karşılaştırma
kem : kaç, nice
ehleknâ : helâk ettik
min : den
kabli-him : onlardan önce
min karnin : kuşak, nesil
fe : böylece, o zaman
nâdev : nida ettiler, seslendiler, feryat ettiler
ve lâte : ve değil
hîne : bir süre, zaman
menâsın : kaçış, kurtuluş
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onlardan önce nice ümmetleri helâk ettik de bağrışıp çığrıştılar ama kurtuluş vakti çoktan geçmişti.

 Abdullah Parlıyan = Onlardan önce nice toplumları helak ettik, kurtulmak için vakitleri kalmamışken nasıl yalvarıyorlardı bize.

 Adem Uğur = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.

 Ahmed Hulusi = Onlardan önce, nice nesilleri feryat figan içinde helâk ettik! Artık kurtulmaları mümkün değildi!

 Ahmet Tekin = Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat etmişlerdi. Artık kurtulma zamanı geçmişti.

 Ahmet Varol = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Feryat ettiler ama kurtuluş vakti değildi.

 Ali Bulaç = Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

 Ali Fikri Yavuz = Kendilerinden evvel nice ümmetleri helâk ettik! Çığrıştılar, fakat kurtulmak vakti değildi.

 Ali Ünal = Ama Biz, onlardan önce (inkâr ve muhalefette direnen) nice nesilleri helâk ettik. (Azabımız başlarına inince) pişmanlık içinde ne çığlıklar kopardılar ama, artık cezamızı tehir zamanı değildi.

 Bayraktar Bayraklı = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman yalvardılar, ama kurtuluş zamanı değildi.

 Bekir Sadak = Onlardan once nice nesilleri yok ettik. Feryat ediyorlardi; oysa artik kurtulma zamani degildi.

 Celal Yıldırım = Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki çığlık atıp yardım istiyorlardı. Ama artık kurtulma vakti değildi.

 Cemal Külünkoğlu = Onlardan önce nice milletleri (isyanlarından olayı) helak ettik. Ve artık kaçmalarının mümkün olmadığını anladıklarında (bize nasıl) yalvarıyorlardı!

 Diyanet İşleri (eski) = Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Feryat ediyorlardı; oysa artık kurtulma zamanı değildi.

 Diyanet Vakfi = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.

 Edip Yüksel = Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Feryat ettiler, ancak artık kurtuluş zamanı değildi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Çığrıştılar; fakat kurtulma zamanı değildi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi.

 Gültekin Onan = Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

 Harun Yıldırım = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.

 Hasan Basri Çantay = Biz kendilerinden evvel nice ümmet (ler) i helâk etdik. O zaman (ne) çığlıklar kopardılar. Halbuki (o vakit, azâbdan kaçıb) kurtulma vakti değildi...

 Hayrat Neşriyat = Onlardan önce nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle) helâk ettik; o zaman feryâd ettiler; (ama) artık kurtuluş zamânı değildir!

 İbni Kesir = Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik de onlar, çığlıklar kopardılar. Halbuki kurtulmak vakti değildi.

 Kadri Çelik = Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryat ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

 Muhammed Esed = Onlardan önce kaç nesli (bu günahlarından dolayı) yok ettik! Ve artık kaçmalarının mümkün olmadığını anladıklarında (nasıl) yalvarıyorlardı (Bize)!

 Mustafa İslamoğlu = Kendilerinden önce nice kuşakları helak ettik; tam bu sırada imdat dilediler, fakat kurtuluşun vakti çoktan geçmişti.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onlardan evvel nice kavimleri helâk ettik, çağırışmaya başladılar. Artık kurtuluş vakti değildi.

 Ömer Öngüt = Onlardan önce nice nesiller helâk ettik. Feryat ettiler ve fakat artık kurtulma zamanı değildi.

 Şaban Piriş = Onlardan önceki nesillerden nicelerini helak ettik. Feryat ettiler ama kurtuluş/kaçış vakti geçmişti.

 Sadık Türkmen = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik/imha ettik. Feryat ettiler fakat kurtulmak vakti geçmişti.

 Seyyid Kutub = Onlardan önce nice nesilleri helak ettik de feryad ettiler. Oysa artık kurtuluş zamanı değildi.

 Suat Yıldırım = Biz onlardan önce nice nesilleri silip süpürdük. O zaman ne çığlıklar, ne feryatlar kopardılar! Ama kurtuluş zamanı çoktan geçmişti!

 Süleyman Ateş = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik de feryâd ettiler; fakat artık kurtuluş zamanı geçmişti.

 Tefhim-ul Kuran = Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

 Ümit Şimşek = Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryad edip durdularsa da kurtuluş vakti geçmişti.

 Yaşar Nuri Öztürk = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik biz, bağrıştılar onlar, fakat kurtuluş yoktu; geçmişti zaman.

 İskender Ali Mihr = Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler, fakat kurtuluş vakti geçmişti.

 İlyas Yorulmaz = Onlardan önce nice kasabaları helak ettik. Azap onlara gelince, bağırıp çağırdılar, ama kaçacak zamanları yok.