لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Lealleke bâhıun nefseke ellâ yekûnû mu’minîn(mu’minîne).
lealle-ke | : böylece sen |
bâhıun | : üzüntüden kendini helâk eden kimse |
nefse-ke | : senin nefsin, sen kendin |
ellâ yekûnû | : (onların) olmaması |
mu’minîne | : mü’minler |
Diyanet İşleri = Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!
Abdulbaki Gölpınarlı = Kendine kıyacaksın inanmıyorlar diye âdetâ.
Abdullah Parlıyan = İnsanlardan bir kısmı, ulaştırdığın mesaja inanmıyorlar diye, üzüntüden neredeyse kendini tüketeceksin.
Adem Uğur = (Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!
Ahmed Hulusi = İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin?
Ahmet Tekin = Rasûlüm, onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!
Ahmet Varol = Mü'min olmuyorlar diye neredeyse kendini kahredeceksin.
Ali Bulaç = Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)
Ali Fikri Yavuz = Ey Rasûlüm, Kureyş halkı) iman etmiyecekler diye, kederden nerde ise, nefsine kıyacaksın.
Ali Ünal = Öyle görünüyor ki, o insanlar iman etmiyorlar diye üzüntüden neredeyse kendini helâk edeceksin.
Bayraktar Bayraklı = Sen, inanmıyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin.
Bekir Sadak = Inanmiyorlar diye nerdeyse kendini mahvedeceksin.
Celal Yıldırım = (Ey Peygamber!) Onlar dosdoğru imân etmiyeoekler diye neredeyse kendine yazık edip kıyacaksın.
Cemal Külünkoğlu = (Ey Muhammed!) Onlar inanmıyorlar diye (üzüntüden) neredeyse kendini tüketeceksin!
Diyanet İşleri (eski) = İnanmıyorlar diye nerdeyse kendini mahvedeceksin.
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!
Edip Yüksel = İnanmıyorlar diye kendini kahrediyor olabilirsin
Elmalılı Hamdi Yazır = Sen âdetâ kendine kıyacaksın mü'min olmıyacaklar diye
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar iman etmeyecekler diye, neredeyse sen kendine kıyacaksın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!
Gültekin Onan = Onlar inançlı olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)
Harun Yıldırım = Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!
Hasan Basri Çantay = (Habîbim) Onlar mü'min olmayacaklar diye aadetâ kendine kıyacaksın!
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Sen (onlar) mü’min kimseler olmayacaklar diye, neredeyse kendi nefsini helâk edicisin!
İbni Kesir = Mü'min olmuyorlar diye nerede ise kendini mahvedeceksin.
Kadri Çelik = Onlar mümin olmayacaklar diye neredeyse kendine kıyacaksın (öyle mi?).
Muhammed Esed = (İnsanların bir kısmı, ulaştırdığın mesaja) inanmıyorlar diye (üzüntüden) neredeyse kendini tüketeceksin!
Mustafa İslamoğlu = Mü'min olmuyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin.
Ömer Nasuhi Bilmen = Sen, (onlar) mü'min olmayacaklar diye ihtimal ki, kendi nefsini helâk edeceksin!
Ömer Öngüt = İman etmiyorlar diye neredeyse kendini tüketeceksin Resulüm!
Şaban Piriş = Mümin olmuyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin.
Sadık Türkmen = Onlar inanmıyorlar diye, neredeyse kendini helâk edeceksin.
Seyyid Kutub = Ey Muhammed, onlar mü'min olmuyorlar diye neredeyse canına kıyacaksın.
Suat Yıldırım = Onlar iman etmiyor diye üzüntüden nerdeyse kendini yiyip tüketeceksin.
Süleyman Ateş = Herhalde sen, inanmıyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!
Tefhim-ul Kuran = Onlar mü'min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)
Ümit Şimşek = Onlar iman etmiyor diye, neredeyse kendini tüketeceksin.
Yaşar Nuri Öztürk = Onlar iman etmiyorlar diye kendini üzüntüden tüketir gibisin.
İskender Ali Mihr = Onlar mü’min olmuyorlar diye, neredeyse kendini helâk edeceksin.
İlyas Yorulmaz = (İnsanlar) İman etsinler diye neredeyse kendini paralayacaksın.