فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا آلِهَةً بَلْ ضَلُّوا عَنْهُمْ وَذَلِكَ إِفْكُهُمْ وَمَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Fe lev lâ nasare humullezînettehâzu min dûnillâhi kurbânen âliheh(âliheten), bel dallû anhum, ve zâlike ifkuhum ve mâ kânû yefterûn(yefterûne).
fe | : artık, böylece, o zaman |
lev lâ | : olmaz mıydı |
nasare humullezînettehazû | : onlara yardım etseydi, o edindikleri |
min dûnillâhi | : Allah’tan başka |
kurbânen | : rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için) |
âliheten | : ilâhlar |
bel | : hayır |
dallû | : kayboldular, gizlendiler |
an hum | : onlardan |
ve zâlike | : ve işte bunlar |
ifku-hum | : onların en büyük yalanları |
ve mâ kânû | : ve oldukları şey |
yefterûne | : uydurdular, iftira ettiler |
Diyanet İşleri = Allah’ı bırakıp O’na yakınlık sağlamaları için edindikleri ilâhlar kendilerine yardım etseydi ya!? Aksine onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kayboldular. Bu, onların yalanı ve uydurmakta oldukları şeydir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Peki, Allah'ı bırakıp da mâbud olarak kabûl ettikleri ve Tanrıya yaklaşmak için tapındıkları putlar, ne diye yardım etmedi onlara? Hayır, hattâ kaybolup gittiler gözlerinden ve bu, onların yalanıydı ve onların iftirâsı.
Abdullah Parlıyan = Peki Allah'ı bırakıp da, Allah'a yaklaşmak için, edindikleri bunca varlıklar onlara yardım etselerdi ya. Hayır, hepsi ortadan kaybolup, onları yüzüstü bıraktılar. Çünkü bu sahte ilahlar, onların kendi kendilerini kandırmalarının ve düzmece hayallerinin ürününden başka birşey değildi.
Adem Uğur = Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır, onları bırakıp gittiler. Bu onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
Ahmed Hulusi = Allâh dûnunda yaklaştırıcı olarak edindikleri tanrılar onlara yardım ettiler mi? Bilakis (edindikleri tanrılar) onlardan kaybolup gittiler! İşte bu (tanrı kabulleri) onların yalanı ve uydurageldikleri şeydir!
Ahmet Tekin = Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden kendilerini Allah’a yaklaştırma ümidiyle edindikleri ilâhlar, onlara yardım etselerdi ya! Doğrusunu isterseniz, onları bırakıp kayboldular. Bunlar, onların yalanları ve uydurup durdukları şeylerdi.
Ahmet Varol = Allah'ı bırakıp da, (Allah'a) yakınlık sağlamak üzere ilahlar edindikleri şeyler onlara yardım etselerdi ya! Aksine onlardan (uzaklaşıp) kayboldular. Bu onların yalanları ve uydurup durdukları şeydir.
Ali Bulaç = Bu durumda, Allah'ı bırakıp yakınlık (sağlamak) için edindikleri ilahlar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu (yalancı ilahlar ve onlara yükledikleri), onların yalanları ve uydurduklarıdır.
Ali Fikri Yavuz = O vakit, Allah’ın gayrinden, (Allah’a) yakınlık için ilâh edindikleri putlar onları kurtarsalardı ya!... Bilâkis onlardan savuşub gittiler. İşte bu, onların yalanlarının ve iftira edib durdukları şeylerin eseridir.
Ali Ünal = Kendilerine O’nun nezdinde yakınlık sağlasınlar diye Allah’tan başka edindikleri ilâhlar, yardımlarına gelseydi ya! Yardımlarına gelmek şöyle dursun, onları yüzüstü bırakıp ortalıktan kayboluverdiler. Onların (başka ilâhlar) uydurmalarının ve Allah’a karşı iftiralarının neticesiydi bu.
Bayraktar Bayraklı = Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Ama öyle olmadı, onları bırakıp gittiler. Bu onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
Bekir Sadak = O zamanlar, Allah'i birakip da O'na yakinlik peyda etmek icin edindikleri tanrilar kendilerine yardim etmeli degil miydi? Ama tanrilari onlardan uzaklastilar. Bu, onlarin yalani ve uydurup durduklari seydir.
Celal Yıldırım = Allah'ı bırakıp da Allah'a yaklaşmak için edindikleri tanrılar onlara yardım etselerdi ya.. Hayır, bilâkis ortadan kaybolup uzaklaşırlar. Ve işte bu onların yalanlarıdır ve uydurup durdukları şeylerdir.
Cemal Külünkoğlu = Allah'ı bırakıp O'na yakınlık sağlamaları için edindikleri ilâhlar kendilerine yardım etseydi ya! Aksine onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kayboldular. Bu, onların yalanı ve uydurmakta oldukları şeydir.
Diyanet İşleri (eski) = O zamanlar, Allah'ı bırakıp da O'na yakınlık peyda etmek için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Ama tanrıları onlardan uzaklaştılar. Bu, onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
Diyanet Vakfi = Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır, onları bırakıp gittiler. Bu onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
Edip Yüksel = ALLAH'tan başka, O'na yakınlık sağlamak amacıyla edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Aksine, onları terkettiler. İşte onların yalanları ve uydurmaları böyledir.
Elmalılı Hamdi Yazır = O vakıt Allahın mâsivâsından yakınlık için ilâh ittihaz eyledikleri kimseler onları kurtarsalardı ya! Bil'âkis onlardan savuşub yittiler gittiler, ki işte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftirâlarının hasılı budur
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O zaman, Allah'tan başka, O'na yakınlık sağlamak için ilah edindikleri kimseler onları kurtarsalardı ya! Aksine onlardan savuşup yittiler (gittiler). İşte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftiraların özeti budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'ı bırakıp da kendilerine yakınlık sağlamak için edindikleri ilâhları onlara yardım etselerdi ya! Ama hayır, aksine onlardan kaybolup gittiler. İşte bu onların yalanları ve uydurup durdukları iftiralarıdır.
Gültekin Onan = Bu durumda, Tanrı'yı bırakıp yakınlık (sağlamak) için edindikleri tanrılar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu (yalancı tanrılar ve onlara yükledikleri), onların yalanları ve uydurduklarıdır.
Harun Yıldırım = Bu durumda, Allah’ı bırakıp yakınlık için edindikleri ilahlar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar kendilerinden kaybolup gittiler. Bu, onların yalanları ve uydurduklarıdır.
Hasan Basri Çantay = O vakit Allâhı bırakıb da (gûyâ Ona) yakınlığa vesîle edindikleri düzme Tanrılar onlar (ın azabını savmıy) a yardım etmeli değil miydi?! Bil'akis bunlar kendilerinden ayrılıb gaaib oldular. Bu, onların yalanlarıdır, Uydurmakda oldukları şeydir.
Hayrat Neşriyat = (Allah’a) yakınlık sağlamak üzere Allah’dan başka ilâh edindikleri şeyler, o hâlde kendilerine yardım etseydi ya! Hayır! (Onlar bil'akis) kendilerinden kayboldular. İşte onların yalanı ve uydurup durdukları şey, budur!
İbni Kesir = Allah'ı bırakarak O'na yakınlık peyda etmek için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Hayır, onlar görünmez oldular. Bu; onların yalanları ve uydurup durdukları şeydir.
Kadri Çelik = Bu durumda, Allah'ı bırakıp yakınlık (sağlamak) için edindikleri ilahlar onlara yardım etselerdi ya! Hayır, onlar kendilerinden kaybolup gittiler. Bu (kayboluş nedenleri), onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
Muhammed Esed = Peki, kendilerini (O'na) yaklaştırırlar ümidiyle tapınmak için Allah'tan başka ilah olarak seçtikleri bu (varlık)lar (sonunda) kendilerine yardım ettiler mi? Hayır, tersine onları yüzüstü bıraktılar: çünkü bu (sahte ilahlık) onların kendi kendilerini kandırmalarının ve düzmece hayallerinin ürününden başka bir şey değildi.
Mustafa İslamoğlu = Bari kendilerini O'na yaklaştırsın diye Allah dışında ilahlık yakıştırdıkları, onlara yardım etselerdi ya! Ne gezer! Onları tanımadılar bile: Bu onların kendi uydurdukları şeylerle kendilerini kandırmalarının sonucuydu.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlara Allah'tan gayrı kurbiyyet için tanrı ittihaz etmiş oldukları şeyler yardım etmeli değil mi idiler? Bilakis onlardan gaib oluverdiler ve bu da onların yalanlarının ve iftira eder oldukları şeyin (bir eseri)dir.
Ömer Öngüt = Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için ilâh edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır! Onlardan kaybolup gittiler. İşte bu onların yalanlarıdır ve uydurup durdukları şeydir.
Şaban Piriş = Yaklaşsınlar diye Allah’tan başka edindikleri ilahlar onlara yardım etmeli değil miydi?! Aksine onlardan uzaklaştılar. Çünkü O, onların uydurduğu kendi yalanlarıdır.
Sadık Türkmen = Allah'ı bırakıp da; O'na yakınlık sağlamaları için edindikleri ilâhları, kendilerine yardım etselerdi ya! Aksine kendilerinden uzaklaşarak kaybolup gittiler. İşte bu (sahte ilahlık) onların yakıştırmaları ve (Allah’a) iftira etmiş oldukları şeylerdir.
Seyyid Kutub = O zamanlar, Allah'ı bırakıp da O'na yakınlık sağlamak için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Hayır, tanrılar onlardan uzaklaştılar. Bu, onların yalanı ve uydurdukları şeydir.
Suat Yıldırım = Kendilerine Allahın nezdinde yakınlık sağlasınlar diye Allahtan başka edindikleri tanrılar, o müşrikleri kurtarsalardı ya! Bilakis onlar ortalıktan kaybolup kendilerini terkettiler. İşte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftiralarının hasılı bundan ibarettir.
Süleyman Ateş = Allah'tan başka, kendilerine (Allâh yanında) yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır, (tanrıları), onlardan kaybolup gittiler. İşte onların yalanları ve uydurmaları budur.
Tefhim-ul Kuran = Bu durumda, Allah'ı bırakıp yakınlık (sağlamak) için edindikleri ilahlar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu (edindikleri ilahlar ve onlara yükledikleri), onların yalanları ve uydurmakta olduklarıdır.
Ümit Şimşek = Allah'a bir yakınlık vesilesi olsun diye Ondan başka tanrı edindikleri şeyler onlara yardım etseydi ya! Ama onlar kendilerini bırakıp ortadan kayboldular. Sapıtmalarının ve uydurup durdukları şeyin sonucu işte budur.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'ın yanında yakınlık sağlamak için edindikleri ilahlar, onlara yardım etseydi ya! Tam aksine, onlardan uzaklaşıp kayboldular. Bu, onların yalanları, uydurup durduklarıydı.
İskender Ali Mihr = Allah’tan başka, yakınlık sağlaması için ilâhlar ittihaz ettikleri zaman onlara yardım etmeleri gerekmez miydi? Hayır (putlar), onlardan saptılar (uzaklaştılar). İşte bu, onların yalanları ve iftira etmiş oldukları şeydir.
İlyas Yorulmaz = Pekala! Onların Allah dan başka daha yakın ilah edindikleri, onlara yardım etmeleri gerekmez miydi? Hayır, o sahte ilahlar onlardan uzaklaştı. Zaten edindikleri ilahlar, kendilerinin uydurduğu sahte ilahlardan başka bir şey değildi.