Önceki Ayet Sonraki Ayet  
39. Sûre Zümer/28

 قُرآنًا عَرَبِيًّا غَيْرَ ذِي عِوَجٍ لَّعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

  Kur’ânen arabiyyen gayra zî ivecin leallehum yettekûn(yettekûne).

Kelime Karşılaştırma
kur’ânen : Kur’ân
arabiyyen : Arapça
gayre : dışında, hariç, olmayan
: sahip
ivecin : eğrilik, kusur, çelişki
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
yettekûne : takva sahibi olurlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Çekinsinler diye Arapça, eğrisi büğrüsü olmayan, dosdoğru Kur'ân bu.

 Abdullah Parlıyan = İnsanlar yollarını kendisiyle bulsunlar diye, Kur'ân'ı Arap diliyle ve her türlü pürüz ve eğriliklerden uzak olarak vahyettik.

 Adem Uğur = Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik.

 Ahmed Hulusi = Pürüzsüz, net Arapça bir Kur'ân olarak (vahyettik). . . Belki (anlayıp) korunurlar diye.

 Ahmet Tekin = Bütün ilâhî kitaplardaki dinî-ilmî esasları içeren, açık, edebî, Arapça, okunan, içinde tezat, tenakuz, pürüz, yalan, sapma olmayan bir kitabı düşünüp öğüt alsınlar. Ola ki, Allah’a sığınırlar, emirlerine yapışırlar, günahlardan arınıp, azâbından korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olurlar.

 Ahmet Varol = Belki sakınırlar diye içinde çarpıklık olmayan Arapça bir Kur'an (indirdik).

 Ali Bulaç = Çarpıklığı olmayan Arapça bir Kur'an'dır (bu). Umulur ki sakınırlar.

 Ali Fikri Yavuz = Onu pürüzsüz ve dosdoğru Arabca bir Kur’an olarak indirdik. Gerek ki, küfürden sakınsınlar.

 Ali Ünal = Gittikleri yolun yanlışlığını görüp, Allah saygısıyla fenalıklardan çekinirler ve Allah’a karşı gelmekten vazgeçerler mi diye, onu her türlü çelişkiden ve gerçeğe, doğruya ve anlamaya ters bütün unsurlardan uzak Arapça bir Kur’ân kıldık.

 Bayraktar Bayraklı = Sakınsınlar diye, onu pürüzsüz Arapça bir Kur'ân olarak indirdik.

 Bekir Sadak = O, egriligi olmayan, arabca bir Kuran'dir. Belki sakinirlar.

 Celal Yıldırım = Bir Kur'ân ki içinde eğrilik olmayan, pürüzsüz bir Arapça ile (indirilmiş)dir. Ola ki, Allah'tan sakınırlar.

 Cemal Külünkoğlu = Biz onu, Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik.

 Diyanet İşleri (eski) = O, eğriliği olmayan, Arapça bir Kuran'dır. Belki sakınırlar.

 Diyanet Vakfi = Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik.

 Edip Yüksel = Arapça, pürüzsüz bir Kuran, belki erdemli olurlar

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bir Kur'an ki pürüzsüz bir arabî, gerek ki korunsunlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Pürüzsüz Arapça bir Kur'an olarak gerek ki korunsunlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Pürüzsüz Arapça bir Kur'ân (indirdik ki, Allah'ın azabından) korunsunlar.

 Gültekin Onan = Çarpıklığı olmayan Arapça bir Kuran'dır (bu). Umulur ki sakınırlar.

 Harun Yıldırım = Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik.

 Hasan Basri Çantay = (Onu her türlü) tenakuz ve ihtilâf dan âzâde, dosdoğru, Arabca bir Kur'an olarak (indirdik). Tâki (küfürden) sakınsınlar.

 Hayrat Neşriyat = Hiçbir eğriliği bulunmayan Arabca bir Kur’ân olarak (indirdik); tâ ki sakınsınlar.

 İbni Kesir = Eğriliği bulunmayan arabça bir Kur'an'dır. Belki sakınırlar.

 Kadri Çelik = (Bu) Eğriliği olmayan, Arapça bir Kur'an'dır. Umulur ki korkup sakınırlar.

 Muhammed Esed = ve onu bütün çapraşıklık ve eğriliklerden uzak Arapça bir hitabe olarak (vahyettik ki,) Allah'a karşı sorumluluklarının bilincine varsınlar.

 Mustafa İslamoğlu = (ve onu) hiçbir çarpıklığa meydan bırakmadan Arapça bir hitap olarak (indirdik): belki sorumluluklarını idrak ederler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bir eğriliği olmayan Arapça bir Kur'an ki, belki sakınırlar.

 Ömer Öngüt = O, eğriliği bulunmayan (pürüzsüz) Arapça bir Kur'an'dır. Belki korkarlar.

 Şaban Piriş = Korunsunlar diye, hiçbir eğriliği olmayan Arapça bir okuyuşla.

 Sadık Türkmen = Arapça (anladıkları dilde) bir Kur’an olarak. Eğrisi büğrüsü olmayan çelişkisiz (bir Kur’an!) Umulur ki, korunup sakınırlar!

 Seyyid Kutub = O, pürüzsüz Arapça Kur'an'dır. Belki sakınırlar.

 Suat Yıldırım = Fenalıkların bütün nevilerinden sakınmaları ümidiyle her türlü tenakuz ve çelişkiden uzak, dosdoğru ve Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.

 Süleyman Ateş = Korunanlar için bunu, pürüzsüz Arapça bir Kur'an olarak (indirdik).

 Tefhim-ul Kuran = (Bu) Arapça bir Kur'an, ki O'nda çarpıklık yoktur. Umulur ki korkup sakınırlar.

 Ümit Şimşek = O hiçbir eğriliği olmayan Arapça bir Kur'ân'dır-umulur ki böylece sakınırlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bunu, eğri büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler.

 İskender Ali Mihr = (Bu), çelişkisi (eğriliği, kusuru) olmayan Arapça Kur’ân’dır. Umulur ki onlar, böylece takva sahibi olurlar.

 İlyas Yorulmaz = Hem de kendisinde hiçbir eğriliğin (yanlışın) olmadığı, Arapça bir Kur’an olarak anlattık. Umulur ki korunurlar.