Önceki Ayet Sonraki Ayet  
75. Sûre Kıyâme/27

 وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ

  Ve kîle men râk(râkın).

Kelime Karşılaştırma
ve kîle : ve denir
men : kim
râkın : kurtaracak olan
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bir okuyup üfleyen yok mu denince.

 Abdullah Parlıyan = insanlar: “Bunu tedavi edebilecek kim vardır?” diyecekler.

 Adem Uğur = Tedavi edebilecek kimdir? denir.

 Ahmed Hulusi = "Kimdir ölümden kurtaracak?"

 Ahmet Tekin = 'Kim tedavi edecek?' denilecek.

 Ahmet Varol = Ve: 'Kim efsun yapar?' [1] denir,

 Ali Bulaç = "Son müdahaleyi yapacak kim" denir.

 Ali Fikri Yavuz = (Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?”

 Ali Ünal = “Yok mudur bunu iyileştirecek, kurtaracak?” denir;

 Bayraktar Bayraklı = (26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.

 Bekir Sadak = (26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.

 Celal Yıldırım = Okuyup üfleyecek bir kimse yok mudur? denilecek.

 Cemal Külünkoğlu = (26-27) Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman: “Son müdahaleyi yapacak kim (tedavi edecek ve ömrü uzatacak biri var mı?)” denir.

 Diyanet İşleri (eski) = (26-27) Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Çare bulan yok mudur?' denir.

 Diyanet Vakfi = «Tedavi edebilecek kimdir?» denir.

 Edip Yüksel = Ve, 'Çare bulan var mı?' dendiği zaman.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve denilir: kim var bir okuyacak?

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ve: «Okuyacak kim var?» denilir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Tedavi edebilecek kimdir?» denilir.

 Gültekin Onan = "Son müdahaleyi yapacak kim" denir.

 Harun Yıldırım = “Var mı bir tedavi edecek?” denildiğinde,

 Hasan Basri Çantay = «Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek).

 Hayrat Neşriyat = ve: «Okuyacak kim var?» denilir

 İbni Kesir = Çare bulacak kim? denir.

 Kadri Çelik = “Kurtarıcı kim?” denir.

 Muhammed Esed = ve insanlar: "(onu kurtaracak) bir hekim yok mu?" diye sorarlar;

 Mustafa İslamoğlu = bir çığlık koparılacak: "Kim... Şifacı?"

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?»

 Ömer Öngüt = "Kim afsun yapar, bunu kim tedavi eder?" denir.

 Şaban Piriş = -Son nefesini veren kimdir? denmiş.

 Sadık Türkmen = “(onu kurtaracak) bir hekim/ona okuyacak bir kimse yok mu?” diye sesleniyorlar.

 Seyyid Kutub = Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.

 Suat Yıldırım = Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?»

 Süleyman Ateş = "Kim afsun yapar, bunu kim tedavi eder?" denir.

 Tefhim-ul Kuran = -Son nefesini veren kimdir? denmiş.

 Ümit Şimşek = 'Yok mu kurtaran?' dendiğinde,

 Yaşar Nuri Öztürk = "Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!

 İskender Ali Mihr = Ve: “Kurtaracak kimdir?” denir.

 İlyas Yorulmaz = Tedavi edecek yok mu? denir.