Önceki Ayet Sonraki Ayet  
75. Sûre Kıyâme/26

 كَلَّا إِذَا بَلَغَتْ التَّرَاقِيَ

  Kellâ izâ belegatit terâkıye.

Kelime Karşılaştırma
kellâ : hayır
izâ : olduğu, zaman
belegat (i) : ulaştı, erişti, geldi
et terâkiye : köprücük kemiği
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Hayır; can, köprücük kemiklerine gelince.

 Abdullah Parlıyan = Hayır, can boğaza gelip köprücük kemiklerine gelip dayanınca,

 Adem Uğur = Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

 Ahmed Hulusi = Hayır! (Can) köprücük kemiklerine ulaştığında;

 Ahmet Tekin = Dünyayı âhirete nasıl tercih ederler? Can, boğaza dayandığı zaman, aranacaklar!

 Ahmet Varol = Hayır. Ne zaman ki, (can) köprücük kemiklerine dayanır,

 Ali Bulaç = Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

 Ali Fikri Yavuz = Hayır hayır, (dünya ahirete tercih edilemez). Can köprücük kemiklerine dayanınca,

 Ali Ünal = Hayır hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir,

 Bayraktar Bayraklı = (26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.

 Bekir Sadak = (26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.

 Celal Yıldırım = Hayır, (can) köprücük kemiğine dayandığı zaman.

 Cemal Külünkoğlu = (26-27) Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman: “Son müdahaleyi yapacak kim (tedavi edecek ve ömrü uzatacak biri var mı?)” denir.

 Diyanet İşleri (eski) = (26-27) Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Çare bulan yok mudur?' denir.

 Diyanet Vakfi = Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

 Edip Yüksel = Doğrusu, (nefis) boğaza dayandığı,

 Elmalılı Hamdi Yazır = Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hayır, hayır! Ne zaman ki, can köprücüklere dayanır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,

 Gültekin Onan = Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

 Harun Yıldırım = Hayır, hayır; can, köpürcük kemiğine gelip dayandığında,

 Hasan Basri Çantay = Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman,

 Hayrat Neşriyat = (26-27) Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?' denilir.

 İbni Kesir = Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman;

 Kadri Çelik = Hayır! Can boğaza gelip dayandığı zaman.

 Muhammed Esed = Ne zaman ki, (son nefes, ölen birinin) boğazına gelip düğümlenir,

 Mustafa İslamoğlu = Evet, can boğaza gelip dayandığı zaman

 Ömer Nasuhi Bilmen = (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.

 Ömer Öngüt = Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır.

 Şaban Piriş = Hayır, can çıkma noktasına/köprücük kemiğine gelmiş.

 Sadık Türkmen = Hayir Hayir! Can köprücük kemiğine dayandığı zaman (diğer insanlar);

 Seyyid Kutub = Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandığı zaman.

 Suat Yıldırım = Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler:

 Süleyman Ateş = Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,

 Tefhim-ul Kuran = Hayır; can köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

 Ümit Şimşek = Heyhat! Can boğaza dayandığında,

 Yaşar Nuri Öztürk = İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,

 İskender Ali Mihr = Hayır, (can) köprücük kemiğine geldiği zaman (can boğaza gelince, ölmek üzere iken).

 İlyas Yorulmaz = Hayır! Can boğaza geldiğinde.