فَلَمَّا جَاءهُم بِالْحَقِّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا اقْتُلُوا أَبْنَاء الَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ وَاسْتَحْيُوا نِسَاءهُمْ وَمَا كَيْدُ الْكَافِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَالٍ
Fe lemmâ câehum bil hakkı min indinâ kâlûktulû ebnâellezîne âmenû meahu vestahyû nisâehum, ve mâ keydul kâfirîne illâ fî dalâl(dalâlin).
fe | : böylece, artık |
lemmâ | : olduğu zaman |
câe-hum | : onlara geldi |
bi el hakkı | : hak ile |
min indi-nâ | : bizim katımızdan, bizim yanımızdan |
kâlû | : dediler |
uktulû | : öldürün |
ebnâe | : erkek çocuklar |
ellezîne | : onlar |
âmenû | : âmenû oldular, Allah’a ulaşmayı dilediler |
mea-hu | : onunla beraber |
vestahyû (ve istahyû) | : ve (hayy) canlı, sağ bırakın |
nisâe-hum | : onların kadınları |
ve mâ | : ve değil, olmadı |
keydu | : hile, tuzak |
el kâfirîne | : kâfirler |
illâ | : ancak, den başka |
fî dalâlin | : dalâlette, sapıklık içinde |
Diyanet İşleri = Mûsâ onlara tarafımızdan gerçeği getirince, “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkmıştır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Mûsâ, katımızdan gerçekle onlara gelince öldürün demişlerdi, onunla berâber inananların oğullarını ve bırakın kadınlarını; kâfirlerin düzeni, ancak gerçekten dışarıdır, boştur.
Abdullah Parlıyan = Musa onlara bizden aldığı gerçekleri getirdiğinde dediler ki: “Onlarla beraber inananların kadınlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün!” Ama gerçekten, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin hile ve düzenleri, her zaman boş ve neticesizdir.
Adem Uğur = İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Ahmed Hulusi = (Musa) onlara indîmizden Hak olarak (Hakk'ı) getirince, dediler ki: "Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını diri bırakın". . . Hakikat bilgisini inkâr edenlerin tuzağı boşa çıkar!
Ahmet Tekin = İşte Mûsâ, bizim katımızdan onlara mucizeleri getirince, onlar:'İman edenlerin, onunla beraber olanların oğullarını öldürün. Kızlarını öldürmeyip hayatta bırakın.' dediler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin, kötülük etme planları, taktikleri hep boşa çıkmaktadır.
Ahmet Varol = Böylece o, kendilerine tarafımızdan hakkı getirince: 'Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün ve kadınlarını sağ bırakın' dediler. Oysa kâfirlerin oyunları muhakkak boşa çıkar.
Ali Bulaç = Böylece, o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Ali Fikri Yavuz = Bunun üzerine Mûsa, tarafımızdan onlara hakkı (kitabı) getirince de şöyle dediler: “- Mûsa ile beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını ise diri bırakın.” Fakat kâfirlerin hilesi ancak yok olmağa mahkûmdur.
Ali Ünal = O, kendilerine katımızdan gerçeği getirmişti. Onlar ise, (gerçeğe ilmen ve alken karşı çıkamayınca,) “İman edip, Musa ile birlikte olanların oğullarını öldürün, kadınlarını ise sağ bırakıp (maksatlarınız istikametinde kullanın; Kıptilerle evlenmeye zorlayıp, iman edenlerin nüfusunu azaltın!)” emrini yaydılar. Ama kâfirlerin tuzakları, neticede boşa çıkmaya mahkûmdur.
Bayraktar Bayraklı = İşte Mûsâ, tarafımızdan kendilerine hakkı getirince, “Onunla beraber, iman edenlerin erkek çocuklarını öldürünüz, kadınlarını sağ bırakınız!” dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Bekir Sadak = Musa katimizdan onlara gercegi getirince: «Onunla beraber iman etmis kimselerin ogullarini oldurun, kadinlarini sag birakin» dediler. Ama inkarcilarin hilesi elbette bosa gider.
Celal Yıldırım = Ne var ki, Musa onlara bizden (kendisine verilen) hakk ile geldi, onlar: «Musa ile beraber imân edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kız çocuklarını diri bırakın !» dediler. Kâfirlerin hile ve düzeni mutlaka boştur, neticesizdir.
Cemal Külünkoğlu = (Musa) onlara, tarafımızdan gerçeği getirince: “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kızlarını hayatta bırakın” dediler. Fakat inkârcıların tuzağı/planı hep boşa çıkmıştır.
Diyanet İşleri (eski) = Musa katımızdan onlara gerçeği getirince: 'Onunla beraber iman etmiş kimselerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın' dediler. Ama inkarcıların hilesi elbette boşa gider.
Diyanet Vakfi = İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Edip Yüksel = Onlara bizden bir gerçeği götürünce, 'Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün, kadınlarını ise yaşatın,' dediler. İnkarcıların planı hep sapıkçadır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bunun üzerine kendilerine tarafımızdan hakkı getiriverince de onunla beraber iyman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun dediler, kâfirlerin düzeni de hep dalâl içinde
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bunun üzerine kendilerine tarafımızdan gerçeği getirince de: «Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri bırakın!» dediler. Kafirlerin düzeni (tuzağı) hep dalal (sapkınlık) içindedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bunun üzerine Musa, kendilerine tarafımızdan hakkı getirince de: «Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun.» dediler. Fakat o kâfirlerin tuzağı da hep boşa çıkmaktadır.
Gültekin Onan = Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman dediler ki: "Onunla birlikte inananların erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Harun Yıldırım = İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
Hasan Basri Çantay = İşte o, tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: «Onunla beraber îman edenlerin oğullarını öldürün. (Yalnız) kadınları diri bırakın» dediler. Kâfirlerin düzeni heder olmakdan başka (bir şey'e mahkûm) değildir.
Hayrat Neşriyat = Ve (Mûsâ) onlara tarafımızdan hakkı getirdiğinde (daha önce de dedikleri gibi yine)dediler ki: 'Onunla berâber îmân etmiş olanların (yeni doğan) oğullarını öldürün, kadınlarını(kızlarını) ise sağ bırakın!' Fakat kâfirlerin hîlesi ancak boşuna (yorulmak)tır.
İbni Kesir = O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın, dediler. Kafirlerin düzeni hedef olmaktan başka bir şey değildir.
Kadri Çelik = Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman dediler ki: “Onunla birlikte iman etmekte olanların erkek çocuklarını öldürün, kız çocuklarını ise sağ bırakın.” Ancak kâfirlerin hileli düzeni, boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Muhammed Esed = (Firavun'a, ve tebaasına gelince,) Musa onlara Bizden (aldığı) hakikati getirdiğinde "Onun inançlarını benimseyenlerin kadınlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün!" dediler. Fakat inkarcıların hilesi hep boşa çıktı.
Mustafa İslamoğlu = (Musa) kendilerine tarafımızdan gönderilmiş malum hakikatlerle gelince, "Onun yanında yer alan mü'minlerin kadınlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün!" dediler. Kafirlerin entrikası asla hedefine ulaşamayacaktır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki, onlara Bizim tarafımızdan hak ile geliverdi, dediler ki: «O'nunla beraber imân edenlerin oğullarını öldürünüz, kadınlarını da diri bırakınız.» Kâfirlerin hilesi ise bir sapıklıkta bulunmaktan başka değildir.
Ömer Öngüt = O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: "Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın. " dediler. Halbuki kâfirlerin tuzağı ne olursa olsun daima boşa çıkar.
Şaban Piriş = Onlara kendi katımızdan gerçeği getirdiği halde: -Onunla birlikte iman edenlerin oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakın, demişlerdi. Oysa kafirlerin tuzağı ancak boşa gitmeye mahkumdur.
Sadık Türkmen = Katımızdan onlara gerçeği getirince: “Onunla birlikte iman eden kişilerin oğullarını öldürün, kadınlarını da sağ bırakın” dediler. Ama, inkârcıların tuzağı hep boşa çıkar!
Seyyid Kutub = Musa, onlara katımızdan hakkı getirince: «Onunla beraber inananların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!» dediler. Fakat kafirlerin tuzağı hep boşa çıkar.
Suat Yıldırım = Mûsa onlara Bizim tarafımızdan gerçeği getirince,"Onun yanında bulunan müminlerin oğullarını öldürün, kızlarını ise hayatta bırakın!" dediler. Fakat kâfirlerin hile ve tuzakları boşa çıkar.
Süleyman Ateş = (Mûsâ,) Onlara katımızdan hakkı getirince: "Onunla beraber inananların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!" dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkar.
Tefhim-ul Kuran = Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: «Onunla birlikte iman etmekte olanların erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın.» Ancak kâfirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Ümit Şimşek = Musa onlara katımızdan hakkı getirdiğinde, 'Onunla beraber iman edenlerin kızlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün' dediler. Fakat kâfirlerin hilesi boşa çıkmaya mahkûmdu.
Yaşar Nuri Öztürk = Mûsa, katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!" Ama inkârcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır.
İskender Ali Mihr = Böylece onlara katımızdan hak ile geldiği zaman: "Âmenû olanların oğullarını, kendileriyle beraber katledin (öldürün). Ve kadınlarını canlı bırakın!" dediler. Kâfirlerin tuzağı (hilesi) dalâletten başka birşey değildir.
İlyas Yorulmaz = Musa onlara bizim katımızdan gerçek doğruları getirdiği zaman “Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını bırakın yaşasınlar” dediler. İnkar edenlerin yaptıkları tuzaklar boşa çıkmıştır.