Önceki Ayet Sonraki Ayet  
38. Sûre Sâd/25

 فَغَفَرْنَا لَهُ ذَلِكَ وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ

  Fe gafernâ lehu zâlike, ve inne lehu indenâ le zulfâ ve husne meâb(meâbin).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece, artık
gafernâ lehu : ona mağfiret ettik
zâlike : bu
ve inne : ve gerçekten, muhakkak
lehu : onun vardır
inde-nâ : katımızda, yanımızda
le : elbette, mutlaka
zulfâ : mertebe, yakınlık, yüksek makam
ve husne : ve güzel
meâbin : sığınak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve biz de onun bu suçunu örttük ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.

 Abdullah Parlıyan = Biz de O'nu bağışladık, çünkü O katımızda bize yakın olanlardandır, O'nun dönüp geleceği yeri de güzeldir.

 Adem Uğur = Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.

 Ahmed Hulusi = Bunun üzerine onu, Onun için mağfiret ettik. . . İndîmizde Onun için yakınlık ve dönüşün güzeli var.

 Ahmet Tekin = Bu davranışından dolayı onu bağışladık. Yanımızda onun bir yakınlığı, bir değeri var. Cennet’te güzel bir makamı var.

 Ahmet Varol = Biz de onun bu (hatası)nı bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir varış yeri (veya geleceği) vardır.

 Ali Bulaç = Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun Bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.

 Ali Fikri Yavuz = Biz de onun bu hatasını bağışladık. Gerçekten onun, bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir akıbeti (cenneti) vardır.

 Ali Ünal = Biz de bu hususta O’nu bağışladık. Muhakkak ki O’nun Bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır.

 Bayraktar Bayraklı = Biz de onu, verdiği bu hükümden dolayı bağışladık. Katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir yeri vardır.

 Bekir Sadak = Boylece onu bagislamistik. Katimizda onun yakinligi ve guzel bir gelecegi vardir.

 Celal Yıldırım = Biz de onu bağışladık ve şüphesiz ki onun yanımızda yakınlığı, dönüş ve sonuç güzelliği vardır.

 Cemal Külünkoğlu = Biz de onun bu hatasını bağışladık. Çünkü onun yanımızda yüksek bir değeri (kredisi) ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardır.

 Diyanet İşleri (eski) = Böylece onu bağışlamıştık. Katımızda onun yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır.

 Diyanet Vakfi = Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.

 Edip Yüksel = Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yakınlığı ve güzel bir yeri vardır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Biz de onu kendisine mağfiret buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat'î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz de bu hatasını kendisine bağışladık. Gerçekten ona, yanımızda bir yakınlık ve akibet (dönüş) güzelliği vardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık. Şüphesiz yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır.

 Gültekin Onan = Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri (meab) vardı.

 Harun Yıldırım = Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.

 Hasan Basri Çantay = Biz de onu saalih (bir zât olarak) intihab etdik. Nezdimizde onun muhakkak bir yakınlığı ve bir akıbet güzelliği vardır.

 Hayrat Neşriyat = Bunun üzerine (biz de) ondan bunu (bu zellesini) affettik. Ve şübhesiz ki katımızda onun için elbette bir yakınlık ve güzel bir âkıbet vardır.

 İbni Kesir = Bunun üzerine Biz de onu bağışladık. Onun için şüphesiz ki katımızda yüksek bir makam ve güzel bir sonuç vardır.

 Kadri Çelik = Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.

 Muhammed Esed = Biz de bu (günahı)nı bağışladık, (öteki dünyada) o'nu Bizim yakınlığımız ve menzillerin en güzeli beklemektedir.

 Mustafa İslamoğlu = Ve Biz de bu (hatasını) bağışladık: elbet onu, Bizim katımıza yakınlık ve güzel bir son beklemektedir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (25-26) Artık bunun için O'nu yarlığadık ve şüphe yok ki, O'nun için Bizim katımızda elbette bir yakınlık vardır ve bir akıbet güzelliği vardır. Ey Dâvûd! Şüphe yok ki, Biz seni yeryüzünde halife kıldık. Artık nâs arasında hak ile hükmet ve hevâya tâbi olma, sonra seni Allah'ın yolundan şaşırtır. Muhakkak o kimseler ki, Allah yolundan saparlar, onlar için hesap gününü unutmuş oldukları için bir şiddetli azap vardır.

 Ömer Öngüt = Biz de onu bağışladık. Şüphesiz ki onun bizim katımızda yakınlığı ve âkibet güzelliği vardır.

 Şaban Piriş = İşte böylece biz onu bağışlamıştık. Katımızda onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek hazırlamıştık.

 Sadık Türkmen = Bunun üzerine onu bağışladık. Onun, katımızda bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri/ağırlanışı vardır.

 Seyyid Kutub = Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.

 Suat Yıldırım = Onun bu hatasını bağışladık. Muhakkak ki onun Bize yakınlığı ve güzel bir âkıbeti vardır.

 Süleyman Ateş = Biz de ondan bunu affettik. Yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır.

 Tefhim-ul Kuran = Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.

 Ümit Şimşek = Biz de onu bağışladık. Onun için katımızda bir yakınlık ve güzel bir âkıbet vardır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Biz de ondan o günahı affettik. Katımızdan onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek var.

 İskender Ali Mihr = Böylece bu konuda ona mağfiret ettik. Muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır.

 İlyas Yorulmaz = Bizde bunu ona bağışladık. Davud bizim katımızda yakın ve güzel yere sahipdi.