إِنَّ هَذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ فَقَالَ أَكْفِلْنِيهَا وَعَزَّنِي فِي الْخِطَابِ
İnne hâzâ ahî lehu tis’un ve tis’ûne na’ceten ve liye na’cetun vâhidetun fe kâle ekfilnîhâ ve azzenî fîl hıtâb(hıtâbi).
inne | : muhakkak, gerçekten |
hâzâ | : bu |
ahî | : benim kardeşim |
lehu | : onun |
tis’un ve tis’ûne | : doksan dokuz |
na’ceten | : koyun |
ve liye | : ve benim var |
na’cetun | : koyun |
vâhidetun | : bir |
fe | : böylece, artık |
kâle | : dedi |
ekfil-nî-hâ | : ona beni kefil kıl, onu bana ver |
ve azze-nî | : ve bana üstün geldi, beni yendi |
fî | : içinde, de |
el hıtâbi | : konuşma, hitap, söylenen söz |
Diyanet İşleri = İçlerinden biri şöyle dedi: “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken ‘Onu da bana ver’ dedi ve tartışmada beni bastırdı.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki şu, benim kardeşimdir, doksan dokuz dişi koyunu var ve benimse bir tek dişi koyunum; öyleyken onu da bana ver dedi ve konuşmamızda beni alt da etti.
Abdullah Parlıyan = İçlerinden biri: “Bu benim kardeşim, onun 99 koyunu, benim de bir koyunum var. Buna rağmen “Onu da bana ver” dedi ve konuşmada beni altetti, onunla başedemedim ve sana hükmünü sormaya geldik.”
Adem Uğur = (Onlardan biri şöyle dedi:) Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve tartışmada beni yendi.
Ahmed Hulusi = "Muhakkak ki şu benim kardeşimdir. . . Onun doksan dokuz koyunu var, benim ise bir tek koyunum var. . . Böyle iken 'Onu bana ver' dedi ve dediğini yaptırdı!"
Ahmet Tekin = Onlardan biri:'Bu benim kardeşim. O doksan dokuz yaban ineğine sahipleniyor. Bense bir tek yaban ineğine sahiplendim. Böyleyken onu da benimkilerine kat, ona sahiplenmekten vazgeç dedi. Bu karşılıklı konuşma sırasında bana baskın çıktı.' dedi.
Ahmet Varol = Şu kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var, benimse bir tek koyunum var. Böyleyken: 'Onu da bana ver' dedi ve konuşmada bana üstün geldi.'
Ali Bulaç = "Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen "Onu da benim payıma (koyunlarıma) kat" dedi ve bana, konuşmada üstün geldi."
Ali Fikri Yavuz = (İkisinden biri şöyle) dedi: “- Şu benim (din) kardeşimdir. Onun doksan dokuz dişi koyunu var. Benim ise tek dişi koyunum var. Böyle iken, onu da bana ver dedi ve beni konuşmada mağlûb etti.”
Ali Ünal = (İçlerinden biri meseleyi arzetti:) “Şu, benim kardeşimdir. Kendisinin doksan dokuz koyunu var, benimse tek bir koyunum. Böyle iken, ‘Onu da bana bırak!’ diyor ve konuşma gücüyle beni bastırıyor.”
Bayraktar Bayraklı = “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu, benim de bir koyunum var. ‘Onu da bana ver' dedi ve beni konuşmada yendi.”
Bekir Sadak = «Bu kardesimin doksan dokuz disi koyunu, benim de bir tek disi koyunum vardir; O'nu da bana ver dedi ve tartismada beni yendi.»
Celal Yıldırım = Şüphen olmasın ki, bu benim kardeşimdir; doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Onu da bana ver, di gerine katayım, dedi ve beni konuş mada yendi.
Cemal Külünkoğlu = (İçlerinden biri şöyle dedi:) “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken: ‘Onu da bana ver' dedi ve tartışmada beni bastırdı.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Bu kardeşimin doksan dokuz dişi koyunu, benim de bir tek dişi koyunum vardır; O'nu da bana ver dedi ve tartışmada beni yendi.'
Diyanet Vakfi = (Onlardan biri şöyle dedi:) Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken «Onu da bana ver» dedi ve tartışmada beni yendi.
Edip Yüksel = 'Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu, benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken, 'Onu da bana ver,' dedi ve tartışmada bana üstün geldi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Şu benim biraderim onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken «bırak onu bana» dedi ve beni söyleşmede yendi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = «Şu benim kardeşim, onun doksan dokuz kişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken; «Onu da bana bırak» dedi. Ve beni söyleşmede (tartışmada) yendi.» diye anlattı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biri: «İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken: Onu da bana ver, dedi ve tartışmada beni yendi» diye anlattı.
Gültekin Onan = "Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen "onu da benim payıma (koyunlarıma) kat" dedi ve bana, konuşmada üstün geldi."
Harun Yıldırım = Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve tartışmada beni yendi.
Hasan Basri Çantay = (İçlerinden biri): «Şu benim birâderimdir. Onun doksan dokuz dişi koyunu var. Benim ise birtek dişi koyunum var. Böyle iken «Onu bana ver (de bakayım)» dedi, mücâdelede beni yendi».
Hayrat Neşriyat = (Onlardan biri şöyle dedi:) 'Doğrusu bu benim kardeşimdir; onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise tek bir koyunum var. Böyle iken: 'Onu bana ver!’ dedi ve tartışmada beni yendi.'
İbni Kesir = Gerçekten bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz dişi koyunu, benim de bir tek dişi koyunum var. Onu bana ver, dedi ve söyleşmede beni yendi.
Kadri Çelik = “Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen “Beni ona da kefil (malik) kıl” dedi ve bana konuşmada üstün geldi.”
Muhammed Esed = "Bu benim kardeşim: Onun doksandokuz koyunu var, benimse (sadece) bir koyunum; buna rağmen, 'onu bana ver' dedi ve bu tartışmada bana zorla dediğini yaptırdı".
Mustafa İslamoğlu = İşte bu benim kardeşim; onun doksan dokuz koyunu var, benimse yalnızca bir tek koyunum; buna rağmen o, "Onu da bana ver" dedi ve dediğini zorla yaptırdı.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Muhakkak ki şu, benim kardeşimdir. Onun doksandokuz dişi koyunu vardır. Benim için ise bir dişi koyun var. Öyle iken, «Onu bana bırak,» dedi ve beni konuşmada mağlup etti.»
Ömer Öngüt = "Bu benim kardeşimdir. Onun doksandokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken: 'Onu da bana ver!' dedi ve beni tartışmada yendi. "
Şaban Piriş = -Bu benim kardeşimdir, O’nun doksan dokuz koyunu, benim ise tek bir koyunum var. “Onu da bana ver” dedi ve konuşmada bana üstün geldi.
Sadık Türkmen = “şüphesiz bu benim kardeşimdir. Doksandokuz koyunu var, benimse sadece bir koyunum var. Buna rağmen: ‘Onu da bana ver’ dedi. Konuşmada (kendini ifade etmede) bana ağır bastı.”
Seyyid Kutub = Bu kardeşimin doksandokuz dişi koyunu var. Benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken onu da bana ver dedi ve tartışmada beni yendi.
Suat Yıldırım = "Benim şu (din) kardeşimin doksan dokuz koyunu var, benimse bir tek koyunum! Böyle iken "onu da bana bırak!" dedi ve çenesiyle beni bastırdı."
Süleyman Ateş = "Bu kardeşimin doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve konuşmada bana ağır bastı (onunla baş edemedim.)"
Tefhim-ul Kuran = «Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen «Onu da benim payıma (koyunlarıma) kat» dedi ve bana konuşma (tarzın)da üstün geldi.»
Ümit Şimşek = 'Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu, benim de bir koyunum var. Buna rağmen 'O tek koyunu da bana ver' dedi ve tartışmada bana üstün geldi.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Şu benim kardeşimdir. Kendisinin doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen, onu da bana ver dedi ve tartışmada bana galip geldi."
İskender Ali Mihr = Gerçekten bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz koyunu var ve benim bir koyunum var. Buna rağmen "Ona beni kefil kıl (onu da bana ver)." dedi. Söyledikleri ile beni yendi.
İlyas Yorulmaz = Bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz adet koyunu var, benim de yalnız bir adet koyunum var. O bir koyunu benim sorumluluğuma ver dedi ve yaptığımız sözlü tartışmada bana üstün geldi.