Önceki Ayet Sonraki Ayet  
46. Sûre Ahkâf/22

 قَالُوا أَجِئْتَنَا لِتَأْفِكَنَا عَنْ آلِهَتِنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

  Kâlû eci’tenâ li te’fikenâ an âlihetinâ, fe’tinâ bi mâ teıdunâ in kunte mines sâdikîn(sâdikîne).

Kelime Karşılaştırma
kâlû : dediler
e ci’te-nâ : bize mi geldin
li te’fike-nâ : bizi çevirmek, vazgeçirmek için
an âliheti-nâ : ilâhlarımızdan
fe’ti-nâ : o zaman bize getir
bi mâ : şeyi
teıdu-nâ : bize vaadettiği
in : eğer
kunte : isen
min es sâdikîne : doğru sözlülerden
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onlar ise, “Sen bizi ilâhlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir” dediler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, sen demişlerdi, bizi mâbutlarımızdan vazgeçirmeye mi geldin, doğru söyleyenlerdensen bize vaadettiğini getir başımıza artık.

 Abdullah Parlıyan = Onlar da: “Sen bizi ilahlarımızdan alıkoyup döndürmek için mi geldin? Eğer doğru sözlü biri isen, tehdit ettiğin azabı getir de görelim” dediler.

 Adem Uğur = Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir dediler.

 Ahmed Hulusi = Dediler ki: "Tanrılarımızdan döndürmek için mi bize geldin? Eğer sadıklardansan, kendisiyle tehdit ettiğini bize getir!"

 Ahmet Tekin = Onlar:'Sen, bizi, ilâhlarımızdan vazgeçirmek için mi, geldin? Eğer sözünde doğru isen, bizi tehdit ettiğin azâbı hemen getir.' dediler.

 Ahmet Varol = Dediler ki: 'Sen bizi ilahlarımızdan alıkoymak için mi bize geldin? Öyleyse doğru sözlülerden isen bize vaad ettiğini getir.'

 Ali Bulaç = Dediler ki: "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir."

 Ali Fikri Yavuz = Onlar (Hûd’a) dediler ki: “- Sen, ibadet ettiğimiz putlarımızdan bizi çevirmek için mi bize geldin? Haydi, eğer doğru söyliyenlerdensen, bize vaad edib korkuttuğun azabı, getir bize!...”

 Ali Ünal = “Sen bizi ilâhlarımızdan vazgeçirmeye mi geldin?” diye mukabelede bulundular. “Eğer iddianda tutarlı olup doğruyu söylüyorsan, bizi kendisiyle tehdit ettiğin o azabı haydi getir de görelim!”

 Bayraktar Bayraklı = Onlar, “Sen bizi tanrılarımızdan vazgeçirmeye mi geldin? Eğer doğru söylüyorsan haydi, uyardığın azabı getir!” dediler.

 Bekir Sadak = «ize, bizi tanrilarimizdan alikoymak icin mi geldin? Dogru sozlulerden isen, bizi tehdit ettigin seyi basimiza getir» dediler.

 Celal Yıldırım = Onlar da, «sen bizi tanrılarımızdan döndürmek için mi geldin ? Eğer doğrulardan isen, tehdîd edip durduğun azabı getir» dediler.

 Cemal Külünkoğlu = Onlar ise: “Sen bizi ilâhlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi (azabı) başımıza getir” demişlerdi.

 Diyanet İşleri (eski) = 'Bize, bizi tanrılarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru sözlülerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir' dediler.

 Diyanet Vakfi = «Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir» dediler.

 Edip Yüksel = 'Bizi tanrılarımızdan saptırmak için mi bize geldin? Doğru sözlü isen bize söz verdiğini getir bakalım,' dediler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Sen, dediler: bizi ma'budlarımızdan çevirmek için mi geldin bize? Haydi getir! O bize va'd edib durduğun azâbı sadıklardan isen.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar: «Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin bize? Haydi getir bize, o tehdit edip durduğun o azabı; eğer doğru söyleyenlerden isen!» dediler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar: «Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir.» dediler.

 Gültekin Onan = Dediler ki: "Sen, bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir."

 Harun Yıldırım = Dediler ki: “Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan tehdit ettiğin şeyi bize getir.”

 Hasan Basri Çantay = Dediler ki: «Sen bize, bizi Tanrılarımız (a tapmak) dan döndürmen için mi geldin? öyleyse bizi tehdîd etmekde olduğun şey'i, eğer (iddianda) doğru söyleyenlerdensen, getir bize».

 Hayrat Neşriyat = (Onlar:) '(Sen) bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer (iddiâsında) doğru kimselerden isen, haydi bizi tehdîd edip durduğun (azâb)ı bize getir!' dediler.

 İbni Kesir = Onlar da: Sen, bizi tanrılarımızdan döndürmek için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen; haydi taehdit ettiğin şeyi başımıza getir, demişlerdi.

 Kadri Çelik = (Ona) Dediler ki: “Sen bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? O halde eğer doğru söylüyorsan, vaat ettiğin şeyi bize getir!”

 Muhammed Esed = Onlar, "Sen," dediler, "Bizi tanrılarımızdan soğutup vazgeçirmek için mi geldin? Öyleyse, eğer hakikat erbabı isen, bizi tehdit edip durduğun şu (akibeti) gerçekleştir bakalım!"

 Mustafa İslamoğlu = Onlar da: "Sen bizi ilahlarımızdan soğutmak için mi geldin? Eğer sözüne sadıksan, haydi tehdit ettiğin şeyi getir!" dediler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Dediler ki: «Sen bize geldin mi ki, bizi ilâhlarımızdan geri döndüresin? İmdi bize vaadettiğin şeyleri getiriver, eğer sen sâdıklardan oldu isen.»

 Ömer Öngüt = Dediler ki: "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğru sözlülerden isen, hadi bizi tehdit edip durduğun azabı başımıza getir. "

 Şaban Piriş = Onlar da: -Bizi ilahlarımızdan ayırmak için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen haydi bize getir, bizi tehdit ettiğin şeyi! demişlerdi.

 Sadık Türkmen = Dediler ki: “Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Öyleyse, bizi tehdit ettiğin şeyi getir! Eğer doğru söyleyenlerden isen!”

 Seyyid Kutub = Dediler: «Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin şeyi getir.»

 Suat Yıldırım = Onlar: "Sen bizi tanrılarımızdan vazgeçirmeye mi geldin! Haydi, iddianda tutarlı isen, geleceğini bildirerek bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir bakalım!" dediler.

 Süleyman Ateş = Dediler: "Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir."

 Tefhim-ul Kuran = Dediler ki: «Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir.»

 Ümit Şimşek = Onlar ise 'Sen bizi tanrılarımızdan vazgeçirmek için mi geldin?' dediler. 'Doğru söylüyorsan, bize vaad ettiğin şeyi getir.'

 Yaşar Nuri Öztürk = Dediler: "Sen bizi, tanrılarımızdan yüz geri etmek için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."

 İskender Ali Mihr = “Sen bizi ilâhlarımızdan döndürmek için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan (doğru söyleyenlerden) isen, o zaman bize vaadettiğin şeyi (azabı) getir.” dediler.

 İlyas Yorulmaz = Kavmi “Sen bizi ilahlarımızdan vaz geçirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, bize vaat ettiğini (hesap gününü) başımıza getir” dediler.