أُوْلَئِكَ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَفْتَرُونَ
Ulâikellezîne hasirû enfusehum ve dalle anhum mâ kânû yefterûn(yefterûne).
ulâike | : işte onlar |
ellezîne | : o kimseler |
hasirû enfuse-hum | : nefslerini hüsrana düşürdüler |
ve dalle an-hum | : ve onlardan saptı, uzaklaştı (gitti) |
mâ kânû | : oldukları şeyler |
yefterûne | : uyduruyorlar, iftira ediyorlar |
Diyanet İşleri = İşte bunlar, kendilerini ziyana uğratan kimselerdir. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerini yüz üstü bırakıp kaybolup gitmiştir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, öyle kişilerdir ki kendilerine zarar verdiler ve uydurdukları şeyler de onlardan çekildi, kaybolup gitti.
Abdullah Parlıyan = İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir ve uydurdukları şeyler, yani putları, ilahları ve ilahlık yakıştırdıkları şeyler de onlara bir fayda vermeden kaybolup gitmiştir.
Adem Uğur = İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti.
Ahmed Hulusi = İşte bunlar nefslerini hüsrana uğratanlardır! Uydurmakta oldukları şeyler de (varsandıkları tanrılar) onlardan kaybolup gitti.
Ahmet Tekin = Onlar kendilerini, birbirlerini hüsrana uğratanlardır. Uydurmakta oldukları şeyler de, bir fayda sağlamamış, kendilerini terkedip kaybolmuştur.
Ahmet Varol = İşte onlar kendilerini zarara sokanlardır ve uydurdukları [4] yanlarından kaybolmuştur.
Ali Bulaç = İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurdukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Ali Fikri Yavuz = İşte bunlar, kendilerine yazık etmiş kimselerdir. Allah’a şefaatçi diye uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitmiştir.
Ali Ünal = Onlardır bizzat kendilerini helâke sürükleyen ve ziyana uğratanlar; ve dünyada iken uydurdukları (sahte ilâhlar) da kendilerini yüzüstü bırakıp, görünmez oluverdi!
Bayraktar Bayraklı = İşte bunlar, kendilerine yazık edenlerdir. Uydurup durdukları şeyler de yanlarından kaybolmuştur.
Bekir Sadak = Iste bunlar kendilerine yazik edenlerdir. Uydurduklari putlar da onlardan uzaklasip kaybolmustur.
Celal Yıldırım = İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir ve uydurdukları şeyler (putlar ve benzeri uydurma ilâhlar) de kendilerine yan çizip gitmiştir.
Cemal Külünkoğlu = Onlar kendilerine yazık etmiş olan kimselerdir. O iftira edip (şefaatçi diye) uydurdukları da kendilerinden yüz çevirip gitmişlerdir.
Diyanet İşleri (eski) = İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir. Uydurdukları putlar da onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur.
Diyanet Vakfi = İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti.
Edip Yüksel = Onlar, kişiliklerini yitirenlerdir. Uydurdukları şeyler bile kendilerini terkedip kaybolmuştur.
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte bunlar kendilerine yazık etmiş kimselerdir ve o iftira ettikleri uydurmaları hep kendilerinden gâib olup gitmişlerdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte bunlar kendilerine yazık etmiş kimselerdir ve uydurdukları uydurmaları da kendilerini bırakarak kaybolup gitmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar kendilerine yazık etmiş olan kimselerdir. O iftira edip uydurdukları da kendilerinden yüz çevirip gitmişlerdir.
Gültekin Onan = İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurdukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Harun Yıldırım = İşte bunlar, kendilerine yazık edenlerdir, uydurmakta oldukları şeyler de onlardan uzaklaşıpkaybolmuştur.
Hasan Basri Çantay = Onlar nefislerine ziyan edenlerdir. Uydurmakda oldukları şeyler (putlar) da kendilerinden uzaklaşıb gaybolmuşdur.
Hayrat Neşriyat = İşte onlar kendilerini hüsrâna uğratanlardır ve uydurmakta oldukları şeyler (o hesab günü) kendilerinden uzaklaşmıştır.
İbni Kesir = Kendilerini kayba uğratanlar, işte bunlardır. Uydurdukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitmiştir.
Kadri Çelik = İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurmakta oldukları da onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Muhammed Esed = İşte kendi kendilerine (kendi güçlerine, yeteneklerine) yazık edenler böyleleridir; onların o yalana dayalı çürük tezlerinin kendilerine (Hesap Gününde) bir yararı olmayacak:
Mustafa İslamoğlu = Bu tipler kendilerine yazık eden kimselerdir; ve uydurdukları kuruntu(ürünü aracı)lar, kendilerini yüzüstü bırakmıştır.
Ömer Nasuhi Bilmen = İşte onlar o kimselerdir ki, kendi nefislerine yazık etmişlerdir. Ve onlardan iftira eder oldukları şeyler de gaib olup gitmiştir.
Ömer Öngüt = İşte onlar kendilerine yazık ettiler. Uydurdukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti.
Şaban Piriş = İşte bunlar, kendilerine yazık edenlerdir, uydurmakta oldukları şeyler de onlardan uzaklaşıpkaybolmuştur.
Sadık Türkmen = Işte bunlar kendilerini hüsrana uğratan kimselerdir. Uydurup iftira ettikleri şeyler kendilerinden kaybolup gitmiştir.
Seyyid Kutub = Bunlar kendilerini hüsrana düşürmüşler ve uydurdukları ilahlar ortalıkta görünmez olmuşlardır.
Suat Yıldırım = İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurdukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Süleyman Ateş = İşte onlar canlarını ziyana sokan kimselerdir. Ve uydurdukları şeyler, kendilerinden kaybolup gitmiştir.
Tefhim-ul Kuran = İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurmakta oldukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Ümit Şimşek = İşte onlar kendilerini hüsrana düşürmüş olanlardır. Uydurdukları şeyler ise kendilerini bırakıp kaybolmuştur.
Yaşar Nuri Öztürk = Iste bunlar kendilerine yazik edenlerdir. Uydurduklari putlar da onlardan uzaklasip kaybolmustur.
İskender Ali Mihr = İşte onlar nefslerini hüsrana düşüren kimselerdir. Ve uydurmuş oldukları şeyler onlardan uzaklaştı (gitti).
İlyas Yorulmaz = Dünya hayatında böyle davrananlar kendi kendilerine zarar vermişler ve uydurdukları aracılarda onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır.