Önceki Ayet Sonraki Ayet  
69. Sûre Hâkka/20

 إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيهْ

  İnnî zanentu enniy mülâkın hısâbiyeh.

Kelime Karşılaştırma
innî : muhakkak ki ben
zanentu : zannettim, inandığım için biliyordum
ennî : ben ..... olduğumu
mulâkin : mülâki olunacak
hisâbiyeh : hesabım
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Zâten ben biliyordum ki kıyâmet günü kavuşacağım hesâbıma.

 Abdullah Parlıyan = Ben zaten hesabımın bir gün önüme konulacağını bilip inanıyordum.”

 Adem Uğur = Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.

 Ahmed Hulusi = "Gerçekten ben, yaptıklarımın sonucuna kavuşacağımı düşünüyordum!"

 Ahmet Tekin = 'Ben kesinlikle hesabımla karşılaşacağımı, sorguya çekileceğimi anlamış ve hazırlanmıştım.'

 Ahmet Varol = Çünkü ben hesabımla karşılaşacağımı sanmıştım (anlamıştım).'

 Ali Bulaç = "Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."

 Ali Fikri Yavuz = Çünkü ben, hesabıma kavuşacağımı sezmiştim.”

 Ali Ünal = Zaten ben, bir gün hesabımla baş başa kalacağıma kesin inanmıştım!”

 Bayraktar Bayraklı = (19-20) Kitabı sağ tarafından verilenler, “Alın kitabımı okuyun, doğrusu ben hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum” diyecek.

 Bekir Sadak = (19-20) Kitabi sagindan verilen «Alin, kitabimi okuyun, dogrusu bir hesaplasma ile karsilasacagimi umuyordum» der.

 Celal Yıldırım = Çünkü gerçekten ben, hesabımla karşılaşacağımı kesinlikle biliyordum» der.

 Cemal Külünkoğlu = (19-20) Sicili (amel defteri) sağ eline tutuşturulan, (iftiharla) haykıracak: “İşte defterim, okuyun! Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum” diyecek.

 Diyanet İşleri (eski) = (19-20) Kitabı sağından verilen; 'Alın, kitabımı okuyun, doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşacağımı umuyordum' der.

 Diyanet Vakfi = (19-20) Kitabı sağ tarafından verilen: Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum, der.

 Edip Yüksel = 'Hesabımla karşılaşacağıma inanıyordum.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Çünkü ben sezmiştim ki ben kavuşacağım hisabıma

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim.»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim» der.

 Gültekin Onan = "Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."

 Harun Yıldırım = “Çünkü ben, hesabıma kavuşacağımı kesin olarak biliyordum.”

 Hasan Basri Çantay = «Çünkü ben hakıykaten hisâbıma kavuşacağımı (kuvvetle) zannetmişdim».

 Hayrat Neşriyat = (19-20) İşte kitâbı sağ eline verilen kimseye gelince, (sevinerek) der ki: 'Alın, kitâbımı okuyun; doğrusu ben, hesâbımla karşılaşacak kimse olduğumu gerçekten sezmiştim(bilmiştim)!' der.

 İbni Kesir = Doğrusu ben, bir hesablaşma ile karşılaşacağımı sanıyordum.

 Kadri Çelik = “Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı biliyordum.”

 Muhammed Esed = Zaten (bir gün) hesabımın önüme konulacağını bilmiştim!"

 Mustafa İslamoğlu = Kesinlikle ben, hesabımla yüzleşeceğime gönülden inanmıştım!"

 Ömer Nasuhi Bilmen = (20-21) «Şüphe yok, ben zannetmiştim ki, ben muhakkak hesabıma uğrayacağım.» İmdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştadır.

 Ömer Öngüt = "Ben zaten hesabıma kavuşacağımı sezmiştim. "

 Şaban Piriş = (19-20) Kimin kitabı sağından verilirse, -Alın, kitabımı okuyun, ben zaten bu hesabıma ulaşacağımı tahmin etmiştim, der.

 Sadık Türkmen = Çünkü ben, hesabıma kavuşacağımı biliyordum.”

 Seyyid Kutub = Ben hesabımın inceleneceğini sezmiştim» der.

 Suat Yıldırım = "Zaten ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!" der.

 Süleyman Ateş = "Ben hesabımla karşılaşacağımı sezmiştim zaten."

 Tefhim-ul Kuran = «Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım.»

 Ümit Şimşek = 'Ben zaten hesaba çekileceğimi biliyordum.'

 Yaşar Nuri Öztürk = "Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten."

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki ben, hesabıma mülâki olacağımı (hesabımla karşılaşacağımı) biliyordum.

 İlyas Yorulmaz = “Zaten ben yaptıklarımın hesabıyla karşılaşacağımı (dünyada iken) biliyordum” der.