بَلْ عَجِبُوا أَن جَاءهُمْ مُنذِرٌ مِّنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا شَيْءٌ عَجِيبٌ
Bel acibû en câehum munzirun minhum fe kâlel kâfirûne hâzâ şey’un acîbun.
Diyanet İşleri = (1-2) Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!”
Abdulbaki Gölpınarlı = Hayır, onlar, içlerinden bir korkutucunun gelmesine şaşıp kaldılar da kâfirler, gerçekten de dediler, bu şaşılacak bir şey.
Abdullah Parlıyan = İçlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar. O Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Bu ne tuhaf şey!” dediler.
Adem Uğur = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: "Bu şaşılacak bir şeydir."
Ahmed Hulusi = Bilakis aralarından bir uyarıcı onlara geldi diye hayret ettiler de, o hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle dedi: "Bu çok acayip bir şey. . . "
Ahmet Tekin = İçlerinden, kendilerine, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı, bir peygamber geldiğine doğrusu şaşırdılar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler:'Bu şaşılacak bir şeydir.'dediler.
Ahmet Varol = Hayır, kendilerine içlerinden bir uyarıcı gelmesine hayret ettiler de o inkar edenler: 'Bu şaşılacak bir şeydir' dediler.
Ali Bulaç = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler.
Ali Fikri Yavuz = Doğrusu (o Kureyşli) kâfirler, kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da şöyle dediler: “- Bu, tuhaf bir şey!...
Ali Ünal = Ne var ki (o müşrikler), kendi içlerinden bir uyarıcının onlara gelmesini tuhaf karşılamakta ve (gerçeği gizleyen) o kâfirler, “Bu”, demektedirler, “çok tuhaf bir şey.
Bayraktar Bayraklı = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: “Bu şaşılacak bir şeydir.”
Bekir Sadak = (2-3) Kafirler, aralarindan bir uyaricinin gelmesine sastilar da: «Bu sasilacak bir sey; oldugumuz ve toprak oldugumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir donustur» dediler.
Celal Yıldırım = (2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!.
Cemal Külünkoğlu = (1-2) Kâf. Şanlı ve şerefli Kur'an'a andolsun ki, inkârcılar aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu şaşılacak bir şeydir.”
Diyanet İşleri (eski) = (2-3) Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: 'Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür' dediler.
Diyanet Vakfi = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: «Bu şaşılacak bir şeydir.»
Edip Yüksel = İçlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesini tuhaf karşıladılar! Kafirler, 'Bu tuhaf bir şey' dediler,
Elmalılı Hamdi Yazır = Doğrusu şaştılar da kendilerine içlerinden korkutucu bir Peygamber geldiğine dediler ki kâfirler bu acîb bir şey
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Doğrusu kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da kafirler dediler ki: «Bu şaşılacak şey!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Doğrusu kâfirler kendi içlerinden uyarıcı bir peygamber geldiğine şaşırdılar da dediler ki: «Bu şaşılacak bir şeydir!
Gültekin Onan = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler.
Harun Yıldırım = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: “Bu, şaşılacak bir şeydir.” dediler.
Hasan Basri Çantay = Bil'akis o kâfirler, kendilerine içlerinden inzâr edici (bir peygamber) geldi diye, hayrete düşdüler de «Bu, dediler, şaşılacak bir şey».
Hayrat Neşriyat = Bil'akis kendilerine içlerinden bir korkutucu gelmesine hayret ettiler de, o kâfirler dedi ki: 'Bu, şaşılacak bir şeydir!'
İbni Kesir = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da o kafirler: Bu, şaşılacak bir şey, dediler.
Kadri Çelik = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar da o kâfirler, “Bu (diriliş) şaşılacak bir şey!” dediler.
Muhammed Esed = Onlar içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar; ve bu hakikat inkarcıları: "Ne tuhaf bir şey bu!" diyorlar,
Mustafa İslamoğlu = Ama nerde! Onlar içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar ve işte bu kafirler dediler ki: "Bu ne acayip bir iş!
Ömer Nasuhi Bilmen = (1-2) Kâf. Ve bereketi pek ziyâde olan Kur'an hakkı için. Habibim! O kâfirler, seni tasdik etmediler. Belki kendilerinden bir korkutucu gelmesinden teaccüb ettiler. O kâfirler dedi ki: «Bu şaşılacak bir şey.»
Ömer Öngüt = Aralarından bir uyarıcının gelmiş olmasına şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: "Bu şaşılacak bir şey!"
Şaban Piriş = Kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar da, kafirler: Bu, acayip bir şey, dediler.
Sadık Türkmen = Içlerinden kendilerine bir uyarıcı gelmesine hayret ettiler de, inkârcılar: “Bu acayip bir şeydir.
Seyyid Kutub = Kafirler aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da «Bu şaşılacak bir şeydir» dediler.
Suat Yıldırım = (2-3) Doğrusu, onlar, kendilerinden birinin, uyarıp irşad etmek için gelmesine şaşırdılar da kâfirler: "Bu, ne tuhaf şey!" dediler, "Biz ölüp de toprak olduktan sonra mı dirileceğiz? Bu, aklın alamayacağı kadar uzak bir ihtimal!"
Süleyman Ateş = İçlerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kâfirler: "Bu tuhaf bir şeydir" dediler.
Tefhim-ul Kuran = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı korkutucunun gelmesine şaştılar da, o kâfirler: «Bu şaşılacak bir şey» dediler.
Ümit Şimşek = Kâfirler içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar da 'Bu ne acaip şey!' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk = İş sanıldığı gibi değil! Kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaştılar da şöyle dediler o küfre batanlar: "Acayip şey bu!"
İskender Ali Mihr = Hayır, kendilerinden bir nezirin onlara gelmesine şaşırdılar. Bunun üzerine kâfirler: “Bu şaşılacak bir şey.” dediler.
İlyas Yorulmaz = Onlar kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. İnkâr edenler “Bu şaşılacak bir şey. ”