فَطَافَ عَلَيْهَا طَائِفٌ مِّن رَّبِّكَ وَهُمْ نَائِمُونَ
Fe tâfe aleyhâ tâifun min rabbike ve hum nâimûn(nâimûne).
fe | : fakat |
tâfe | : dolaştı |
aleyhâ | : onun üzerinde |
tâifun | : tayfun, kasırga, afet |
min rabbi-ke | : rabbinizden, rabbiniz tarafından |
ve hum nâimûne | : ve onlar uyuyorlar |
Diyanet İşleri = Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir afet (ateş) bahçeyi sardı.
Abdulbaki Gölpınarlı = Halbuki bahçenin üstünde, Rabbinden gelen bir felâket dolaşmadaydı ki onlar uyuyorlardı.
Abdullah Parlıyan = Onlar daha uykuda iken Rabbinden gelen bir felaket bahçeyi kapladı ve sardı.
Adem Uğur = Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de,
Ahmed Hulusi = Onlar uyurlarken, Rabbinden bir sarıcı o bahçeyi sardı!
Ahmet Tekin = Onlar uykuda iken, Rablerinden gelen bir âfet ülkeyi sardı.
Ahmet Varol = Ancak onlar uyurlarken Rabbinden (gönderilen) bir salgın onun üzerini sardı,
Ali Bulaç = Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp gelen bir bela onun üstünü sarıp kuşatıverdi.
Ali Fikri Yavuz = Bir de onlar uyurlarken, o bahçe üzerine Rabbinden bir belâ indi de,
Ali Ünal = Ama onlar uyurken Rabbi’nden gelen bir âfet bahçeyi kaplayıverdi.
Bayraktar Bayraklı = Onlar uykudayken Rabbinin katından bir felâket, bostanlarını sardı.
Bekir Sadak = (19-20) Ama onlar daha uykudayken Rabbinin katindan gonderilen bir salgin o bahceyi sarivermisti de bahce kapkara kesilmisti.
Celal Yıldırım = Kendileri henüz uykuda iken Rabbin tarafından dolaşan bir belâ, bahçeyi sarıverdi.
Cemal Külünkoğlu = (19-20) Ancak onlar uyurken Rabbin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de, (bahçe) kökünden kuruyup kapkara kesilmişti.
Diyanet İşleri (eski) = (19-20) Ama onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de bahçe kapkara kesilmişti.
Diyanet Vakfi = (19-20) Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi.
Edip Yüksel = Onlar uykudayken Rabbin tarafından gönderilen bir ziyaretçi (fırtına) bahçelerini ziyaret etti.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken ona rabbından bir dolaşan dolaşıvermişti onlar uyuyorlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken onlar uyurken Rabbin tarafından bir dolaşan (afet) onun üzerinden dolaşıverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat onlar uyurken dolaşıcı bir belâ onu sardı da,
Gültekin Onan = Fakat onlar, uyuyorlarken, rabbin tarafından dolaşıp gelen bir bela onun üstünü sarıp kuşatıverdi.
Harun Yıldırım = Fakat onlar uyurlarken, Rabbin tarafından kuşatan onu kuşatıverdi.
Hasan Basri Çantay = Halbuki onlar uyurlarken hemen Rabbinden (gönderilen) dolaşıcı bir belâ onu sardı da.
Hayrat Neşriyat = Fakat onlar, (henüz) uykuda olan kimseler iken, Rabbinden bir dolaşıcı (ateş, geceleyin) orayı (o bahçeyi) sarıverdi.
İbni Kesir = Ama onlar, daha uykuda iken; Rabbının katından gönderilen bir salgın onu sardı da,
Kadri Çelik = Derken, onlar uyuyorlarken Rabbin tarafından dolaşıp gelen bir bela onun üstünü sarıp kuşatıverdi.
Muhammed Esed = bunun üzerine, onlar uykudayken Rabbinden (gelen) bir salgın o (bahçeyi) sarmıştı,
Mustafa İslamoğlu = Ve onlar uykudayken Rabbinden gelen bir (bela) o (bahçeyi) bir bir yokladı.
Ömer Nasuhi Bilmen = (18-19) Bir istisnada da bulunmuyorlardı. Derken onlar uykuda iken o bostanın üzerine Rabbin tarafından bir azap (beliyye) dolaşıverdi.
Ömer Öngüt = Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen kuşatıcı bir âfet bahçeyi sarıverdi.
Şaban Piriş = Onlar uyurken, Rabbin tarafından bir felaket bahçeyi sarıverdi.
Sadık Türkmen = Orayı rabbinden gelen doğal bir afet/tayfun sardı. Onlar uyuyorlarken!
Seyyid Kutub = Ancak onlar uyurken Rabbin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de.
Suat Yıldırım = (19-20) Fakat onlar henüz uykuda iken, Rabbin tarafından gönderilen bir afet bahçeyi kapladı. Bahçe sabahleyin siyah kül haline geliverdi.
Süleyman Ateş = Fakat onlar uyurlarken hemen (gönderilen) dolaşıcı bir belâ, onu sardı da,
Tefhim-ul Kuran = Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp gelen bir bela onun üstünü sarıp kuşatıverdi.
Ümit Şimşek = Onlar uyurken Rabbin tarafından bir âfet orayı kuşatıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk = Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da,
İskender Ali Mihr = Fakat onlar uyuyorken, Rabbin tarafından gönderilen bir afet onun (bostan mahsullerinin) üzerinde dolaştı.
İlyas Yorulmaz = Onlar yataklarında uyurlarken Rabbin tarafından bir gurup, toplayacakları ürünleri dolaştılar.