قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ
Kâlû innemâ ente minel musahharîn(musahharîne).
kâlû | : dediler |
innemâ | : ancak, sadece |
ente | : sen |
min | : den, dan |
el musahharîne | : sihir yapılmış olanlar, büyülenmişler |
Diyanet İşleri = Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Sen dediler, ancak büyülenmiş kişilerdensin.
Abdullah Parlıyan = Halkı Şuayb'a şöyle dedi: “Sen düpedüz büyülenmiş birisin.
Adem Uğur = Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
Ahmed Hulusi = Dediler ki: "Sen yalnızca büyülenmişsin (etki altındasın)!"
Ahmet Tekin = Onlar:'Sen, olsa olsa, büyülenerek aklı etki altına alınanlardan birisisin' dediler.
Ahmet Varol = Dediler ki: 'Sen ancak büyülenmişlerdensin.
Ali Bulaç = Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin".
Ali Fikri Yavuz = (Onlar, peygamberleri Şuayb’a şöyle) dediler: “- Sen muhakkak çok büyülenenlerdensin.
Ali Ünal = “Şuayb,” dediler, “sen, büyülenmiş birisisin.
Bayraktar Bayraklı = Onlar şöyle dediler: “Sen sadece büyülenenlerden birisin.”
Bekir Sadak = (185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.
Celal Yıldırım = «Sen ancak büyülenmiş (aklî dengesini kaybetmiş)lerden birisin.
Cemal Külünkoğlu = Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin!”
Diyanet İşleri (eski) = (185-187) 'Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğru sözlü isen göğün bir parçasını üstümüze düşür' dediler.
Diyanet Vakfi = Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
Edip Yüksel = Dediler ki, 'Sen büyülenmişsin.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Dediler: «Sen muhakkak büyülenmişlerdensin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar şöyle dediler: «Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin.»
Gültekin Onan = Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin."
Harun Yıldırım = Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
Hasan Basri Çantay = Dediler: «Sen ancak fazla büyülenmişlerdensin»!
Hayrat Neşriyat = (Onlar şöyle) dediler: 'Sen ancak iyice sihirlenmiş kimselerdensin!'
İbni Kesir = Dediler ki: Sen, ancak büyülenmişlerdensin.
Kadri Çelik = Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
Muhammed Esed = (Halkı Şuayb'a şöyle) dedi: "Sen düpedüz büyülenmiş birisin;
Mustafa İslamoğlu = Onlar dediler ki: "Sen büyülenmiş birinden başkası değilsin!
Ömer Nasuhi Bilmen = Dediler ki: «Şüphe yok, sen (iyice) büyülenmişlerdensin.»
Ömer Öngüt = Dediler ki: “Olsa olsa sen büyülenmiş birisin. ”
Şaban Piriş = -Sen, ancak büyülenmiş bir adamsın dediler.
Sadık Türkmen = Dediler ki: “Sen büyülenmişlerdensin!
Seyyid Kutub = Eykeliler dediler ki; «Sen büyüye çarpılmış birisin.»
Suat Yıldırım = "Sen" dediler, "bir sihirin etkisine kapılmışsın.
Süleyman Ateş = Dediler: "Sen iyice büyülenmişlerdensin."
Tefhim-ul Kuran = Dediler ki: «Sen ancak büyülenmişlerdensin.»
Ümit Şimşek = Dediler ki: 'Anlaşılan sen büyülenmişsin.
Yaşar Nuri Öztürk = Dediler: "Sen fena halde büyülenmişsin."
İskender Ali Mihr = “Sen sadece büyülenmişlerdensin.” dediler.
İlyas Yorulmaz = Dediler ki “Şuayb! Sen sihire uğramışlardan birisin. ”