الَّذِينَ قَالُواْ إِنَّ اللّهَ عَهِدَ إِلَيْنَا أَلاَّ نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىَ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُ قُلْ قَدْ جَاءكُمْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذِي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Ellezîne kâlû innallâhe ahide ileynâ ellâ nu’mine li resûlin hattâ ye’tiyenâ bi kurbânin te’kuluhun nâr(nâru), kul kad câekum rusulun min kablî bil beyyinâti ve billezî kultum fe lime kateltumûhum in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne).
ellezîne | : onlar |
kâlû | : dediler |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
ahide | : ahd etti |
ileynâ | : bize |
ellâ nu’mine | : îmân etmememiz için |
li resûlin | : bir resûle, elçiye |
hattâ | : ... oluncaya kadar, ... olmadıkça |
ye’tiye-nâ bi | : bize getirir |
kurbânin | : bir kurban |
te’kulu-hu en nâru | : ateş onu yer |
kul | : de, söyle |
kad câe-kum | : size gelmişti |
rusulun | : resûller, elçiler |
min kablî | : benden önce |
bi el beyyinâti | : beyyinelerle, açık deliller ile |
ve bi ellezî | : ve ki o şey |
kultum | : siz söylediniz |
fe lime | : o halde niçin |
kateltumû-hum | : onları öldürdünüz |
in kuntum | : eğer siz ... iseniz |
sâdıkîne | : sâdıklar, doğru söyleyenler |
Diyanet İşleri = Onlar, “Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti” dediler. De ki: “Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Kurban ettiğini, bir yıldırım düşüp yakmadıkça inanmayız hiçbir peygambere, bize böyle emretti Allah gerçekten de dediler. De ki: Benden önce apaçık mûcizelerle ve söylediğiniz mûcizeyle birçok peygamberler gelip geçti, doğruysa sözünüz ne diye öldürdünüz onları?
Abdullah Parlıyan = Doğrusu bize gökten inen bir ateşin yakıp yok edeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamız için Allah bizden söz almıştır diyenlere de ki: “Benden önce de peygamberler size hakikatin tüm delillerini ve bu dediğinizi getirmişlerdi. Peki söylediğinizde samimi iseniz, neden onları öldürdünüz?”
Adem Uğur = Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?
Ahmed Hulusi = Onlar (Yahudiler) şöyle demişlerdi: "Allâh bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir Rasûle iman etmememiz konusunda emretti. " De ki: "Benden önce Rasûller açık deliller olarak gelmiş ve de istediğinizi getirmişlerdi. Eğer sözünüzde sadık idiyseniz, niçin onları öldürdünüz?"
Ahmet Tekin = 'Allah, bize gökten inen, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir Rasule güvenmememizi, itimat etmememizi emretti' diyenlere:'Size, benden önce mûcizelerle, özellikle istediğiniz mûcize ile nice Rasuller geldi. Eğer dürüst kimseler olduğunuz iddiasında iseniz, niçin peygamberleri öldürdünüz?' de.
Ahmet Varol = 'Allah bizden, ateşin yediği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamız üzere söz aldı' diyenler var ya, onlara de ki: 'Benden önce nice peygamberler size açık deliller ve sizin o söylediğinizi getirdiler. Eğer doğru sözlü idiyseniz onları niçin öldürdünüz?'
Ali Bulaç = "Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki: "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"
Ali Fikri Yavuz = O Yahûdiler şöyle dediler: “- Gökten mucize olarak gelecek ateşin yiyip tüketeceği bir kurban getirinceye kadar hiç bir Peygambere iman etmememizi Allah bize emretti.” (Rivayet edildiğine göre İsrailoğulları kurban eti yemezler ve kurban ettikleri hayvanın etini çatısız bir eve korlardı. Zamanın peygamberi orada dua yapardı. Halk da dışarda duanın kabulünü beklerdi. Gökten beyaz bir ateş gelip o kurbanı yakardı ve bu onun kabulüne bir alâmet sayılırdı). De ki:”- Size, benden önce bir çok peygamberler apaçık delillerle gelmiş ve o dediğinizi de elbet getirmişti. Ya, sadık kimseler idiyseniz niçin onları öldürdünüz?
Ali Ünal = Tutmuşlar bir de, “(Kabul edildiğinin alâmeti olarak gökten inecek bir) ateşin yakıp kor haline getirdiği bir kurban mucizesi göstermedikçe hiçbir rasûle inanmayacağımıza dair Allah bizden söz aldı.” diyorlar. (Onlara) de ki: “Benden önce size, (Allah’ın rasûlü olduklarını apaçık gösteren) deliller ve mucizelerle, hem o söylediğiniz kurban mucizesiyle de pek çok rasûller geldi. Eğer bu iddianızda doğru ve samimî iseniz, o zaman o rasûlleri neden hep öldürdünüz?”
Bayraktar Bayraklı = Onlar derler ki: “Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamayı emretti.” De ki: “Benden evvel nice peygamberler en açık deliller ile ve sizin söylediklerinizle geldiler. Eğer doğru insanlar iseniz, niçin onları öldürdünüz?”
Bekir Sadak = «Dogrusu, atesin yiyecegi bir kurban getirmedikce hicbir peygambere inanmamak uzere Allah bize ahid verdi» diyenlere sen, de ki: «Benden once peygamberler size belgeler ve dediginiz seyi getirdi. Dogru sozlu iseniz nicin onlari oldurdunuz?»
Celal Yıldırım = «Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere imân etmiyeceğimize dair Allah bize ahidde bulundu. (Tevrat'ta emir verdi)» diyenlere, de ki: «Benden önce size peygamberler açık belgelerle ve sizin dediğiniz şeyle geldi, doğru sözlüler iseniz neden onları öldürdünüz?»
Cemal Külünkoğlu = Doğrusu onlar: “Allah, bize, (gökten mucize olarak inen) ateşin yiyeceği (yakacağı) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı (Tevrat'ta) emretti” dediler. De ki: “Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?”
Diyanet İşleri (eski) = 'Doğrusu, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamak üzere Allah bize ahid verdi' diyenlere sen, de ki: 'Benden önce peygamberler size belgeler ve dediğiniz şeyi getirdi. Doğru sözlü iseniz niçin onları öldürdünüz?'
Diyanet Vakfi = «Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti» diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi. Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?
Edip Yüksel = Onlar, 'Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda ALLAH bizden söz aldı,' diyorlar. De ki, 'Benden önce, apaçık delillerle birlikte bu dediğinizi de size getiren elçiler geldi. Sözünüzün eriyseniz niçin onları öldürdünüz?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Onlar ki «Allah dediler: bize şöyle and verdi: bize ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar hiç bir Resule iman etmiyeceğiz» de ki size benden evvel bir takım Resuller beyyinelerle gelmiş ve o dediğinizi de getirmiş idi ya onları niçin katlettiniz doğru iseniz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere iman etmememizi emretti. diyenlere de ki: «Size benden önce de bir takım peygamberler apaçık delilleri ve o dediğinizi getirmişti. O halde, eğer doğru söylüyorsanız, onları niçin öldürdünüz?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiç bir peygambere iman etmeyeceğimize dair Allah bize ahidde bulundu.» diyenlere de ki: «Benden önce size bazı peygamberler açık belgelerle ve sizin dediğiniz şeyle geldi. Eğer doğru insanlarsanız, ya onları niçin öldürdünüz?»
Gültekin Onan = "Tanrı bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi" diyenlere de ki: "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"
Harun Yıldırım = Onlar dediler ki: “Doğrusu hiçbir rasule ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar inanmamamız için Allah bizden söz aldı.” De ki: “Elbette ki benden önce size rasuller apaçık delillerle ve söylediğiniz şeylerle gelmişlerdi. Doğru kimseler idiyseniz onları niçin öldürdünüz?”
Hasan Basri Çantay = «Hakıykaten, Allah hiç bir peygambere — o, (gökden inecek) ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar — îman etmememizi bize emretdi» diyen (Yahudi) ler (e) de ki: «Size benden evvel nice peygamberler apaçık deliller ve mu'cizelerle beraber o dediğinizi de elbet getirmişdi. O halde (sözü) doğru (insan) lar idiniz de onları neye öldürdünüz»?
Hayrat Neşriyat = Onlar ki: 'Şübhesiz Allah, (gökten inen) ateşin kendisini yiyeceği (onu yakacağı)bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere îmân etmememizi bize emretti' dediler. De ki: 'Size, gerçekten benden önce apaçık mu'cizelerle ve dediğiniz (mu'cize) ile (de) peygamberler gelmişti. O hâlde (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, onları niçin öldürdünüz?'
İbni Kesir = Doğrusu, ateşin yiyeyceği bir kurban getirmedikçe; hiçbir peygambere inanmamamız için Allah, bize and verdi, diyenlere; benden önce nice peygamberler size apaçık delillerle ve dediğiniz şeylerle geldi. Doğru söylüyorsanız niçin onları öldürdünüz? de.
Kadri Çelik = “Kurbanın (fakirlerce yiyilmesi yerine) ateşte yakılması (hükmünü) getirmedikçe hiç bir peygambere inanmamak üzere Allah bizden ahit aldı” diyenlere de ki: “Benden önce peygamberler size apaçık belgeler ve dediğiniz şeyi getirdi. Doğru sözlü iseniz niçin onları öldürdünüz?”
Muhammed Esed = "Allah, yakılarak sunulan bir kurban getirmedikçe, hiçbir elçiye inanmamamızı bize emretmiştir" iddiasında bulunanlara gelince, (Ey Peygamber, onlara) de ki: "Benden önce de peygamberler size hakikatin tüm kanıtlarını ve o hakkında konuştuğunuzu getirmişlerdi: Peki, söylediğinizde samimi idiyseniz neden onları katlettiniz?"
Mustafa İslamoğlu = "Allah, yakılarak sunulan bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamızı emretmişti" diyenlere gelince: De ki: "Benden önce de size peygamberler gelmiş, hem hakikatin apaçık belgelerini hem de sözünü ettiğiniz şeyi getirmişlerdi. Peki, madem doğru söylüyordunuz da niçin onları öldürdünüz?"
Ömer Nasuhi Bilmen = O kimseler ki, «Şüphe yok Allah bize ahdetti ki, Ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar hiçbir peygambere imân etmeyelim,» dediler. De ki: «Şüphe yok benden evvel size peygamberler mûcizeler ile ve dediğiniz şey ile gelmişlerdi. Artık ne için onları öldürdünüz, eğer siz sâdık kimseler iseniz?»
Ömer Öngüt = O kimseler: “Doğrusu Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe herhangi bir peygambere iman etmememiz hususunda ahid verdi. ” dediler. De ki: “Benden önce de nice peygamberler apaçık delillerle ve dediğiniz şeyle geldiler. Eğer doğru sözlü iseniz, niçin onları öldürdünüz?”
Şaban Piriş = -Allah, bizden ateşin yediği bir kurban bize getirinceye kadar bir peygambere inanmamamız için söz aldı, diyenlere de ki: -Benden önce size peygamberler apaçık delillerle ve söylediğiniz (mucize) ile gelmişti. Eğer doğru söylüyorsanız/sözünüzde samimi iseniz niçin onları öldürdünüz?
Sadık Türkmen = Onlar: “Allah bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti” dediler. De ki: “Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler idiyseler, niçin onları öldürdüler?”
Seyyid Kutub = Ateşin yakıp yiyeceği bir kurban mucizesi göstermedikçe hiçbir peygambere inanmayalım diye Allah bize kesin direktif verdi diyenlere de ki; «Benden önce size açık belgeler getiren ve sözünü ettiğiniz mucizeyi gösteren peygamberler geldi. Eğer doğru söylüyorsanız, onları niçin öldürdünüz?»
Suat Yıldırım = Onlar dediler ki: "Allah, ateşin yakıp kor haline getireceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti." Onlara cevaben de ki: "Benden önce birçok peygamber açık delillerin (mûcizelerin) yanında, sizin öne sürdüğünüz kurbanı da getirdiler. Peki sözünüzde tutarlı iseniz, onları niçin öldürdünüz?"
Süleyman Ateş = Onlar: "Allâh bize, and verdi ki, bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmayalım." dediler. De ki: "Size benden önce açık deliller ve bu dediğinizi de getiren elçiler gelmişti. Eğer doğru idiyseniz niçin onları öldürdünüz?"
Tefhim-ul Kuran = «Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamız konusunda and verdi,» diyenlere, de ki: «Şüphesiz, benden önce nice peygamberler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, şu halde onları ne diye öldürdünüz?»
Ümit Şimşek = 'Allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti' diyenlere sen de ki: 'Benden önce size hem apaçık delilleri, hem de söylediğiniz şeyi getiren peygamberler geldi. Eğer doğru söylüyorsanız, onları neden öldürdünüz?'
Yaşar Nuri Öztürk = Onlar şöyle demişlerdi: "Allah bize ant verdi, kendisi bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir resule inanmayacağız." Söyle onlara: "Size benden önce o dediğinizle birlikte açık deliller getiren resuller gelmişti. Peki, madem doğru sözlülerdiniz neden onları katlettiniz?"
İskender Ali Mihr = Onlar, "Muhakkak ki Allah, “bize ateşin yiyeceği bir kurbanı getirinceye kadar, hiçbir Resûl’e“ îmân etmememiz için bize ahdetti" dediler. Onlara de ki: "Benden önce Resûller, beyyinelerle ve sizin söylediğiniz o şey ile size gelmişlerdi. Eğer siz sâdıklar (doğru söyleyenler) iseniz, o halde onları niçin öldürdünüz.
İlyas Yorulmaz = “Bir peygamberin bize ateşin yiyeceği (ateşe sunacağımız) bir kurban getirmedikçe, o peygambere inanmamamız hakkında Allah bizimle antlaşma yaptı” diyenler var. Onlara deki “Benden önce Allah’ın açıklayıcı ayetleriyle beraber ve sizin konuştuklarınızı size haber veren elçiler geldi. Peki onları niçin öldürdünüz? Doğru sözlü iseniz söyleyin.