مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ
Mâ yelfızu min kavlin illâ ledeyhi rakîbun atîdun.
mâ yelfızu | : söylenmez |
min kavlin | : bir söz |
illâ | : den başka, hariç (olmaz ki, olmasın) |
ledeyhi | : onun yanında |
rakîbun | : gözetleyiciler |
atîdun | : hazır bulunan |
Diyanet İşleri = İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hiçbir söz söylemez ki yanında, onu zapteden, gözetip kollayan biri bulunmasın.
Abdullah Parlıyan = İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.
Adem Uğur = İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.
Ahmed Hulusi = (İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır!
Ahmet Tekin = İnsanın ağzından çıkan her söz ve işlediği ameller, kesinlikle, yanında kendisine gözcülük eden ve hazır bulunan zabıt kâtibi melek tarafından, zapta geçirilir.
Ahmet Varol = O hiçbir söz söylemez ki yanında bir gözetleyici hazır bulunmasın.
Ali Bulaç = O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
Ali Fikri Yavuz = O, her ne söz atarsa muhakkak yanında hazır bir gözcü vardır.
Ali Ünal = Tek bir söz bile sarfetmiş olmasın ki, yanında onu gözetleyen ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun.
Bayraktar Bayraklı = İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın.
Bekir Sadak = (17-18) Saginda ve solunda, onunla beraber oturan iki alici melek, yaninda hazir birer gozcu olarak soyledigi her sozu zaptederler.
Celal Yıldırım = Ağzından ne gibi bir söz çıkarsa mutlaka yanında onu görüp gözeten bir gözcü vardır.
Cemal Külünkoğlu = İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında (yaptıklarını) gözetleyen, dediklerini kaydeden bir melek hazır bulunmasın.
Diyanet İşleri (eski) = (17-18) Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler.
Diyanet Vakfi = O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
Edip Yüksel = Yanında gözetleyen tanıklar olmaksızın ağzından bir söz çıkmaz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Her ne söz atarsa mutlak yanında hâzır bir gözcü vardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Her ne söz söylerse, mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (17-18) Saginda ve solunda, onunla beraber oturan iki alici melek, yaninda hazir birer gozcu olarak soyledigi her sozu zaptederler.
Gültekin Onan = O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
Harun Yıldırım = O bir söz söylemeye dursun, mutlaka onun yanında görüp gözetlemeye hazır biri vardır.
Hasan Basri Çantay = O, bir söz atmaya dursun, mutlak yanında haazır bir gözcü vardır.
Hayrat Neşriyat = (İnsan) hiçbir söz söylemez ki, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici (melek)bulunmasın!
İbni Kesir = O, bir söz atmaya dursun; mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır.
Kadri Çelik = O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
Muhammed Esed = insanın söylediği her şeyde yanıbaşında mutlaka bir gözetleyici bulunur.
Mustafa İslamoğlu = insandan herhangi bir söz çıkmaya görsün; illa ki, kendi içinde bile onu gözetleyip kaydeden Biri vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Bir lakırdı telaffuz etmez ki, illâ yanında hazırlanmış bir gözetici (melek) vardır.
Ömer Öngüt = O bir söz atmaya dursun, mutlaka yanında onu gözetleyen, söylediği her sözü zapteden (bir melek) hazır bulunur.
Şaban Piriş = Hiçbir şey söylemez ki onu gözleyen, tesbit eden biri bulunmasın.
Sadık Türkmen = Her ne söz söylerse, mutlaka onun yanında hazır bir gözcü vardır.
Seyyid Kutub = İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetliyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.
Suat Yıldırım = (17-18) Zaten onun sağında ve solunda yerleşmiş iki kayıtçı vardır. Ağzından çıkan bir tek söz olmaz ki yanında, bu iş için hazırlanmış gözcü olmasın, onun söylediğini ve yaptığını kaydetmiş olmasın.
Süleyman Ateş = (İnsan,) Hiçbir söz söylemez ki yanında kendisini gözetleyen, dediklerini zapteden (bir melek) hazır bulunmasın.
Tefhim-ul Kuran = O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
Ümit Şimşek = Ağzından ne söz çıkacak olsa, yanında onu gözetleyen ve kaydeden biri vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = Bir söz sarfetmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zaptediverir.
İskender Ali Mihr = Bir söz söylenmez ki, onun yanında hazır gözetleyiciler (tarafından tespit edilmiş) olmasın.
İlyas Yorulmaz = (Kişi) Söz olarak ne söylese kesinlikle onun yanında hazır bir gözcü vardır.