وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ وَإِنَّا عَلَى ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ
Ve enzelnâ mines semâi mâen bi kaderin fe eskennâhu fîl ardı ve innâ alâ zehâbin bihî le kâdirûn(kâdirûne).
ve enzel-nâ | : ve biz indirdik |
min es semâi | : semadan |
mâen | : su |
bi kaderin | : kader ile, takdir edilmiş miktarda, bir ölçü ile |
fe | : böylece |
eskennâ-hu | : onu iskân ettik, yerleştirdik, durdurduk |
fî el ardı | : yeryüzünde |
ve in-nâ | : ve muhakkak biz |
alâ | : ...e |
zehâbin | : giderme |
bi-hi | : onu |
le | : mutlaka, elbette |
kâdirûne | : kaadir olanlar, muktedir olanlar, gücü yetenler |
Diyanet İşleri = Biz, gökten belli bir ölçüde su indirdik de (faydalanmanız için) onu yeryüzünde tuttuk. Bizim onu tamamen gidermeye de muhakkak gücümüz yeter.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve gökten, ihtiyaç miktârınca yağmur yağdırdık da yağmur suyunu yerde kararlaştırdık, topladık ve bizim, hiç şüphe yok ki onu gidermeye de gücümüz yeter.
Abdullah Parlıyan = Ve biz gökten belirlediğimiz bir ölçüye göre su indiriyor ve o suyu yeryüzünde durduruyoruz. Şüphesiz biz onu kurutup giderme gücüne de sahibiz.
Adem Uğur = Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Ahmed Hulusi = Semâdan belli bir ölçü ile su inzâl ettik de onu arzda durdurduk (arza - bedene onunla hayat verdik). . . Doğrusu onu gidermeye de elbette Kaadirleriz.
Ahmet Tekin = Gökten bir hesap, bir plan dâhilinde, ölçülü, düzenli bir şekilde biz su indirdik. Onu arza, toprağa biz yerleştirdik. Bizim onu gidermeye, yok etmeye de elbet gücümüz yeter.
Ahmet Varol = Gökten belli ölçüyle su indirip onu yere yerleştirdik. Şüphesiz biz onu giderme gücüne de sahibiz.
Ali Bulaç = Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Ali Fikri Yavuz = Gökten de bir ölçü dairesinde bir yağmur indirdik de, onu yerde iskân ettik (ırmak, göl, kuyu ve menba haline getirdik). Şüphe yok ki biz, o suyu yok etmeye de kadiriz.
Ali Ünal = Gök tarafından da tesbit buyurduğumuz bir ölçüye göre bir tür su indirdik ve onu yerde depo ettik. Şurası unutulmamalıdır ki, o suyu giderip yok etmeye de mutlaka gücümüz yeter.
Bayraktar Bayraklı = Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yeryüzünde durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Bekir Sadak = Gokten suyu olculu indirdik de, onu yerde durdurduk. suphesiz onu gidermeye de Kadiriz.
Celal Yıldırım = Gökten de belli ölçü ve oranda su indirdik de onu yeryüzünde eyleştirdik. Gerçekten bizim onu (bulunduğu yerden) gidermeye gücümüz yeter.
Cemal Külünkoğlu = Biz, gökten belli bir ölçüde su indirdik de (faydalanmanız için) onu yeryüzünde tuttuk. Bizim onu tamamen gidermeye de elbette gücümüz yeter.
Diyanet İşleri (eski) = Gökten suyu ölçülü indirdik de, onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz.
Diyanet Vakfi = Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Edip Yüksel = Gökten belli bir oranda su indirdik ve onu toprakta depoladık. Kuşkusuz onu gidermeye de gücümüz yeter.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve Semadan bir kader ile bir su indirdik de onu yerde iskân eyledik, halbuki biz onu giderivermeğe de şübhesiz kadiriz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Gökten bir ölçü ile bir su indirdik ve onun yerde durmasını sağladık. Oysa Biz, onu giderme gücüne de sahibiz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yerde durgunlaştırdık. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Gültekin Onan = Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Harun Yıldırım = Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Hasan Basri Çantay = Gökden de yetecek kadar su indirdik de onu yerde iskân etdik. Hiç şübhesiz ki biz onu gidermiye de kaadiriz.
Hayrat Neşriyat = Gökten belli bir mikdar ile su indirdik, sonra onu yerde durdurduk. Şübhesiz ki biz, onu gidermeye de elbette gücü yetenleriz.
İbni Kesir = Gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yerde durdurduk. Şüphesiz Biz; onu gidermeye de kadiriz.
Kadri Çelik = Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde durdurduk; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Muhammed Esed = Ve Biz suyu gökten (belirlediğimiz) bir ölçüye göre indiriyor, sonra da onu yeryüzünde tutuyoruz; ama, hiç şüphesiz, bu (nimeti) geri almaya da kadiriz!
Mustafa İslamoğlu = Ve gökten suyu bir yasaya bağlı olarak Biz indirtmekteyiz; ve yeryüzünde onu tutmaktayız; şu da var ki Biz, onu gidermeye elbette kadiriz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve gökten kâfi miktar su indirdik, sonra onu yerde yerleştirdik. Şüphe yok ki, Biz onu gidermek üzerine de elbette kâdiriz.
Ömer Öngüt = Biz gökten, belli ölçü ve miktarda su indirdik ve onu yerin içine yerleştirdik. Şüphe yok ki bizim onu gidermeye de gücümüz yeter.
Şaban Piriş = Gökten belli bir ölçüye göre su indirdik. Onu yeryüzünde tuttuk. Onu gidermeye de elbette gücümüz yeter.
Sadık Türkmen = Gökyüzünden bir ölçüyle su indirdik de, onu yeryüzünde durdurduk/biriktirdik/kaynak yaptık. Şüphesiz Biz onu gidermeye de güç yetirenleriz.
Seyyid Kutub = Biz gökten belirli miktarda su yağdırarak onu yerin yüzeyinde durdurduk. Hiç şüphesiz onu geri götürmeye de gücümüz yeter.
Suat Yıldırım = Biz gökten belirlediğimiz bir ölçüye göre su indirir ve onu yerde dinlendiririz. Ama dilersek onu yerden gidermeye de kadiriz.
Süleyman Ateş = Ve gökten kâfi miktar su indirdik, sonra onu yerde yerleştirdik. Şüphe yok ki, Biz onu gidermek üzerine de elbette kâdiriz.
Tefhim-ul Kuran = Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Ümit Şimşek = Biz gökten bir ölçü ile su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik. Onu gidermeye de Bizim gücümüz elbette yeter.
Yaşar Nuri Öztürk = Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!
İskender Ali Mihr = Ve Biz, semadan takdir edilmiş miktarda su indirdik. Böylece onu(nla) yeryüzünde (göller, nehirler, denizler) oluşturduk. Ve muhakkak ki Biz, onu elbette (buharlaştırarak) gidermeye kaadiriz.
İlyas Yorulmaz = Biz gökten bir ölçü ile su indirdik. Sonra o suyu yeryüzünde tuttuk (yerleştirdik). O suyu yeryüzünden (dilediğimiz zaman) alıp yok etmeye her zaman gücümüz yeter.