Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/17

 وَمَا عَلَيْنَا إِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ

  Ve mâ aleynâ illâl belâgul mubîn(mubînu).

Kelime Karşılaştırma
ve mâ aleynâ : ve bizim üzerimizde (sorumluluk) yok
illâ : den başka
el belâgu : tebliğ, bildirme
el mubînu : apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bize düşen vazife, ancak apaçık tebliğden ibâret.

 Abdullah Parlıyan = Bize düşen, emanet edilen mesajı, size açıkça tebliğ etmek ve nasıl yaşanacağını da, bizzat hayatımızla göstermektir.”

 Adem Uğur = Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir dediler.

 Ahmed Hulusi = "Bize ait olan sadece apaçık tebliğdir. "

 Ahmet Tekin = 'Bizim sorumluluğumuz apaçık bir tebliğdir.'

 Ahmet Varol = Bize düşen de sadece apaçık bir tebliğdir.'

 Ali Bulaç = "Bizim üzerimizde de (sorumluluk ve görev olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur."

 Ali Fikri Yavuz = Bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.”

 Ali Ünal = “Bize düşen de ancak Allah’ın Mesajı’nı tam olarak ve apaçık, anlaşılır bir şekilde size ulaştırmaktır.”

 Bayraktar Bayraklı = “Bize düşen, açık bir tebliğden başka bir şey değildir.”

 Bekir Sadak = (16-17) Elciler: Dogrusu Rabbimiz bizim size gonderildigimizi bilir; bize dusen ancak apacik tebligdir» demislerdi.

 Celal Yıldırım = Bize gereken, sadece açık tebliğdir,» dediler.

 Cemal Külünkoğlu = (16-17) (Elçiler) şöyle dediler: “Rabbimiz biliyor ki, hakikaten biz, (Allah tarafından) size gönderilmiş elçileriz. Bizim üzerimize düşen, yalnızca apaçık tebliğdir.”

 Diyanet İşleri (eski) = (16-17) Elçiler: 'Doğrusu Rabbimiz bizim size gönderildiğimizi bilir; bize düşen ancak apaçık tebliğdir' demişlerdi.

 Diyanet Vakfi = «Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir» dediler.

 Edip Yüksel = 'Bizim görevimiz, açıkça duyurmaktan ibarettir.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze değil

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir. "

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir.»

 Gültekin Onan = "Bizim üzerimizde de (sorumluluk ve görev olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur."

 Harun Yıldırım = "Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir" dediler.

 Hasan Basri Çantay = «Bizim üzerimize (düşen vazîfe) apaçık tebliğden başkası değildir».

 Hayrat Neşriyat = 'Ve bize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.'

 İbni Kesir = Bize düşen, sadece apaçık tebliğdir.

 Kadri Çelik = “Bizim üzerimizde de (sorumluluk olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur.”

 Muhammed Esed = Fakat (bize emanet edilen) mesajı size açıkça tebliğ etmekten başka bir şey ile yükümlü değiliz".

 Mustafa İslamoğlu = Ve biz size açıkça tebliğ etmekten başka bir şeyle mükellef değiliz."

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Bizim üzerimize (teveccüh eden ise) apaçık bir tebliğden başka değildir.»

 Ömer Öngüt = "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir. "

 Şaban Piriş = Bizim görevimiz apaçık duyurmaktan başka bir şey değildir.

 Sadık Türkmen = Üzerimize düşen görev açıkça duyurmaktır.”

 Seyyid Kutub = Bizim üzerimize düşen, yalnızca açıkça duyurmaktır.

 Suat Yıldırım = "Açıkça tebliğden başka bir şeyle yükümlü değiliz biz."

 Süleyman Ateş = "Bizim üzerimize düşen, yalnız açıkça duyurmaktır."

 Tefhim-ul Kuran = «Bizim üzerimizde de (sorumluluk ve görev olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur.»

 Ümit Şimşek = 'Bize düşen açıkça tebliğ etmekten ibarettir.'

 Yaşar Nuri Öztürk = "Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."

 İskender Ali Mihr = Ve bizim üzerimizde açıkça tebliğden (bildirmekten) başka bir şey (sorumluluk) yoktur.

 İlyas Yorulmaz = “Bize düşen görev yalnızca açık açık gerçekleri söylemek” dediler.