وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاء أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ
Ve yevme yahşuruhum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi fe yekûlu e entum adleltum ibâdî hâulâi em hum dallûs sebîl(sebîle).
ve yevme | : ve o gün |
yahşuru-hum | : onları haşredecek, toplayacak |
ve mâ | : ve şeyler |
ya’budûne | : tapıyorlar |
min dûnillâhi (dûni allâhi) | : Allah’tan başka |
fe | : böylece, sonra |
yekûlu | : diyecek |
e entum | : siz mi |
adleltum | : saptırdınız, dalâlete düşürdünüz |
ibâdî | : kullarım |
hâulâi | : bunlar |
em | : veya, yoksa |
hum | : onlar |
dallû | : saptılar, dalâlete düştüler |
es sebîle | : sebîl, yol |
Diyanet İşleri = Rabbinin, onları ve Allah’ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği ve (taptıklarına), “Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar” diyeceği günü hatırla.
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün, onları da, Allah'tan başka kulluk ettiklerini de toplayacak da siz misiniz diyecek, kullarımı doğru yoldan saptıranlar, yoksa onlar mı doğru yoldan sapıttılar?
Abdullah Parlıyan = O gün Rabbin onları ve onların yerine tapındıkları varlıkları bir araya toplayacak ve kendilerine, tanrısal nitelikler yakıştırılan bu varlıklara: “Bu kullarımı siz mi yoldan çıkardınız, yoksa onların kendileri mi doğru yoldan ayrıldılar?” diye soracak.
Adem Uğur = O gün Rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?
Ahmed Hulusi = Onları ve Allâh dûnundaki tapındıklarını haşredeceği süreçte der ki: "Benim kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı (derûnlarındaki hakikatlerine ulaştıran) yoldan saptılar?"
Ahmet Tekin = Rabbinin, onları ve Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden taptıkları şeyleri topladığı gün:'Şu kullarımı, başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine siz mi imkân sağladınız, yoksa kendileri mi başlarına buyruk hale gelerek, doğru yoldan uzaklaşıp dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ettiler.' der.
Ahmet Varol = O gün onları ve Allah'tan başka taptıklarını toplayıp der ki: 'Siz mi şu kullarımı saptırdınız yoksa kendileri mi yoldan saptılar?'
Ali Bulaç = Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?" diyeceği gün;
Ali Fikri Yavuz = Allah, müşrikleri (kıyamette hesaba çekmek için), Allah’dan başka taptıkları şeylerle bir araya toplayıp da putlara: “- Siz mi, şu kullarımı saptırdınız, yoksa kendileri mi yollarını şaşırdılar?” diyeceği gün,
Ali Ünal = Allah, o müşriklerle birlikte, onların Allah’tan başka taptıkları (melekler, peygamberler ve daha başka şahısları) bir araya topladığı gün o tapılanlara, “Benim şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar kendileri mi yoldan çıkıp gittiler?” der.
Bayraktar Bayraklı = “Rabbin, onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya toplayacağı gün, tapılanlara der ki: Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi doğru yoldan saptılar?”
Bekir Sadak = O gun Rabbin onlari ve Allah'i birakip da taptiklari seyleri toplar ve: «Bu kullarimi siz mi saptirdiniz, yoksa kendi kendilerine mi yoldan saptilar? der.
Celal Yıldırım = Onları ve Allah'ı bırakıp taptıkları şeyleri kaldırıp (hesap alanına) toplayacağı gün (Allah) onlara : Siz mi şu kullarımı saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar? der.
Cemal Külünkoğlu = (Rabbin) onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği gün (kendilerine tanrısal nitelikler yakıştırılan bu varlıklara:) “Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi saptılar” diye sorar.
Diyanet İşleri (eski) = O gün Rabbin onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri toplar ve: 'Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendi kendilerine mi yoldan saptılar?' der.
Diyanet Vakfi = O gün Rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?
Edip Yüksel = Onları ve onların ALLAH'tan başka taptıklarını topladığı gün, 'Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yolu saptılar?' der.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hele o gün ki onları Allahdan başka taptıkları şeylerle haşredip de siz mi saptırdınız kullarımı yoksa kendileri mi yolu gaib ettiler diyeceği gün?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hele onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplayıp: «Siz mi saptırdınız kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?» diyeceği gün,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hele o gün Rabbin onları Allah'tan başka taptıkları şeylerle toplar da, der ki: «Siz mi saptırdınız şu kullarımı, yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?»
Gültekin Onan = Onları ve Tanrı'dan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?" diyeceği gün;
Harun Yıldırım = O gün Rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?
Hasan Basri Çantay = (Rabbin) onları da, Allahdan gayri tapdıklarını da (mahşerde) bir araya toplayıb da: «Siz mi şu kullarımı sapdırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıtdılar?» diyeceği gün.
Hayrat Neşriyat = (Rabbin) onları ve Allah’dan başka tapmakta oldukları şeyleri toplayacağı gün, (o tapılanlara) der ki: 'Bu kullarımı siz mi dalâlete düşürdünüz, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar?'
İbni Kesir = O gün Rabbın onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya toplar ve: Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar? der.
Kadri Çelik = Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar” diyeceği gün.
Muhammed Esed = Fakat (Rabbinin birliğini unutan kimselere gelince,) o Gün (Rabbin) onları ve onların Allah yerine kul köle oldukları varlıkları bir araya toplayacak ve (kendilerine tanrısal nitelikler yakıştırılan bu varlıklara): "Bu kullarımı siz mi yoldan çıkardınız, yoksa onların kendileri mi doğru yoldan ayrıldılar?" diye soracak.
Mustafa İslamoğlu = İmdi, O, bir gün onları ve onların Allah'tan gayrı yalvarıp yakardıklarını bir araya getirecek ve soracak: "İşte şu kullarımı siz mi yoldan çıkardınız, yoksa onlar kendileri mi yoldan çıktılar?"
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o gün ki, onları ve Allah'tan gayrı kendilerine ibadet ettiklerini haşreder de der ki: «Şu kullarımı siz mi sapıttırdınız, yoksa onlar mı yolu kaybettiler?»
Ömer Öngüt = O gün Rabbin onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri toplar ve: “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?” diye sorar.
Şaban Piriş = O gün Rabbin, onları ve Allah’tan başka kulluk ettiklerini bir araya toplar ve şöyle der: -Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa kendileri mi yoldan saptılar?
Sadık Türkmen = O gün onları ve Allah’tan başka taptıklarını toplar, der ki: “Bu kullarımı sizler mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?”
Seyyid Kutub = Rabb'in, müşrikler ile onların Allah'ı bir yana bırakarak taptıkları düzmece ilahlarını biraraya topladığı gün, düzmece ilahlara «Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?» der.
Suat Yıldırım = Gün gelir, Allah müşriklerle, onların Allah’tan başka ibadet ettikleri putlarını diriltip bir araya toplar ve şöyle buyurur:"Siz mi saptırdınız bu kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?"
Süleyman Ateş = (Rabbin), onları ve Allah'tan başka taptıklarını biraraya toplayacağı gün, (tapılanlara) der ki: "Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar?"
Tefhim-ul Kuran = Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya getirip toplayacağı ve: «Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar» diyeceği gün;
Ümit Şimşek = Onları ve Allah'tan başka ibadet ettiklerini topladığı gün, Allah sorar: 'Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onların kendileri mi yollarını şaşırdılar?'
Yaşar Nuri Öztürk = Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa onlar mı yoldan çıktılar?"
İskender Ali Mihr = Ve o gün, onları ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri haşredecek (toplayacak) sonra da onlara şöyle diyecek: “Bu kullarımı, siz mi dalâlete düşürdünüz yoksa onlar mı dalâlet yolunda kaldılar?”
İlyas Yorulmaz = Allah, o gün onları ve Allah dan başka kulluk ettiklerini toplar ve “Siz mi benim kullarımı yoldan çıkarıp saptırdınız yoksa onlar mı yoldan kendileri çıktı?” der.