خَالِدِينَ فِيهَا لاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلاَ هُمْ يُنظَرُونَ
Hâlidîne fîhâ, lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).
hâlidîne | : ebedî kalacak olanlar |
fî-hâ | : orada, onun içinde |
lâ yuhaffefu | : hafifletilmez |
an-hum | : onlardan |
el azâbu | : azap |
ve | : ve |
lâ hum yunzarûne | : onlara bakılmaz |
Diyanet İşleri = Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ebedî olarak lânette kalırlar. Ne azapları hafifletilir, ne yüzlerine bakılır.
Abdullah Parlıyan = Onlar ebediyen lanet içinde kalırlar. Onlardan azap da hafifletilmez, yüzlerine de bakılmaz.
Adem Uğur = Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.
Ahmed Hulusi = O lânetlerin sonuçlarını sonsuza dek yaşarlar. Bunun azabı asla hafifletilmez ve onlara mühlet (yanlışı düzeltme süreci) de verilmez.
Ahmet Tekin = Onlar ebediyyen lânet içinde kalırlar. Onların cezaları hafifletilmez. Özür dilemelerine, tevbe etmelerine fırsat verilmez, onlara merhamet nazarıyla bakılmaz, göz açtırılmaz.
Ahmet Varol = Onlar (lanette) sürekli kalıcıdırlar. [32] Üzerlerinden azap hafifletilmez ve kendilerine bakılmaz da.
Ali Bulaç = Onda (lanette) süresiz kalacaklardır, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.
Ali Fikri Yavuz = Onlar, o lânet ve ateş içinde devamlı olarak kalanlardır. Onlardan ne azâb hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.
Ali Ünal = Orada (Cehennem’de) sonsuzca kalacaklardır onlar ve çektikleri azap asla hafifletilmeyeceği gibi, kendilerine göz açtırılmayacak, asla yüzlerine bakılmayacaktır.
Bayraktar Bayraklı = (161-162) Küfredip de kâfir olarak ölenler var ya Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir. Çok uzun süreli olarak o laneti taşırlar; azapları hafifletilmez ve kendilerine mühlet de verilmez.
Bekir Sadak = Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onlarin azabi geciktirilmez.
Celal Yıldırım = Lanette devamlı kalıcılardır ; azâb onlardan hafifletilmez ve (bir ân olsun) azâbdan geri bırakılıp bekletilmezler.
Cemal Külünkoğlu = Onlar (lanetlenmiş olarak) orada ebediyen kalacaklar ve ne azapları hafifletilecek, ne de yüzlerine bakılacaktır.
Diyanet İşleri (eski) = Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onların azabı geciktirilmez.
Diyanet Vakfi = Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.
Edip Yüksel = O durumda sürekli kalırlar. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez.
Elmalılı Hamdi Yazır = ebediyen onun altında kalırlar, ne azabları hafifletilir ne de kendilerine göz açtırılır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar, sonsuza kadar o lanetin altında kalırlar, ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azabları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.
Gültekin Onan = O durumda/Onda süresiz kalacaklardır. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez/onlar gözetilmezler.
Harun Yıldırım = Onun içinde sürekli kalıcıdırlar. Onlardan azap hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.
Hasan Basri Çantay = Onun (o lâ'netin, yahud cehennemin) içinde ebedî kalıcıdırlar onlar. Onlardan âzab da hafifletilmez. Kendilerinin yüzlerine de bakılmaz.
Hayrat Neşriyat = Orada (Cehennemde) ebedî olarak kalıcıdırlar! Onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara (özür dilemeleri üzere) mühlet verilir!
İbni Kesir = Onun içinde temelli kalacaklardır. Onlardan ne azab hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.
Kadri Çelik = Onda temelli kalıcılardır, onlardan azap hafifletilmez ve (özür dilesinler diye) kendilerine mühlet de verilmez.
Muhammed Esed = Onlar bu halde kalacaklar; (ve) ne azapları hafifletilecek, ne de soluk almalarına imkan verilecek.
Mustafa İslamoğlu = Onlar o lanetin içinde kalıcıdırlar: Onların ne azabı hafifletilecek, ne de kendilerine göz açtırılacaktır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Orada ebedî bir halde kalacaklardır. Onlardan azab hafifletilmez ve kendilerine asla nazar olunmaz.
Ömer Öngüt = Onlar ebedi olarak o lânetin içinde kalacaklardır. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara mühlet de verilmez.
Şaban Piriş = Onlar lanette temellidirler. Onlardan azap hafifletilmez ve onların yüzlerine bakılmaz.
Sadık Türkmen = Orada ebedi kalacaklar; azapları hafifletilmeyecek ve onlara bakılmayacak da!
Seyyid Kutub = Bunlar (sürekli lânetlenmiş olarak) orada ebediyen kalırlar. Ne azapları hafifletilir ve ne de kendilerine mühlet verilir.
Suat Yıldırım = Onlar bu lânet içinde ebedî olarak kalırlar. Onların azapları hafifletilmeyeceği gibi, Kendilerine yeni bir mühlet de verilmez.
Süleyman Ateş = Ebedi la'net içinde kalırlar. Ne kendilerinden azâb hafifletilir, ne de onlara fırsat verilir.
Tefhim-ul Kuran = Onda (lanette) temelli kalıcıdırlar, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler de.
Ümit Şimşek = Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar; ne azapları hafifletilir, ne yüzlerine bakan olur.
Yaşar Nuri Öztürk = Sürekli o lanetin içindedirler. Ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.
İskender Ali Mihr = (Onlar), onun (lânetin) içinde ebediyyen kalacak olanlardır. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakılmaz.
İlyas Yorulmaz = (Azapta) Devamlı kalıcıdırlar. Asla onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakılmaz da.