لَهُم مِّن فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِّنَ النَّارِ وَمِن تَحْتِهِمْ ظُلَلٌ ذَلِكَ يُخَوِّفُ اللَّهُ بِهِ عِبَادَهُ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ
Lehum min fevkıhim zulelun minen nâri ve min tahtihim zulelun, zâlike yuhavvifullâhu bihî ıbâdehu, yâ ıbâdi fettekûni.
lehum | : onlar için, onların vardır |
min fevkı-him | : onların üstünden |
zulelun | : gölgelikler |
min en nâri | : ateşten |
ve min tahti-him | : ve onların altından |
zulelun | : gölgelikler |
zâlike | : işte bu, işte böyle |
yuhavvifu | : korkutuyor, korkutur |
allâhu | : Allah |
bi-hi | : onunla |
ibâde-hu | : onun kulları |
yâ | : ey |
ibâdi | : kullarım |
fe | : öyleyse |
ittekû-ni | : bana karşı takva sahibi olun |
Diyanet İşleri = Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, bana karşı gelmekten sakının.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onların üstlerinde de ateşten tabakalar var, altlarında da tabakalar. İşte Allah, kullarını korkutmada bundan; ey kullarım, çekinin benden.
Abdullah Parlıyan = Onların üzerlerini ateşten örtüler sarar, altlarında da kat kat ateşten tabakalar vardır. Allah kullarının kalbine işte böylece kıyamet korkusu salar. Ey kullarım! Öyleyse yolunuzu benim kitabım vasıtasıyla bulun.
Adem Uğur = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
Ahmed Hulusi = Onların, fevklerinden (bilinç boyutu itibarıyla) de yakıcı - ateşten gölgelikler (katmanlar) vardır, altlarından (bedenleri itibarıyla) da gölgelikler (katmanlar) vardır. . . İşte (gerçek) bu; Allâh onun korkusunu kullarında açığa çıkarıyor! Ey kullarım, benden korunun (Sünnetim gereği sizden açığa çıkan her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağım için)!
Ahmet Tekin = Onlar üstlerinden kat kat ateşler, altlarından da kat kat ateşlerle sarılır. İşte Allah kullarının kalbine böyle korku salıyor. Ey kullarım! Bana sığının, benim emirlerime yapışın, günahlardan arınıp azaptan korunun.
Ahmet Varol = Onların üstlerinde ateşten tabakalar vardır, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Benden sakının.
Ali Bulaç = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, kendi kullarını bununla tehdit edip korkutuyor. Ey kullarım öyleyse Benden sakının.
Ali Fikri Yavuz = O kâfirlerin üstelerinde ateşten tabakalar, altlarında da ateşten tabakalar var. İşte Allah, böyle (bir azabla) kullarını korkutuyor. Ey kullarım! O halde benden korkun.
Ali Ünal = Onları hem üstlerinden kopkoyu Ateş örtüleri kaplayacaktır hem de altlarından kopkoyu Ateş örtüleri. İşte Allah, kullarını bununla korkutmaktadır. “Ey kullarım! Madem öyle, o halde Bana gönülden saygı besleyin, Bana karşı gelmekten, dolayısıyla azabımdan sakının!”
Bayraktar Bayraklı = Onları üstlerinden ve altlarından gölgeler gibi ateş kaplayacaktır. İşte Allah kullarını sürekli böyle sakındırıyor. “Ey kullarım! Artık emirlerime karşı gelmekten sakınınız.”
Bekir Sadak = Onlara ustlerinden kat kat ates vardir. Allah kullarini bununla korkutur. Ey kullarim, Benden sakinin.
Celal Yıldırım = Onların üstlerinde ateşten kat kat tabakalar, altlarında da kat kat tabakalar vardır. Bu böyledir. Allah, bununla kullarını korkutur. Ey kullarım ! Benden korkup (ateşe itici yollardan ve kimselerden) sakının.
Cemal Külünkoğlu = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (kızgın) tabakalar vardır. İşte Allah, kullarını (suç işlememeleri için) bununla tehdit edip korkutuyor. “Ey kullarım! O halde, benim emirlerime uygun olarak yaşayın!”
Diyanet İşleri (eski) = Onlara üstlerinden kat kat ateş vardır. Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, Benden sakının.
Diyanet Vakfi = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
Edip Yüksel = Onların üstünde de altlarında da kat kat ateş vardır. ALLAH kullarını böylece uyarır. Kullarım, beni sayın
Elmalılı Hamdi Yazır = Onlara üstlerinden ateş çatılır, altlarından çatılır, duydunuz a, işte Allah kullarını bundan tahzir buyuruyor: ey kullarım onun için bana korunun.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onların üstlerinden ateş çatılır, altlarından da çatılır; duydunuz ya, işte Allah kullarını bundan sakındırıyor, «Ey kullarım, onun için bana (sığınıp) korunun.» (diyor).
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında yine ateşten tabakalar vardır. İşte Allah, kullarını bundan korkutuyor, «Ey kullarım! benden korkun.» (diyor).
Gültekin Onan = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Tanrı, kendi kullarını bununla tehdit edip korkutuyor. Ey kullarım öyleyse benden sakının.
Harun Yıldırım = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun.
Hasan Basri Çantay = Onların üstlerinde ateşden tabakalar, altlarında (ateşden) tabakalar vardır, işte Allah, kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım, benden korkun.
Hayrat Neşriyat = Onlar için, üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (ateşten) tabakalar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım! Öyle ise benden sakının!
İbni Kesir = Onların üstlerinde kat kat ateşler, altlarında kat kat ateşler vardır. Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, benden korkun.
Kadri Çelik = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, kendi kullarını bununla tehdit edip korkutur. Ey kullarım! Öyleyse benden korkup sakının.
Muhammed Esed = Onların üstünde ateş bulutları toplanacak ve altlarında da (benzer ateş) tabakaları bulunacaktır..." Allah kulların(ın kalbin)e işte bu yolla korku salar. Ey kullarım! Öyleyse, Bana karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun;
Mustafa İslamoğlu = Onları, üstlerinden ateş tabakaları kuşatacak, altlarından da (ateş) tabakaları..." İşte bu yolla Allah kullarının kalbine korku salıyor. Ey kullarım! Bana karşı sorumluluğunuzun şuurunda olun!
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar için üst taraflarında ateşten tabakalar ve alt taraflarında da tabakalar vardır. İşte bu, Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım! Benden korkunuz.
Ömer Öngüt = Onların üstlerinde (gölgeler gibi üstüste gelmiş) ateşten tabakalar, altlarında da ateşten tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. "Ey kullarım! Benden korkun. "
Şaban Piriş = Onların üstlerinden ateşten tabakalar, altlarından da tabakalar vardır. Allah, kullarını işte bununla korkutuyor. Ey kullarım! Benden korkun!
Sadık Türkmen = Onların üstlerinden kendileri için ateşten gölgeler ve altlarından da öyle gölgeler vardır! İşte Allah kullarını bununla sakındırıyor. “Ey kullarım! Öyleyse, Benden korkup sakının!”
Seyyid Kutub = Onların üstlerinde ateşten gölgeler, altlarında da ateşten gölgeler vardır. İşte Allah, kullarını bu azabıyla korkutuyor. Ey kullarım! Benden korkun.
Suat Yıldırım = Onların hem üstlerinde, hem altlarında ateşten kat kat örtüler vardır. İşte Allah böyle bir azabın varlığını bildirerek, kullarını korkutur. Ey kullarım! Bana karşı çıkmanızdan ötürü azabıma uğramaktan sakının.
Süleyman Ateş = Onların üstlerinden ateşten gölgeler, altlarından da (ateşten) gölgeler var. İşte Allâh kullarını bu durumdan korkutur. Ey kullarım, benden korkun!
Tefhim-ul Kuran = Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, kendi kullarını bununla tehdit edip korkutuyor. Ey kullarım öyleyse benden korkup sakının.
Ümit Şimşek = Onlar için üstlerinden ve altlarından kat kat ateş vardır. Kullarını Allah bununla korkutuyor. Ey kullarım, Bana karşı gelmekten sakının.
Yaşar Nuri Öztürk = Onların üstlerinde ateşten gölgeler, altlarında da gölgeler vardır. İşte Allah, kullarını bundan korkmaya çağırıyor. "Ey kullarım, benden korkun!"
İskender Ali Mihr = Onların üstünde ve altında ateşten gölgeler vardır. İşte böyle, Allah kullarını onunla korkutuyor. Ey kullarım! Öyleyse Bana karşı takva sahibi olun.
İlyas Yorulmaz = “Ateş, kendilerini ziyana uğratanları üstlerinden ve altlarından saracaktır. Böylece Allah korunsunlar diye, kullarını bu azapla korkutuyor. ”