فَأَنجَيْنَاهُ وَأَصْحَابَ السَّفِينَةِ وَجَعَلْنَاهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ
Fe enceynâhu ve ashâbes sefîneti ve cealnâhâ âyeten lil âlemîn(âlemîne).
fe | : o zaman, böylece, sonra |
enceynâ-hu | : biz onu kurtardık |
ve | : ve |
ashâbe | : sahip, halk |
es sefîneti | : gemi |
ve cealnâ-hâ | : ve onu kıldık |
âyeten | : âyet, ibret |
li el âlemîne | : âlemler için, âlemlere |
Diyanet İşleri = Biz de onu (Nûh’u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu, âlemlere ibret olarak yaptık.
Abdullah Parlıyan = Biz Nuh'u ve O'nunla birlikte gemide bulunanların hepsini kurtardık ve bunu hatırlayıp ders almaları için, bütün insanlığa bir ibret kıldık.
Adem Uğur = Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Ahmed Hulusi = Onu ve gemi halkını kurtardık ve onu insanlar için bir ibret kıldık.
Ahmet Tekin = Fakat biz Nûh’u ve gemilerdekileri kurtardık. Bunu âlemlere, insanlara ibret ve uyarı haline getirdik.
Ahmet Varol = Onu ve gemi halkını ise kurtardık ve bunu alemler için bir ibret kıldık.
Ali Bulaç = Böylece biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış olduk.
Ali Fikri Yavuz = Biz de onu (Nûh’u) ve gemi arkadaşlarını kurtardık; ve gemiyi alemlere bir ibret yaptık.
Ali Ünal = Buna karşılık, Nuh’u ve Gemi’de O’nunla beraber olanları kurtardık ve o gemiyi de, o hadiseyi de (arkadan gelecek) bütün insanlar için bir ibret vesilesi yaptık.
Bayraktar Bayraklı = Fakat Nûh'u ve onunla birlikte gemide bulunanların hepsini kurtardık ve bunu, bütün insanlara bir ders kıldık.
Bekir Sadak = Ama Biz, Nuh'u ve gemide bulunanlari kurtardik ve bunu dunyalara bir ibret kildik.
Celal Yıldırım = Biz onu da gemide bulunanları da kurtardık ve bu olayı bütün milletlere ibret ve öğüt kıldık.
Cemal Külünkoğlu = Biz de onu (Nuh'u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Diyanet İşleri (eski) = Ama Biz, Nuh'u ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu dünyalara bir ibret kıldık.
Diyanet Vakfi = Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Edip Yüksel = Onu ve gemi halkını kurtarıp herkese ibret yaptık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Binnetice onu ve gemi arkadaşlarını necâta çıkardık ve o gemiyi âlemlere bir âyet kıldık
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonunda onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi alemlere bir ibret kıldık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Gültekin Onan = Böylece biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet kılmış olduk.
Harun Yıldırım = Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Hasan Basri Çantay = Fakat biz onu da, gemi arkadaşlarını da selâmete erdirmiş ve bunu aalemlere bir ibret yapmışızdır.
Hayrat Neşriyat = Fakat onu ve gemi halkını kurtardık ve onu (o gemiyi ve o tûfânı) âlemlere bir ibret kıldık.
İbni Kesir = Ama Biz; onu da, gemi arkadaşlarını da kurtardık ve bunu alemlere bir ayet yaptık.
Kadri Çelik = Böylece biz onu da gemi halkını da kurtardık ve bunu âlemlere bir ayet kılmış olduk.
Muhammed Esed = fakat Nuh'u ve o'nunla birlikte gemide bulunanların tümünü kurtardık ve bunu, (hatırlayıp ders almaları için) bütün insanların önüne (rahmetimizin) bir işareti olarak koyduk.
Mustafa İslamoğlu = Fakat onu ve gemi yârânının tümünü kurtardık; ve bunu bütün bir insanlığa (ibretlik) bir belge kıldık.
Ömer Nasuhi Bilmen = Fakat Biz onu ve gemi arkadaşlarını necâta erdirdik ve onu (O hadiseyi) âlemler için bir ibret kıldık.
Ömer Öngüt = Fakat biz onu ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
Şaban Piriş = Nuh’u ve gemide bulunanları kurtardık; bunu insanlığa bir ibret kıldık.
Sadık Türkmen = Nihayet biz onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık. Bunu âlemler için bir ibret yaptık.
Seyyid Kutub = Buna karşılık Nuh'u ve gemidekileri kurtararak bu olayı bütün insanların ders alacakları bir mucize yaptık.
Suat Yıldırım = Onu ve gemide bulunanları kurtarıp o gemiyi ve o hadiseyi bütün insanlara ibret vesilesi yaptık.
Süleyman Ateş = Onu ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere bir ibret yaptık.
Tefhim-ul Kuran = Böylece biz onu da, gemi halkını da kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış oldu.
Ümit Şimşek = Nuh'u ve gemi ahalisini ise kurtardık; o gemiyi de âlemlere bir âyet yaptık.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz, Nûh'u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık.
İskender Ali Mihr = Böylece onu ve gemi halkını kurtardık. Ve onu, âlemlere âyet (ibret) kıldık.
İlyas Yorulmaz = Nuh’u ve gemide olanları kurtardık ve bu olayı bütün zamanlara (alemlere) bir ibret yaptık.